Buradasınız
Ben Kimin Kurbanıyım?
Küçükçekmece’den bir işçi

Birileri sıcak yatağında mışıl mışıl uyurken, ben sabahın köründe yola çıkıp, üst üste, sıkış tıkış istifleme otobüslerle ya da 10 kişilik servise 25 kişi binerek işyerine giden bir işçiyim. Birileri bin küsur odalı saraylarda yaşarken, benim ve benim gibi milyonlarca işçinin bir evi bulunmuyor. Ay sonunu zor getirdiğim maaşımın dörtte üçünü kiraya veriyorum. Her gün bir iki ekmek ve birkaç zeytin yiyebilmişsek ailecek kendimizi şanslı sayıyoruz.
Çok şanslıyım ki hastanelerde para ödemiyorum, daha doğrusu öyle zannediyordum! Muayene borcum olduğunu eczaneye ilaç almaya gittiğimde öğrendim. Meğer bana büyük bir iyilik yapıp muayene ücretlerini eczanelerde tahsil ediyorlarmış!
Duydum ki yakında çok büyük bir savaş çıkacakmış ve bizler de düşmanlara karşı savaşmalıymışız! İyi ama benim hiçbir Arapla, İranlıyla, Kürtle ya da Suriyeliyle sorunum yok ki. Ne ben oradaki işçileri tanıyorum ne onlar beni, hem onlar da ben de aç karnımızı doyurmak için fabrikalarda ya da işyerlerinde emek harcıyoruz. Neden birbirimizi öldürmemiz gerekiyor hiç anlamıyorum.
Ülke ekonomisi almış başını yürümüş diyorlar, kişi başına düşen gayri safi milli hasıla bilmem kaç bin doları geçmişmiş. Bu gayri safi milli hasılanın işçiler ve emeğiyle geçinenlerden gayri birilerini memnun ettiği muhakkak.
Yine her şeyin en iyisini bilen başbakan ve yandaşları, kadınlar için en iyi kariyerin çocuk yapmak olduğunu yumurtlayıverdiler. Önce üç çocuk çılgınlığı, şimdi de kariyer safsatası. Bizim gibi emekçi aileler için çocuk yapma düşüncesi filmlerde gördüğümüz ve büyüklerimizin ısrarla beynimize nakşettiği bir hayalden ibaret. Kendi karnını zor doyuran emekçiler, patronlar daha çok semirsin diye onlar için ucuz işgücü üretmeliymiş.
Ülkemiz nüfusu gittikçe yaşlanıyormuş, keşke biraz olsun yaşlanabilsek. Pek çoğumuz daha 50 yaşımızı göremeden, adına iş kazası dedikleri cinayetlerle öldürülüyoruz. Üstelik bazı sektörlerde çalışan işçiler, sabah eşiyle annesiyle helalleşip evden çıkıyor, çünkü her an bir iş cinayetine kurban gidebilir. Patronlar sınıfının bize layık gördüğü asgari ücret açlık sınırının altındayken, işçilerin çoğu asgari ücret ya da az yukarısı bir ücretle çalışıyor, yoksulluk sınırına yaklaşamıyor bile.
Patronlar sınıfı sermayesini büyütüp semirdikçe semiriyor. Biz ise başımız ellerimizin arasında çaresizlik içinde düşünüp duruyoruz, “biz kimin kurbanıyız” diye. Birazcık ellerimizi gözümüzün önünden çekip baksak etrafımıza, bizim gibi milyarlarca insan olduğunu göreceğiz. Birbirinden haberi olmadan aynı kaderi paylaşan milyarlar. Her şey, birbirlerinden uzak durup aynı kaderi paylaşan işçilerin birbirinin farkına varmasıyla değişecek. Yeter ki bir adım atalım birbirimize, sonrası çorap söküğü gibi gelecek ve bize bu cefayı çektirenler kaçacak delik arayacaklar.
Yandım Anam!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir’in Bornova ilçesinde faaliyet gösteren, Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sünel Tütün fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine yaklaşık 600 işçi 27 Şubatta greve çıktı.
- Dayanışma ve mücadele günümüz 8 Mart’ı karşılamaya hazırlanıyoruz. Sorunlarımızın büyüdüğü, kendimiz ve evlatlarımız için kaygılarımızın derinleştiği böyle bir dönemde 8 Mart’ın bizim için anlamı daha derin, önemi daha büyük. Çünkü 8 Mart,...
- İşçi sınıfının sömürüye karşı mücadelesinin güçlenmesi, işçilerin sınıf bilincinin güçlenmesiyle mümkün olur. Sınıf bilincinin güçlenmesiyse, işçilerin sınıflarını, sınıflarının tarihini, mücadele deneyimlerini ve yöntemlerini bilmesiyle mümkün olur...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Sermaye sınıfı, burjuvazi, sağıyla soluyla, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütündür ve yoksul halka, işçi sınıfına düşmandır. Ancak bu utanmaz sınıf ve politikacıları, bizleri kandırmak için yapmadıklarını bırakmazlar....
- Türk Tabipleri Birliği (TTB), 25 Şubatta “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün, Başka Bir Hekimlik Ortamı Mümkün!” diyerek İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı. İstanbul Kadıköy’de bir basın açıklaması yaparak yürüyüşlerini başlatan hekimler,...
- İstanbul Beşiktaş Belediyesi ve Seyhan Belediyesi işçileri ücret gaspına karşı 24 Şubatta geciken ödemelerinin yapılması talebiyle iş bıraktı.
- Bugün ilaç yazdırmak için aile hekimime gittim. Ama onu hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Normalde güler yüzlü, hastalarına iyi davranan, insani ilişkileri güçlü biriydi. Üzüntüsünün sebebini sorduğumda iç çekerek anlatmaya başladı: “Gerçekten çok...
- Patronlar sınıfının biz işçilere topyekûn savaş açtıkları çok açık şekilde ortadadır. Her fırsatta mikrofonu kapan patronlar ve siyasetçiler büyümekten, gelişmekten, enflasyonun kısa sürede sona ereceğinden bahsediyor. Ancak gerçekler bunun tam...
- İşçi eylemlerinde, grev ve direnişlerde çokça atılan bir slogan vardır: Hak Verilmez Alınır! Bu yalnızca bir slogan değil, işçi sınıfının mücadele tarihinin bir özeti gibidir. Geçmişten bugüne sendikal ve siyasal hakların mücadeleyle kazanıldığını,...
- UİD-DER, 6 ay boyunca haklarını almak için mücadele eden ve sonunda patrona geri adım attıran Polonez işçileri ile birlikte 23 Şubatta etkinlik düzenledi. Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “Polonez İşçileri Diyor ki:...
- Hepsiburada’nın taşımacılık şirketi olan HepsiJET’in İstanbul Esenyurt’ta bulunan deposunda çalışan 4 kadın işçi 17 Şubatta depo önünde direnişe başladı. DİSK/Lastik-İş Sendikası, örgütlenme faaliyeti yürüttüğü İstanbul Esenyurt’ta bulunan Huhtamaki...
- İstanbul’da çeşitli sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta “çalışma hürriyetinin ihlali” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamasıyla tutuklanmasını ve Antep’te çeşitli fabrikalardan...
- Dünyanın en yüksek sendikalılık oranına sahip ülkelerinden biri olan Finlandiya’da birçok sektörde sendikalar ve işverenler arasındaki toplu sözleşme süreci devam ediyor. Ücret artışları, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, sözleşme süreleri gibi...