Buradasınız
Bu Değirmenin Suyu Nereden Geliyor?
2017’de Türkiye’de Thodex adında bir kripto para borsası açıldı. Büyük vaatler verildi, ünlü mankenlerle tanıtım reklamları çekildi, insanlardan paralarını güvenle teslim etmeleri istendi. Kısa yoldan para kazanma ve sınıf atlama hayalleri pompalandı. Ve 3,5 yıl içinde buraya para yatıranların sayısı 400 binlere ulaştı, şirket büyüdükçe büyüdü. Kripto para borsasına ilgi yoğundu. Çünkü ekonominin dibe doğru gittiği ülkede insanlar gelirlerini bir parça arttırmak istiyordu. Daha da önemlisi kısa yoldan zengin olmaya dönük reklamlar, Elon Musk gibilerin yönlendirmesi buraya insan çekiyordu. Fakat şirketin sahibi Nisan ayında 391 bin kişiyi dolandırarak 2 milyar dolarla sırra kadem bastı! Bunu tek başına yapmadığı ve yapamayacağını, işin içinde mutlaka iktidar çevrelerinden birilerinin olduğunu ve yol gösterdiğini anlamak için kâhin olmaya gerek yok! Bu vurgun ülkenin çivisinin nasıl çıktığının bir örneğidir.
Peki ya “pudra şekeri” rezaletine ne demeli? AKP Genel Merkez personeli Kürşat Ayvatoğlu Kastamonu’da sıradan bir genç iken sadece 5 yıl içinde lüks ve şatafat içinde yüzer hale geldi ve lüks araç içinde uyuşturucu çekerken yakalandı. Bu münferit bir vaka, bir gencin yoldan çıkması olarak sunuldu. Ama bir gencin bu şekilde “yükselmesini” sağlayan çarkları kimin kurduğu sorgulanmadı. Oysa bu zenginleşme ve çürüme hikâyesi sadece Ayvatoğlu’nun hikâyesi değil. Bu sadece küçük bir örnek. Ellerinde iktidar gücünü bulunduranlar halkın sırtına basarak, devlet kaynaklarını yağmalayarak zenginleşiyorlar. Bu ülkede Ticaret Bakanı başında bulunduğu bakanlığa kendi özel şirketinden 9 milyon liralık dezenfektan sattı. Üstelik piyasa değerinin üzerinde bir fiyatla! Bu şirkete devletin verdiği teşvikler yetmemiş, bakan yetkisini şirketini daha da zengin etmek için kullanmıştı. Ama bu yolsuzluk da sıradan bir vaka olarak rafa kaldırıldı!
Rize İkizdere’de köylüler taş ocağı için doğa katledilmesin, köylerindeki ağaçlar kesilmesin, dereleri kurumasın diye mücadele ediyorlar. Ancak Cengiz İnşaat patronlarının iş makineleri çalışmaya devam ediyor. Bu şirketin birkaç başka şirketle birlikte çete olarak anılması boşuna değil. Her taşın altından onlar çıkıyorlar. Kanun da devlet de arkalarında. İşte bu durum bir gerçeği gösteriyor: Tuz koktu! Her gün yağma, talan, rant, yolsuzluk haberleriyle uyanıyoruz ve üstelik bu, buzdağının görünen kısmı! Düşünebiliyor musunuz dünyada en fazla kamu ihalesi alan 10 şirketin 5’i Türkiye’de! Siyasi iktidar yandaşlarını semirttikçe semirtiyor. Son 10 yılda Cengiz İnşaat için 30 kez, Kolin İnşaat için 36 kez, Kalyon ve Limak İnşaat için 19’ar kez vergi istisnası uygulamış bir siyasi iktidar var karşımızda. ÇED raporlarını hiçe sayan, doğanın talan edilmesi için özel yasalar çıkaran bir iktidar bu.
Cengiz İnşaat’a verilen iki taş ocağının yapılacağı alan için Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle acele kamulaştırma kararı alınması mı dersiniz, adrese teslim ihale mi dersiniz, Ulaştırma Bakanlığının Çevre ve Şehircilik Bakanlığını aldatması mı dersiniz, İyidere Liman ihalesinin bakanlığın belirlediği proje bedelinin iki katından fazlasına verilmesi mi dersiniz, ne ararsanız var! Bu nasıl bir açgözlülük, bu nasıl bir hırs ki köylülerin yaşam alanları ve doğanın yok edilmesi zerrece umursanmıyor; yasalar paspasa çevriliyor, hile ve hurdanın sonu gelmiyor?
Biz bu rezaletleri anlamaya çalışırken, şimdi de çok değil iki sene öncesine kadar saygın iş adamı ilan edilen bir mafya bozuntusunun ifşa ettiği kirli ilişkiler, uyuşturucu ticareti, vurgun, tehdit, şantaj çıktı karşımıza. Ne yana dönsek çürüme, yozlaşma, sapır sapır dökülen bir siyasi düzen… Bakalım tuz daha ne kadar kokacak! Ama bırakalım hesap vermeyi en ufak bir utanma belirtisi yok hiçbir iktidar sözcüsünde. Çünkü yoksul emekçi halkın, işçilerin örgütsüz olmasına güveniyorlar. İşçi ve emekçileri yapay temellerde kutuplaştırıp, düşmanlaştırıp felçleştirdiklerine güveniyorlar. Toplumun bir kısmının “yiyorlar ama en azından çalışıyorlar” düşüncesini hâlâ sürdürdüğüne inanıyorlar.
Bu bezirgânların yedikleri bizim emeğimizdir, yağmaladıkları bizim yaşam alanlarımızdır, çaldıkları bizim çocuklarımızın geleceğidir. Bu değirmenin suyu bizim alın terimizdir. Biz geçinebilmek için tükenircesine çalışırken, yarattığımız zenginlikler işte böyle paylaşılıyor yağma ve talancılar arasında. Bizim yarattığımız zenginlikler bizden başka herkese yetiyor, herkese şatafat getiriyor. Bu yağma ve talana sessiz kalacak mıyız? Asıl soru işte budur!
Bir İşçinin Mirası
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...