Buradasınız
Atmacanın Cesareti mi, Tavuğun Korkusu mu?

Güçlü yapıları ve kancalı gagalarıyla, kavisli pençeleriyle kuşlar âleminin ürkütücü türlerindendir atmacalar. Korku salması heybetinden değildir, en irisi yalnızca 350 gramdır. Gelişmiş manevra yeteneğine sahip atmacalar, boylarına bakmadan kendisinden iri canlıları bile kolaylıkla alt edebilir. Mesela tavuklar onlar için kolay lokmadır. Peki, ortalama 2-3 kilo ağırlığa sahip bir tavuk, nasıl olur da kendisinden kat kat küçük bir kuşa yem olabilir? Atmacalar zeki kuşlardır ancak bu tuhaflık tek başına zeki olmalarıyla açıklanamaz. Kanatlı hayvanlara özgü içgüdüleriyle davranan tavuklar, atmacanın pençesine düştüğü an dehşetli bir korkuya kapılır ve olanca gücüyle kanat çırpmaya başlar. Korkusuna esir olan tavuğun bu hareketi, onun kolayca havalanmasına, avcının fazla güç harcamadan avını istediği yere taşımasına yardımcı olur. Tavuk aslında kendi ölümüne kanat çırparken atmaca az sonra midesinin yaşayacağı ziyafeti düşünerek zevkten dört köşe olur. Oldukça hazin bir sonuç çıkar ortaya; tavuğu atmacaya yem yapan şey, avcının zekâsı değil av olanın korkusu olmuştur.
Canlılara has bir özellik olan korku mekanizması, tehlikelere karşı canlının kendini koruma gayretiyle verdiği içgüdüsel tepkilerin toplamıdır. Ancak bu mekanizma aşırı veya aksak işlediğinde canlı kendisini düşmanının elinde bir yem olarak bulabilir. Korkusuna esir olunca düşmanına yem olan tavuğun içine düştüğü bu hazin son, insanlar âlemi için de ders niteliğindedir. İnsan türü, bir tavuktan farklı olarak yalnızca içgüdüsel olarak değil, aynı zamanda bilinçli ve örgütlü davranışlarla da hareket eden bir canlıdır. Bilinci devre dışı bırakıldığında ise insan, maalesef korkak bir tavuktan beter hale düşebilir.
Korkusunun esiri olan insanda bireysel korunma içgüdüsü baskın gelir, sosyal bir canlı olduğunu unutarak kendisini izole eder ve kendi elleriyle sosyal ölümünü çağırır. Korku halinin yarattığı akıl tutulmasıyla, doğanın insan türüne bahşettiği bir gücü, örgütlü hareket etmekten doğan gücünü unutur. Böylece kendi gerçekliğine de sırtını döner. Örgütsüzlüğün girdabındaki toplumlar, yaratılan korku atmosferinin tozu dumanı içinde avcısının yani kapitalizmin pençesine düştüğü an ne olur? Toplumsal olma bilincini iyiden iyiye yitirir, bireyselleşir ve tıpkı tavuk gibi düşmanının işini kolaylaştırarak kendi sonuna doğru kanat çırpar.
Korku duygusu, içinden geçtiğimiz bugünkü olağanüstü süreçte insanlığın en fazla hissettiği duygu oldu. Egemenler, korkunç bir salgın tehlikesi olduğu yanılgısına ve korkuya düşen insanların akıl ve bilinçle değil bireysel içgüdüleriyle hareket edeceklerini biliyorlar. Bu nedenle, ekonomik çöküşün üzerini kapatmak için korku duygusunu yoğun olarak işçi ve emekçilere enjekte ettiler, etmeye de devam ediyorlar. Koronavirüs üzerinden sağladıkları olağanüstü durumun zirve yaptığı bugünlerde, “evde kal” çağrılarının eşliğinde emekçilerin etraflarına çekilen korku duvarı sağlamlaştırılmaya çalışılıyor. Dayanışma ve yardımlaşma düşüncesine karşı yalıtımlı, her türlü bireyselliğe geçişken olan bu duvarlar, dış dünyanın tehlikesinden koruyor mu? Hayır!
Egemenler, koronavirüsü kullanarak işçi sınıfının bilincini felç etmek istiyor. Bu arada ise işten atmalarla, ücretsiz izinlerle, işçilerin ceplerinden kesilen paralarla oluşturulan fonların yağmalanmasıyla başlayan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Esas tehlikeli virüsün kapitalizm virüsü olduğunu göremeyen örgütsüz insanlar, maalesef saldırıların gönüllü savunucusu konumuna düşebiliyorlar. Tavuğun atmacanın saldırısı karşısında kanat çırpışı ne ise, egemenlerin ağzından dökülenlere inanmak da aynı anlama geliyor. Elbette tavuk ve atmaca örneğini vermemizin amacı, korkunun canlıları ne denli esir aldığını göstermek içindir. Fakat işçiler örgütlenerek korkularını yenebilirler. Diğer taraftan, işini kaybeden ve açlığa itilen emekçilerin öfkesini hiçbir korku dizginleyemez. İşte tam da bu noktada tavuk atmaca örneği son bulur! Emekçiler, korku tünelinin karanlığından kurtulup saldırıların yaşamlarını derinden sarsmaya başladığını gördükçe muazzam bir tepki doğacaktır. O zaman esas korkuya kapılan sömürücüler olacaktır. Kapitalist sistemin efendileri ne yaparlarsa yapsınlar, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını engelleyemezler. İşte o zaman, onların hâkim kılmak istediği “korku çağı” da son bulmuş olacak!
Bir Adım Önde Olmak!
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...
- İşçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek için çalışan UİD-DER, bu amaçla işçi sınıfının saflarında mücadele eden sanatçıları ve eserlerini işçilere tanıtmaya devam ediyor. UİD-DER Web TV, bu kapsamda filmleriyle işçi sınıfını anlatan...