Buradasınız
Ben, Daniel Blake: Anlatılan Senin Hikâyendir
Esenyurt’tan mağaza işçisi

İşçilerin yaşamını ve mücadelesini anlatan filmleriyle ünlü yönetmen Ken Loach, yine bir işçi filmi yapmış ve sınıfımızın can yakıcı sorunlarına değinmiş. Bir grup arkadaşla birlikte izlediğimiz “Ben, Daniel Blake” filmi işçilerin yaşamının patronlar sınıfı ve devlet eliyle nasıl karartıldığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Daniel, İngiltere’de yaşayan yaşlı bir marangozdur. Yaptığı iş nedeniyle meslek hastalığına yakalandığından çalışamaz hale gelmiştir. Çalıştığı süre boyunca maaşından yapılan kesintilere güvenerek, işsizlik fonuna başvuru yapar. Ama devlet, karşısına bir sürü bürokratik engel çıkartır. Bu süreçte kendisi gibi mağdur, 2 çocuklu genç bir kadınla tanışır. Genç kadın da faydalanması gereken haklardan bürokratik engeller nedeniyle yararlanamıyordur. Filmi seyrederken İngiltere gibi dünyanın ekonomik olarak en güçlü ülkelerinden birinde, sistemin çarpıklığını ve bürokrasinin işçileri nasıl perişan ettiğini görüyoruz. Bir sahne var ki yaşadığımız sistemin insanları ne hale getirdiğini açıkça gözler önüne seriyor. Genç kadının günlerden beri aç kaldığı için çiğ konserveyi yemesi, bu filmi izleyenlerin unutamayacağı, aklından çıkmayacak sahnelerden biri.
Aslında biz işçilerin hayatı, yaşadığımız sorunlar dünyanın her yerinde aynı. Kapitalizmin yarattığı kriz işçi ve emekçileri her yerde buluyor ve hayatlarını zindan ediyor. Daniel, çalıştığı uzun yıllar boyunca primlerini, vergi borçlarını düzenli ödediği için hakkı olan işsizlik maaşını neden alamadığını bir türlü anlayamaz. Aynısı bizim için de geçerli değil mi? Her ay düzenli olarak maaşımızdan kesilen ve işten çıkartıldığımızda almamız gereken işsizlik ödeneğini vermemek için bir sürü engeller konulmuyor mu? Filmin ardından arkadaşlarla konuştuğumuzda, şu anda işsiz olan bir kadın arkadaşımız çoğu işçinin yaşadığı sorunu, hak ettiği halde işsizlik maaşını alamadığını anlattı.
Ekonomik krizlerden en çok biz işçiler etkileniyoruz çünkü faturasını bize ödetiyorlar. Kriz kapıya dayandığında devlet para musluklarını açıyor, yardımlar arka arkaya geliyor ama kimlere? Tabii ki patronlara! Patronlara devlet adres olarak fonları gösteriyor, işçilere ise sermaye sınıfının bol faizli banka kredilerini! Peki, biz işçiler o kadar geçim sıkıntısı çekip işsiz kalırken neden teşvik, faizsiz kredi veya hibe alamıyoruz? Devlet patronlara yaptığı yardımı neden işçilere gelince YAPMIYOR?
İşçilere ait işsizlik fonu ile patronların gözünü doyuramayan AKP iktidarı, onların taleplerini karşılamak için kıdem tazminatı fonunu oluşturuyor. İşçileri “bir gün bile çalışsanız kıdem tazminatı alacaksınız, tazminatınız devlet güvencesinde, bireysel fon hesabınız olacak” diye kandırıyor. Kısacası işçilerin uzun seneler mücadele edip kazandıkları hakkı tozpembe yalanlarla gasp etmeye çalışıyor. Televizyonlar, gazeteler, bakanlar ve iktidarın yandaşlığını yapan yalakalar işçilerin kafasını karıştıracak konuşmalar ve yayınlar yapıyor. Kasıtlı olarak yaratılan bilgi kirliliği örgütsüz işçilerin gerçeklerden uzaklaşmasına yol açıyor, bu fonun asıl amacını ve kimin ihtiyacı için gerektiğini görmelerinin önüne bir perde çekiyor.
Buna dur diyecek, iktidarın ve patronların oyununu bozacak tek yol örgütlü mücadelemizi büyütmek! İktidarın ve patronların yalanlarını teşhir etmeliyiz. Eğer sermaye yanlısı ve patronların menfaatini düşünen AKP’den işçiler için iyi bir şey yapmasını beklersek sonumuz felakettir. Filmde anlatıldığı gibi, kapitalizmde işçiye insan gibi yaşamak haram edilmiştir. Bu sömürü düzeninden ve onun hizmetinde olan sermaye partilerinden işçiye hayır gelmez!
Elleri Var Özgürlüğün
İşçinin Canı AKP’nin Umurunda Değil!
Son Eklenenler
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...
- Türkiye’de 11 milyon kadın ev içi bakım işleri nedeniyle yani çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına baktıkları için çalışamıyor. Çalışan kadınlarsa kaliteli ve yeterli kreşler ve bakımevleri olmadığı için büyük zorluklar yaşıyorlar. Çocukları için...
- Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs sadece sol partiler tarafından kutlanır. İşçiler ve sendikalar Eylül ayının ilk Pazartesi gününü “Emek Günü” olarak kutlar. Bunu yapmalarındaki kasıt Kuzey Amerikalı işçilerle dünyanın geri kalan...
- Geçen bayram, tatil olması ve ulaşımın ücretsiz olması vesilesiyle iki arkadaş Büyükada’ya gitme kararı aldık. Büyükada’yı görecek olmamızın sevinci ve heyecanının yanı sıra ulaşıma ücret ödemeyecek olmamızın rahatlığı da vardı. Bu duruma sevinenin...
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.
- Ben bir buçuk aylık çocuğu olan bir anne ve hemşireyim. Bebeğimize iki aylıkken yaptırmamız gereken rotavirüs aşısı var. Bu aşıyı devlet karşılamıyor, aşının fiyatı da oldukça yüksek. Piyasada satılan iki farklı rota aşısı var. Bir aşı iki doz ve...