Buradasınız
Bir Mob Hikâyesi
İstanbul’dan genç bir işçi

Kısa bir süre önce bir markette işe başladım ve dikkatimi çeken durumlar oldu. Bunları sizlere de aktarmak istedim. İş herkesin bildiği gibi ekstra bir bilgi veya tecrübe gerektirmeyen bir iş. Yapılan işler; reyon toplamak, ortalığı süpürmek, kasaya bakmak, güvenliği sağlamak, stok sayımı yapmak, yerlere paspas ya da mob atmak. Kasada da öyle matematik falan bilmeye gerek yok. Müşteriden aldığın parayı yazıyorsun, kasa ne kadar para üstü vereceğini söylüyor zaten. Makro ekonomi bilgisi ya da iyi bir matematik lazım değil yani. Hal böyleyken insan zannediyor ki rahat rahat çalışacağım, kasılmayacağım işime bakacağım. Gel gör ki durum hiç de öyle olmuyor.
Daha ilk görüşmede anlamıştım zaten işin o kadar da basit olmayacağını. Gittim iş görüşmesine ve ilk olarak sorumlu kişinin “niye tıraş olup resmi giyinmedin?” sorusuyla karşılaştım. Tabii “markette çalışacağım, ne resmi kıyafeti, ne tıraşı?” diyemedim. Sonra da klasik iş görüşmesi soruları sorulmaya başlandı: “Marketimizde kariyer yapmayı düşünüyor musun?”, “Okuldan sonra da devam edecek misin?”, “Neden biz?” gibi sorular soruldu. Ben de işe alınmak için mecbur istedikleri gibi cevaplayıverdim. Gülmeyin ama örneğin “okuldan sonra bizimle devam edecek misin?” sorusuna “Tabi ki, ben zaten okuduğum bölümü sevmiyorum, mümkünse burada kalıp sizin bünyenizde yükselmek istiyorum” dedim. Ama bir yandan da düşünüyorum: “Yahu arkadaş, markette çalışacağım ben, bu sorulara ne gerek var şimdi?” Kariyer diyor, gelecek diyor, biz kocaman bir aileyiz diyor… Neler vaat ediyor neler… Bu trajikomik görüşmeden çıktıktan sonra, “market için iş görüşmesi böyleyse daha büyük bir yere iş görüşmesine gidersem yandım ben” diye düşünerek uzaklaştım oradan. Biraz zaman geçti, sonra da bir tanıdık vasıtasıyla işe aldılar beni ve başladım çalışmaya. Yukarıda da dediğim gibi normal market işleri yapıyoruz. Koli indirip istif yapıyoruz, reyon diziyoruz, transpaletle yük taşıyoruz, kasaya bakıyoruz vs. Anlayacağınız her işi yapıyoruz. Hatta paranın ve ürünlerin çalınmaması için “güvenlik” görevini de biz yapıyoruz. Ben işe başlamadan önce birkaç kez hırsızlık olmuş ve yakalamışlar hırsızlık yapanları, sonra da depoya indirip dövmüşler. Bunu da kasıla kasıla anlatıyorlar. “Kimin malını koruyorsun kardeşim? Niye dövüyorsun insanları? Verdikleri üç kuruş para için değer mi bu yaptığınız?” diyemedim. Kızabilirsiniz bunları demediğim için, haklısınız, benim de içimde kaldı ve bir daha konusu açılınca söyleyeceğim.
Güvenlik işini yaptığımız gibi marketin temizliğini de biz yapıyoruz. Yerleri ve rafları siliyoruz, yerlere mob atıyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki “bu arkadaş bunları neden anlatıyor?” Diyeyim size hemen. Yerlere mob atmaktan, fayansları silmekten gocunmuyorum elbette, yapıyorum, hatta en iyi ben temizliyorum. Çünkü zaten antrenmanlıyım bu konularda. Ama saydığım bu işleri yaparken, mesela paspas atarken çalışanlar birbirine “Ahmet Bey arka tarafa da paspas atar mısınız?”, “Bitince söyleyin Ayşe Hanım da arkanızdan mob atsın”, “Hakan bey rafları dizdiniz mi?” şeklinde hitap ediyorlar. Sanırsın ki lüks bir plazada toplantıdayız… Ama değil işte, markette paspas atıyoruz paspas! Bu sefer “ya arkadaşlar paspas atıyoruz, reyon diziyoruz, kan ter içinde kalıyoruz. Ne gerek var Bey’e, Hanım’a” dedim. “Biz kurumsal bir firmayız, böyle olması gerekiyor, kural budur” dediler. Beni de kattılar Bey’ler kervanına gidiyor bakalım nereye kadar…
Bir market bile olsa ki bu market büyük bir market, şimdi hakkını yemeyelim dişiyle tırnağıyla insanları sömürüp bu günlere gelmişler, hakkını vermek lazım. Fakat işin acı yönü şu ki, gencecik insanlar rekabete sürükleniyorlar, yapmacık ve karşılığı olmayan hitap şekilleri ile aralarındaki samimi arkadaşlık bağları kurulamıyor. Patronlar böyle sinsi oyunlarını oynayıp bizleri birbirimizden koparıyorlar ve örgütlü bir güç haline gelmemizi engelliyorlar. Bu anlattığım oyunun küçük bir parçası, patronların daha birçok oyunu var. Biz bunları UİD-DER sayesinde öğreniyoruz. Oyunlara gelmeyelim ve örgütlü bir şekilde mücadele edelim. O zaman dilimize pelesenk ettikleri beylerin de patronların da egemenlikleri, sömürüleri son bulur.
Mevsimlik Yaşamlar
Dolar Altın Hikaye Parayı …… Yatır
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...