Buradasınız
Biz İşçilerin Bitmeyen Yolculuğu!
Esenyurt’tan bir işçi
Hepimizin bir şekilde karşılaştığı sorunlardan birisi de ulaşım. Günün ilk saatlerinde daha güneş doğmadan bir telaş vardır biz işçilerin evlerinde. İşe geç kalmamak, işsiz kalmamak için uykumuzun en tatlı yerinde uyanmak zorunda kalırız. İşe gitmek için servisi kaçırmamak gerek. Neden mi? Ulaşım için araç bulamayabilirsin, araç bulsan bile para bulamayabilirsin. Biraz geç kalsan servis şoförü, “nerde kaldın kardeşim, servis bu, özel araban değil. Nerde görülmüş servisin beklediği? Servis beklemez, beklenir!” diye kızmaya başlar. Sanki patron ya da patron temsilcisi.
İşe gitmek için servisi olmayanlar ise toplu taşıma araçlarını kullanırlar. Otobüse binebilmek için bazen akrobatik bir vücuda sahip olmak zorundasındır. Hızlı, uyanık ve atik olmak zorundasın, yoksa otobüse binemeyip bir sonrakine kalırsın. İçerisi tıklım tıklım doludur, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık ve bazı yolcular düşme tehlikesine rağmen kapıya asılı olarak gitmeyi göze alırlar. Otobüse binersen şanlısın bir sonraki durakta bekleyenlerden. Bir sonraki durağa vardığında muavin bağırır, “ilerleyelim beyler, sağlı-sollu arkaya doğru ilerleyelim. Dışarıda yolcu kalmasın, beklemeyelim durakta” vs. diye. Muavinin, şoförün derdi daha fazla yolcu almak ve daha fazla para kazanmak. Her gün aynı şeyi yaşayanlar ne kadar içten içe kızsalar da kendi seslerini kendileri bile duyamazlar. Balık istifi gibi yolculuğa bir şekilde alışmışlardır. Bazen gençten biri; “yeter be kardeşim! Daha nereye alıyorsun? Yer mi var ki ilerleyin diyorsun? Yeter artık, yolcu almayın” dediğinde muavinin cevabı; “durağa girmek zorundayız. Binen biner, binmeyen binmez. Kimseyi zorla bindirmiyoruz. Herkes işe gitmek için biniyor. Geç mi kalsın işe…” oluyor.
Artık otobüse binmek de binmemek de sorun halini almış durumda. Yolcular açısından baktığında; işe gitmek, evine dönmek, taksi vs. gibi ulaşım araçlarına binecek para olmaması düşündüğümüzde otobüse binmek zorunlu. Şoför düşmüş paranın derdine, daha fazla yolcu demek daha fazla para demek. Geçtiğimiz bayramda, belediye otobüsündeki yolcularla aramızda geçen bir diyalogu aktarmak istiyorum. Ben ve bir yolcu, ikimiz de orta kapıdan binebildik. O benden bir durak sonra binmişti.
Yolcu: Otobüs paralı mı? Başbakan ücretsiz demişti.
Başka bir yolcu: Evet, %50 indirimli, para alıyorlar.
Ben: Verirsen %50 ödüyorsun. Vermezsen bedava gidiyorsun.
Yolcu: Valla bedava diye açıkladılar. Niye para alıyorlar? Bilmeyenlerden para alıyor namussuzlar. Bayramda bedava olmalı.
Ben: Bence sadece bayramlarda değil devamlı ücretsiz olmalı ulaşım.
Yolcu: O zaman şoförlerin ücreti, araçların bakımı vs. nasıl karşılanacak, belediyeler bunun için ödenek ayıramaz ki!
Ben: Belediyeler ayıramaz belki fakat koca devlet var. Devlet ulaşım için belediyelere ödenek ayırsın. Bizlerden sürekli vergi kesiyorlar. Adını bilmediğimiz vergi kesintileri var. Nereye gidiyor bu kadar para? Belediyelere aktarsınlar ve ulaşımı bedava yapsınlar. İsteseler ulaşım, eğitim ve sağlık alanında ücretsiz hizmet yapabilirler.
Yolcu: Ya, senin dediğin komünizmde olur. Bu devlette olmaz.
Ben: Neden olmasın? Önce isteyelim, sonra vermiyorlar diyelim.
Bugün ulaşım sorunu da diğer sorunlarımız gibi çözümsüz duruyor. Paran varsa otobüse binebiliyorsun, paran yoksa almıyorlar bile. Oysaki biz işçiler olmasa dünya olmaz, fakat bu dünyada beş parasız olduğumuz için yolda kalan biziz, paramızla belediye otobüslerinde tıklım tıklım yolculuk eden yine biziz. Tamamen çelişkilerle dolu bir sistem. Otobüsler ücretsiz olsa ve sürekli otobüs olsa, insanca ulaşım sağlanabilir. Şoförlere de devlet maaş versin. İnsanca bir yaşam için, insani ihtiyaçlarımızın ücretsiz olması için mücadele etmeliyiz. Kapitalist sistem bizlere insanca yaşamı değil yok oluşu dayatıyor. Kapitalizm insanlığı yok etmeden biz onu yok etmek için örgütlü mücadele edelim. Mücadele ettiğimizde kazanacağımız çok şey var, mücadele etmezsek var olanı da koruyamıyoruz. Paranın değil insanın daha değerli olduğu bir yaşam için mücadeleye katılmalı, mücadele bayrağını daha yukarılara taşımalıyız.
Sesimi Duyan Var mı?
Brillant’ın Mutfağından
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...