Buradasınız
“Kanarya Kızları” Olmamak İçin!
İstanbul’dan bir kadın işçi

Kendisini sermayeyi büyütmeye adamış kapitalist egemenler, bu uğurda sürekli politika geliştirmişlerdir. Örneğin yıllarca evin dört duvarı arasına sıkıştırılmış kadın emeği, patronların ihtiyacı olduğunda derhal fabrikalara yönlendirilmiştir. 1. Dünya Savaşı yıllarında erkek işçileri cephelere süren egemenler üretimin devamını sağlayarak kârlarını arttırmak için kadın işçileri “vatani görev” adı altında çalıştırmaya başlamışlardır. Savaş yıllarında ABD ve İngiltere’de kadın işçiler silah sanayiinde çalıştırılmıştır. Daha önce çocuk bakımı ve ev işleri görevi verilen kadınlara egemenler adeta şöyle buyurmuştur: “Daha çok mermi için fabrikalara marş marş!”
İngiltere’deki bu fabrikalardan biri de Chilwell kentindeki Ulusal Top Mermisi Dolum Fabrikası’dır. O dönemler bu fabrikada, çoğu kadın olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi çalışıyordu. Kadın işçiler her gün 12 saat çalışıyor ve fabrikaya gidip gelmek için günde en az 2 kilometre yol yürüyorlardı. Bu fabrikada savaşta kullanılan bomba ve mühimmat üretimi yapılıyordu. Savaş alanında patlayıcıları harekete geçiren barutun elde edilmesi için TNT (Tri Nitro Toluen) adında kimyasal bir bileşik kullanılıyordu. Bu bileşiğin oluşturulması için işçiler toluen, sülfürik ve nitrik asit kullanarak çalışıyorlardı. Haftada 30 şilin kazanmak için işçi kadınlar bu zehirli havayı soluyor, ciltlerine temas eden ölümcül zehre maruz kalıyorlardı. Sarı renkli bir madde olan TNT, kadın işçilerin tenlerini sarıya saçlarını ise yeşile çeviriyordu. Kanarya kuşunu anımsatan bu görüntü nedeniyle Chilwell Fabrikası’nda çalışan kadın işçilere “Kanarya Kızları” adı verilmişti.
Kanarya Kızları’nın her gün maruz kaldıkları TNT; saçı, tırnakları, cildi sarartmakla kalmıyor, ciltte egzamalı kaşıntılara da sebep oluyordu. Sonradan ortaya çıkan, nefes darlığı, anemi, böbrek yetmezliği, akciğer ve karaciğer hasarı ve sarılık yani hepatit hastalığı işçilerin yaşamını çekilmez kılıyordu. Fabrikada 200’ün üstünde kadın işçi hepatit ile patlamalı iş kazalarında ölmüştü. 400’den fazla kadın işçi ise meslek hastalıklarına yakalanmıştı. Hastalıklarla boğuşan kadın işçilerin yeni doğan bebeklerinin ten renginin de sarı olduğu görülüyordu.
Fabrika sahipleri, bu koşullara katlanacak daha fazla kadın işçi bulmak için koşullarının iyi olduğunu gösteren reklam filmleri çekiyordu. Bu filmlere göre sözde iş güvenliği önlemleri tamdı ve kadınlar sağlık taramalarından geçiriliyorlardı. Fakat her şey yalandı. 1 Temmuz 1918’de Chilwell Fabrikası’nda bir patlama gerçekleşti. Patlama sonucunda tam 134 işçi can vermişti. Şimdi erkek işçilerle birlikte “Kanarya Kızları”nın sarı solgun bedenleri, kırmızı çiçekler gibi savaşın yarattığı ölüm tarlalarına savrulmuştu.
Kanarya Kızları’nın yaşadığı korkunç gerçek aynı tarihlerde ABD’de Waterburry Saat Fabrikası’nda çalışan kadın işçilere benzerdir. Kendilerine “Radyum Kızları” denen işçiler, savaşta askerlerin kullandığı saatlerin kadranlarını karanlıkta parlayan yeşil radyum maddesine boyuyorlardı. Aynı “Kanarya Kızları” gibi zehirli radyuma maruz kalan “Radyum Kızları” meslek hastalıklarına yakalanmış ve korkunç acılar çekerek ölmüştü. Fakat “Radyum Kızları” patronların çıkarları için “milliyetçi” söylemler eşliğinde ölüme gönderildiklerini fark ettiklerinde bir mücadele başlatmışlardı. Kadın işçiler kendilerine yapılan her türlü karalamaya ve baskılara rağmen fabrika sahiplerine açtıkları davanın peşini bırakmadılar. Onlar “Cesaret, gerçekten korkmayanların uydurduğu bir masaldır. Bize cesur dediklerinde kemiklerimiz tir tir titriyordu” diyerek davaya ölene kadar sahip çıkmışlardı.
Hastalık, sefalet, ölüm… Patronlar sınıfı için dünya yok olsa dert değildir. Onlar için işçi-emekçilerin canı bir hiçtir. 1. ve 2. Dünya Savaşında toplamda 88 milyon insan can verdi. Erkekler cephede, kadın ve çocuklar ise fabrikalarda ölüp gitti. Peki, bunlar tesadüf müydü? Elbette değildi! İSİG Meclisi’nin raporuna göre 2019’da Türkiye’de 1736 işçi can verdi. Yanı başımızdaki savaşta ve göç yollarında nice emekçi kadın ve evlatları egemenlerin çıkarları için ölüyor. Bunlar yaşanırken, ikiyüzlü patronlar sınıfı sözde sağlımızı düşünür oldu. Asıl dertleri krizin bedelini bize ödetmektir. Bizleri korkutarak sus pus etmeye çalışıyorlar. Mücadeleye girişmezsek “Kanarya Kızları” gibi sessizce yitip gideceğiz demektir. Ya da mücadelenin içinde tek bir yumruk olana kadar el ele verip birleşeceğiz. Bilelim ki korku nasıl bulaşıcıysa cesaret de öyledir.
