Buradasınız
Bir Avuç Kırıntı Değil, Dünyayı İstiyoruz!
Gebze’den bir işçi
Geçen Pazar günü Gebze UİD-DER temsilciliğinde bir film etkinliği düzenlendi. Filmin konusu işçi sınıfının yaşadığı konut sorunu ve işsizlikti. 1985 yılında çekilmiş olan film, köyden İstanbul’a göç eden bir ailenin yaşadığı sorunları anlatıyordu. Köyden göç eden aile uzun bir süre konut bulamıyor, son çare olarak hurda bir cezaevi arabasında (ring) yaşamak zorunda kalıyordu. Yaşamak zorunda kaldıkları bu hurda arabayı filmin adı gibi “bir avuç cennet”e çeviriyorlardı. Ama mahallede yaşayan yüksek gelirli insanlar onların çevreye zarar verdiğini söyleyerek polise şikâyet ediyorlardı. Ve sonrası malum, sistem her şeyi ile üzerlerine çöküp barınaklarını ellerinden aldı. Aslında film biz işçi sınıfının yaşamının bir yansımasıydı. Maltepe Başıbüyük’te ve Ankara’da yaşanan gecekondu yıkımlarını gazetelerden okumuş, televizyonlardan duymuşuzdur. Bir yandan bizleri iliklerimize kadar sömürürken diğer yandan zar zor başımızı sokabildiğimiz yuvalarımızı çevre kirliliği yarattığını söyleyerek yıkıyorlar. Bunun adı da kentsel dönüşüm oluyor. İşçi sınıfı olarak biz her şeyi üretirken, ürettiklerimize sahip olamıyoruz. Birileri çok zengin olurken bizler gittikçe daha da yoksullaşıyoruz. Peki, neden bizler tüm yaşamı üretirken, konuttan sağlığa, eğitimden ulaşıma her şeyden mahrumuz?
Etkinliğin ikinci bölümünde ise katılımcılar film ile ilgili düşüncelerini paylaştılar. Bir işçi arkadaşımız bu soruna dair düşüncelerini şöyle ifade ediyordu: “Tüm suçlu biziz, bizler yaşananlara gözümüzü kapattıkça, ses çıkarmadıkça, bu sorunlar hep yaşanacak. Paris’te genç işçi ve öğrenciler sosyal güvenlik yasasına karşı eylem yapıp bu yasayı geri çektirdi. Biz ise hep başımızı öne eğip yürüyoruz, çevremize bakmıyoruz.” Diğer bir arkadaş ise “bir göle zambak tohumları atıldığını ve ortaya çıkan görüntünün bir cenneti anımsattığını” dile getiriyordu. “Bir bataklık var onu kurutmak için önce kendimiz işe girişmeliyiz” diyordu.
Gerçekten birçok doğru noktaya değindiler arkadaşlarımız, bizlerin birçok suçu var, en önemlisi ise mücadele etmememiz. Çoğu zaman “aman bana ne, ben mi kurtaracağım bu dünyayı?” diye düşünüyoruz. Oysa bir kez mücadele etmek gerekliliğine inanırsak yalnız olmadığımızı göreceğiz. Bugün birçok konuda hep sivrisinekleri yok etmek derdine sürükleniyoruz. Yani sorunu AKP veya CHP olarak görüyoruz, oysa gerçek sorun kapitalist üretim tarzıdır. Bu sistem kâr üzerine kuruludur ve devam ettikçe ne işsizlik ne de konut sorunu çözülecektir. İnsanlar bugün mücadele etmiyorsa bunda sistem tarafından uygulanan yoğun ideolojik bombardımanın büyük bir etkisi vardır. Televizyonundan gazetesine tüm kollarıyla bize bireysel kurtuluşu pompalıyorlar. Oysa işçi sınıfı ancak birlik olursa bir güçtür.
Değinilen diğer bir konu ise mücadelenin önemini güzel bir şekilde açıklıyordu. Eskiden bir işçi, emekli olduğunda bir ev alabiliyordu. Bugünse bu imkânsız bir şey haline geldi. Emeklilik yaşı yükseltildi, kıdem tazminatı kaldırılacak, sağlık iyice paralı hale getirildi. Peki, ama eski kuşak bunu nasıl yapabiliyordu? Bunun tek bir açıklaması var. İşçi sınıfı mücadele ediyordu. Bizler kendi gücümüze güvenmeli ve arkadaşımızın dediği gibi işe kendimizle başlamalıyız. Biz bir avuç toprağı değil dünyayı cennet haline getirebiliriz. Yeter ki bilinçlenip örgütlenelim.
Vergilerimiz Nereye Gidiyor?
Koş Çocuğum Koş, Adımlar Küçük Olsa da!
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
Son Eklenenler
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...