Buradasınız
Beş Kuruş
Gebze’den bir ofis işçisi

Sabah işe gitmek için durağa geçip otobüs beklemeye başladım. Elimi cebime attım. Bozuk paralarımı saydım, beş kuruş eksik. İçimden “20 lirayı bozduracağız artık” dedim. Aynı anda bir baktım ki yerde beş kuruş var. “Keşke başka bir şey isteseydim” dedim. Parayı almak için eğildim, ileriden biri geliyordu; “ha aferin sana” dedi. Kafamı kaldırdım yanıma doğru gelerek, “Şimdi Türkiye’de 80 milyon insan var. Herkes senin gibi 5 kuruş bulsa yerden, ne yapar? 2 milyon yapar” dedi. Gerçekten 2 milyon mu yapıyordu yoksa matematiği gerçekten iyi miydi orasına çok takılmadım. “Doğrusun, devleti durduk yere zarara uğrattık. Bundan birkaç sene önce e-devlet şifresi almak için herkesten 1 lira aldılar. 80 milyon insandan 1 lira ne yapar? 80 milyon yapar. Şimdi bu durumda kim zararlı kim kârlı çıkıyor?” diye sordum. Sonra otobüs geldi. Aynı otobüse bindik. Yerden bulduğum beş kuruşla tamamladığım yol paramı verip koltuğa oturdum. Buraları çok bilmediği belliydi. Şoföre gideceği yeri söyleyip nerede inmesi gerektiğini soruyordu. “Kartal metro” diyerek parasını verip yanıma oturdu.
“Abi işe mi gidiyorsun, ne iş yapıyorsun?” diye sordum. “Evet, işe gidiyorum. Ne yapalım ekmek parası” diye cevap verdi. “İşler nasıl? Ücretleriniz dolgun herhalde, beş kuruşu yolda bulup aldığım için o kadar laf ettin” dedim. “İdare eder işte, 1100 lira ücret alıyorum hepsi bu, ne yapalım patron daha fazlasını vermiyor” dedi.
“Sen bize beş kuruşun hesabını yapıyorsun ama devletin kendi istatistik kurumu bile hesap yaparken açlık sınırını 1500 lira, yoksulluk sınırını 4900 lira diye açıklıyor. Ama bize asgari ücret diye reva gördükleri de 1400 lira buna ne diyorsun? Üstelik bak sen de asgari ücretin altında çalışıyorsun” dedim. “Devletle alakası yok bunun, patronlar vermiyor ki” diye cevap verdi. Uzun uzun bu minvalde konuştu…
Ben de anlatmaya başladım: “Peki, bu devlet kimden yana? İşçilerden mi, yoksa patronlardan yana mı?” diye sordum. “Devlet işçileri düşünerek bu zamana kadar bir sürü fon oluşturdu. Sana sayayım istersen. Bunlardan biri Konut Edindirme Yardım Fonu. Bu fonla ev sahibi olamayan işçilerin ev sahibi olmasını sağlayacaklardı. Peki, ne oldu dersin bu fona? Devlet bu fonu Emlak Bank’a açtı. Emlak Bank da bu fonun içini boşalttı. Herkesin ev sahibi olması için açılan bu fonun, hiç kimse ev sahibi olmadan, içini boşalttılar. İkincisi, Tasarruf ve Teşvik Fonu işçilerin maaşlarından kesilerek oluşturulan bu fon devletin bütçe açıklarını kapatmak için kullanıldı. Üçüncüsü, İşsizlik Sigortası Fonu; bunu da işsiz kalan işçilerin iş bulana kadar geçinebilecekleri bir fon olarak kurdular. Fondan işçiler faydalanmasın diye bir sürü şart koştular. İşsiz kalan işçileri, ayıptır söylemesi beş kuruşa muhtaç bıraktılar. Bu fondan da işçilerden çok patronlar faydalandı. Şimdi de sırada Kıdem Tazminatı Fonu var. Peki, bu fondan gerçekten işçiler mi yoksa patronlar mı faydalanacak? Diğer fonların nasıl kullanıldığına bakacak olursak sonucu belli değil mi? Şimdi sen de yerde bulduğum beş kuruş için devleti zarara uğrattığımı söylüyorsun. Şimdi söyle, bu işten kim zararlı çıkıyor? Bizi beş kuruşa muhtaç etmişler bunun farkına varamıyoruz. Sana bir şey diyeyim, ha devlet ha patronlar ikisi de bir. Ayırmana gerek yok. Devlet patronları korumak, kollamak için var. Bizden kesilen paralarla fon kurup patronlara teşvik olarak veriyor. Yasalar da hep patronlardan, zenginlerden yana çıkartılıyor. Geçenlerde Cumhurbaşkanı ne dedi? ‘OHAL’i biz iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz. Çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz biz OHAL’i.’ Şimdi düşün, yerden bulduğum beş kuruş devleti zarara uğratmış mıdır? Yoksa devletin oluşturduğu bu fonlar işçinin anasını ağlatmış mıdır?”
Tüm bunları duyduktan sonra, “haklısın ama hangi hükümet işçiden yana ki” dedi. Sohbet ilerliyordu ama ineceği durağa gelmişti. “İyi günler” deyip indi. Kardeşler, diğer hükümetler işçiden yana değildi diye AKP hükümetini haklı mı görmemiz gerekiyor? Biz işçi sınıfıyız, o halde kendi çıkarlarımız temelinde birleşmeliyiz.
Türk Metal’in Hazırlıkları
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...