- Değişim İstiyorsak İşçi Sınıfının Siyasetini Yapmalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Bu Ziller Zamlara Alamet
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Asıl Değerli Olan…
- Egemenlerin “Zafer Yolları”nda İnsan Kalabilmek
- Önemli Olan Başına Gelen Değil, Onu Nasıl Karşıladığındır!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Emekçi Kadınlar, Kadın Düşmanlarına 14 Mayıs’ta HAYIR Diyecek!
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Emekçi Kadınlar 1 Mayıs Coşkusunu Paylaşıyor
- Nefes Almak İstiyoruz! Baskıcı Rejime ve Saldırılarına Karşı 1 Mayıs’ta Alandayız!
- Mata Direnişçisi Kadın İşçiler: Bu Bir Onur Mücadelesi!
- Emekçi Kadınlar 8 Mart’ta Meydanlarda ve Direniş Alanlarındaydı!
- Mata İşçileri 8 Mart’ı Direniş Alanında Kutladı
- UİD-DER Kadın Komitesinin 8 Mart Açıklaması: İnsanlığı Acı ve Kedere Boğan Çarkı Bozuk Düzene Karşı Mücadeleye!
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Ben kendi harçlığımı çıkarmak için yazları çalışan bir öğrenciyim. Hayat pahalılığından dolayı çalıştığım yerde bazen mesailere kalıyorum. Hem bedenen hem de psikolojik olarak o kadar çöküyorum ki o günlerde! Ruhumu dinlendirebileceğim, rahat bir...
- Fabrikamızda bir haftadır ek zam alabilmek için mücadele ediyoruz. Umut da cesaret de bulaşıcıdır derler. Biz çevremizdeki fabrikalarda işçi arkadaşlarımızın verdiği mücadelelerden etkileniyoruz. Onları yakından takip ediyoruz. Özellikle geçim...
- İşçiyi köle gibi çalıştırmayı kendilerine hak gören patronların pervasızlıkları, işçilerin haklarına yönelik saldırıları bitmiyor. Geçtiğimiz günlerde BİM (BİM Birleşik Mağazaları A.Ş.) Balıkesir Bölge Müdürlüğü, Balıkesir Bölge Deposu...
- Agrobay Seracılık’ta sendikalı oldukları için tazminatsız işten atılan işçiler direnişlerinin birinci ayında İstanbul’da Almanya Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması yaptılar. Toplu iş sözleşmesinden doğan geriye dönük alacakları için eylemler...
- Libya’da 10 Eylülden bu yana etkili olan şiddetli yağış ve seller sonucunda meydana gelen felaketin boyutu giderek ağırlaşıyor. Libya’nın doğusunu vuran, 100 bin kişilik liman şehri Derne’nin büyük bir bölümünü sulara gömen sel felaketinde 10 binden...
- İsviçreli işçiler 16 Eylülde talepleri için meydanlara çıktı. İsviçre Sendikalar Federasyonu (USS) ve demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla Bern kentinde toplanan işçiler artan hayat pahalılığına karşı ücretlerin arttırılmamasına tepki gösterdi.
- Ben Bilecik/Bozüyük’te metal fabrikasında sendikalı olarak çalışan bir işçiyim. 2023-2025 yılları için yapılacak olan grup toplu iş sözleşmesi sürecinden geçiyoruz. Bugün oluşturulan taslak zaman zaman iyi gibi görünebiliyor. Ancak kesinlikle...
- DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası, tersane taşeronlarının sendikalarına yönelik saldırılarını protesto etmek için Tuzla Gemi Tersanesi önünde bir eylem düzenledi.
- Bu yaz gerek ülkemizde gerek dünyada sıcaklıklar artınca çalışma koşulları iyice zorlaşmıştı. Açık alanda güneşe direkt maruz kalan çalışanlarda sıcak çarpması, mide bulantısı ve başka rahatsızlıklar baş göstermişti. Benim çalıştığım şantiyede de bu...
- Ankara’da emekçi kadınlar olarak bir araya geldik, “Diren” filmini izledik. İşçi Dayanışması’nın 184. Sayısında, Emekçi Kadın köşesinde çıkan “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…” yazısında anlatılanlar üzerine filmi merak etmiştik....
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in bu dizeleri yazmasının üzerinden uzun yıllar geçti. Burjuvazi, ağır çalışma koşullarına ve düşük ücretlere razı edebilmek için işçi sınıfını yalanla beslemeye devam ediyor. Burjuvazi işçi sınıfına sopa göstererek...
- Birleşik Metal İşçileri Sendikası Gebze 1 No’lu Şube, 17 Eylülde, sendika yöneticileri, delegeler ve çeşitli sendikalardan, emek örgütlerinden, sosyalist partilerden konukların katılımıyla 15. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. “Gelenekten...
- ABD’nin Detroit kentinde “3 Büyükler” olarak adlandırılan General Motors, Ford ve Stellantis otomobil fabrikalarında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve gitti. 15 Eylülde, Birleşik Otomotiv İşçileri...