Buradasınız
Avcılar Belediye İşçilerinin Gündemi Kriz!
Avcılar’dan bir grup belediye işçisi
Ekonomik krizin biz işçi ve emekçiler üzerindeki yakıcı etkisi sürüyor. Çarşı-pazar adeta el yakıyor. Hal böyleyken devlet enflasyonu yüzde 9-10 olarak açıklıyor. Sormak lazım, her şeye zam yağarken enflasyon nasıl bu rakamlara kadar düştü? Elbette hükümetin matematik oyunlarıyla! Sermaye sahipleriyle el ele veren siyasi iktidar, ekonomik krizin faturasını resmen bize ödetiyor. Avcılar Belediyesi Temizlik İşleri ve Fen İşleri bölümlerinde çalışan işçilerle yaptığımız sohbetin konusu da hayat pahalılığı oldu. Belediye-İş Sendikası üyesi işçiler, ekonomik krizin yaşamlarını nasıl etkilediğini anlattılar.
Belediye-İş Sendikasının İşyeri Temsilciliğinde yaptığımız sohbetin başında sözü aldı bir işçi: “Açıklanan enflasyon yalandır. Kendi hayatımdan biliyorum. Enflasyon en az yüzde 25! Eşim de çalışıyor ama çocukların okul masraflarını karşılarken bile zorlanıyoruz. İnanın geçinemiyoruz, parayı bir aya yettiremiyoruz.” Bu sözler üzerine karışık sesler yükseldi odadan. Tepkili bir ses tonuyla şöyle diyordu bir diğer işçi: “Kardeşim sadece dolmuşa yüzde 25 zam geldi. Sadece dolmuşa! Söylesene nasıl yettirelim maaşı?”
Artan fiyatlar, eriyen ücretler, işsizlik korkusu, geçim sıkıntısı derken işçiler için yaşam şartları günden güne zorlaşıyor. İnsanlar kendilerini adeta içinden çıkılamaz görünen bir darboğazın içinde hissediyor. Bugün sendikaların yaptığı araştırmaya göre asgari ücretli bir işçi ailesi, 9 günlük mutfak masrafı ile 1 ay geçinmek zorunda kalıyor. Yani aslında 9 gün tok, 21 gün aç geziyoruz. “Üstelik bizler lüks yaşayan insanlar da değiliz. Sadece temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışan insanlarız” diyen bir işçi arkadaş da katılıyor sohbetimize, temel tüketim maddelerine gelen zamlara değiniyor: “Bakın normalde 64 lira gelen elektrik faturası, o kadar kısmamıza rağmen 110 lira geldi. Bu nedir? Hani enflasyon yüzde 10 bilmem kaçtı? Açık açık yalan söylüyorlar!”
Bir yandan çaylar içiliyor, diğer yandan sohbet koyulaşıyor. “Benim evim kira, iki kişi çalışıyoruz. Ama yettiremiyoruz” diye söze giren bir işçi, reel ücretlerimizin nasıl eridiğine çekiyor sohbetimizi: “Bakın sadece bir yılda her şeyin fiyatı en az 2 kat arttı. Peki, maaşlarımız ne durumda? 3 yıl öncekiyle neredeyse aynı. Aybaşını getirmek imkânsız.” Bir başka işçi ise kriz nedeniyle ustalaştığımız bir matematik hesabı yapmaya girişiveriyor hemen: “Bak kardeşim; eve günde 5 ekmek alsam Halk Ekmek’ten, haftalık neredeyse 30 lira ekmeğe gidiyor. Bak bu en ucuzu! Sadece işe gelip giderken kullandığım yol parası aylık en az 120 lira. Her gün en ucuz tütünü kullansan bile en az 7 liran sigaraya gider. Ne yaptı toplam? 210 lira. Bak kardeşim bu hesap içerisinde pazar yok, çocuğun okul giderleri yok, evdeki hastamın zorunlu giderleri yok, ev kirası yok, faturalar yok ama; 430 liram buhar oldu gitti. Anlayacağınız maaş daha eve varmadan buhar olup gidiyor. Biz de ne yapalım, kredi kartlarına yükleniyoruz.”
Belediye-İş 2 No Şube Başkan Yardımcısı Savaş Doğan alıyor sözü: “Tüm arkadaşlar burada biliyor ki biz alın teriyle ekmeğini kazanan insanlarız. Ülkenin gerçekleri işçiden gizlenemez. Hükümet gözlerimizi kapatmaya çalışıyor. Ama biz aptal değiliz! Freni boşalan bir araba var. Bize ‘görmeyin’ diyorlar. Kardeşim biz görmesek de bu araba bize çarpmayacak mı?” İktidarın “kriz mriz yok” söylemine değinen Doğan, dünyadaki genel tablodan bahsediyor ve ne yapılması gerektiğini de ortaya koyuyor: “Bakın dünyada da çeşitli sorunlar var ve insanlar isyanda, ayakta! Kadına şiddetten tutun da son zamanlarda sıklaşan intihar olaylarına kadar hepsinin altında yatan en büyük neden aslında ekonomik sorunlardır. Bize göre toplumun tüm emekçi kesimleri ve işçiler olarak birleşmeliyiz. Sorunlarımıza ortak çözümler getirmeliyiz.”
Sohbetimizi tekrar söz alan bir işçi bağlıyor. Hepimizin ortaklaştığı bir düşünceyi dile getirerek şöyle konuşuyor: “Her birimiz nereye gidersek gidelim insanlara anlatmalıyız. Mesela işyerlerimizde, evde, kahvehanelerde, memleket derneklerimizde, hatta ibadet yerlerimizde bu konuları konuşmalıyız. İnsanları bilinçlendirmeli ve duyarlı olmalarını sağlamalıyız. Haklarımız için direnmeliyiz ve örgütlenmeliyiz, başka yol yok!”
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
- Maaşlar Eriyor: Bu düzen Değişmeli!
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...