Buradasınız
Bu Gurur Bizim, Bu Gurur İşçi Sınıfının!
Pendik’ten bir büro işçisi
Burjuvazi elindeki teknolojik imkânlarla, dizileriyle, reklâmlarıyla ve daha pek çok aracıyla fikirlerini kabul ettirmeye çalışıyor. Bazen bunu çok sinsice yaparken bazen de hiçbir örtüye ihtiyaç duymuyor. Son günlerde ekranlardan eksik olmayan Türk Hava Yolları’nın reklâmı ise “yüzü kasap süngeri ile silinmiş” dedirten cinsten. Reklâmda, “dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu olduk. Bu gurur hepimizin, bu gurur Türkiye’nin” diyor Türk Hava Yolları. Farklı ülkelerden, farklı enstrümanlarla İstiklal Marşının söylenmesi ve güler yüzlü bir hostes de ayrıca dikkat çekiyor.
Bu reklâmı izlerken, havacılık işkolunda grevin yasaklanmasına karşı çıkan ve çalışma şartlarının düzeltilmesi için mücadele ettiklerinden dolayı işten atılan ve 144 gündür direnişte olan 305 direnişçi işçi geldi aklıma. Ve tabii grev yasağının işçilerin mücadelesi ile yasadan kaldırılması…
THY bu reklâmı yaparken işten attığı 305 işçiyi hiş düşünmüş müdür sizce? Bu gururun içinde THY işçileri de var mı acaba?
THY dünyada en fazla ülkeye uçan havayolu şirketi olmanın gururunu yaşarken, işçilere ise uzun çalışma saatleri, yorgunluk ve stres düşüyor. Reklâmda tüm çalışanların, hosteslerin şahsında mutlu ve güven içinde çalıştıkları imajı yaratılmak isteniyor. “Güler yüzlü” THY çalışanlarının çalışma koşullarına direnişte olan bir hostesin UİD-DER’in web sitesine anlattıklarından bakalım: “Üzerimizde sürekli bir baskı var. Biz gece 2’de insanlar uyurken, hazırlanıp uçuşa gidiyoruz. Uçuşa giderken de bir kontrol mekanizması var: Uçuşa uygun muyuz, değil miyiz diye denetliyorlar. Saçımızdan tutun da tırnak ojelerimize kadar her şeyimize bakıyorlar. Onlara göre uygunsak uçuşa gidiyoruz. Bazen de beş soruluk sınavlara tâbi tutuluyoruz. Bu küçük testlerle teknik bilgimizi ölçüyorlar. Bunların işlevselliği tartışılır ama bizleri strese soktuğu bir gerçek. Çok sıkıntılı saatlerde çalışıyoruz. Sabah 5’te eve gidiyoruz. Günümüz uyuyarak geçiyor. Bazen de akşam vakti uçuşa gidiyoruz. Eve gelişimiz öğlen 12.00. Zaten bu saatlerde uçuşlar en az üç saattir. O saatte eve geldiğimiz gibi uyuyoruz. Sonrasında daha dinlenemeden sabah 6’da yeni bir uçuşa gönderiyorlar. Bu şekilde de uykumuzu almadan, dinlenmeden uçuşa gidiyoruz. Var olan bütün enerjimizi, gücümüzü kullanmaya çalışıyorlar. 15-16 saat mesai yaptırıyorlar. Bazen 18 saat mesai yapıyoruz. Uçuculukta ne olacağı belli olmaz. Ne zaman eve gideceğimiz belli olmuyor. Mesela 5’te evde olacağını sanıyorsun çünkü sana verilen program öyle ama gece 12’de evde oluyorsun ya da 2 gün sonra.”
Ortada övünülecek bir şey varsa, kalantor bürokratlara değil THY işçilerine ait olduğu açıktır. Çünkü uzun saatler ve yorucu biçimde çalışanlar işçilerdir. Uçağı inşa eden biz, uçuran biz, servisini yapan, bileti kesen, temizliğini ve bakımını yapan yine bizleriz. Ama biz işçilerin payına düşen ortada. THY dünyada en çok ülkeye uçmanın bedelini işçilere ödetiyor. İşçileri alabildiğine sömürdüğü yetmezmiş gibi, bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Bir taraftan reklamda İstiklal Marşı ile milli duyguların kabarmasına neden olup THY’nin sahiplenilmesini sağlıyor, diğer taraftan Türkiye’nin gururu THY iyi işler başarıyor mesajını vermiş oluyor.
Acaba THY’ye rica etsek sıcak, soğuk, yağmur demeden haklarını aramak için 144 gündür direnişte olan işçilerin durumunu anlatan bir reklâm filmi çekip “bu gurur THY’nin, bu gurur burjuvazinin” der mi? Evet, elbette ki demez. Sadece resme diğer tarafından bakmak istedim. Her geçen gün büyüyen, sermayesine sermaye katan THY, aynı zamanda en pahalı uçak bileti satan firmalar arasında. İşçilerin sayesinde kazanılan paralardan hem televizyon kanalı para kazanıyor, hem milli gurur okşanıyor, hem de reklâmını yapan firma imaj tazeleyerek kârını artırmanın yolunu döşüyor.
Bu reklâma tepki verenler de oldu elbette. Yalnız bu tepki, bırakalım işçi sınıfının penceresinden bakmayı, insani duyarlılıktan bile uzaktır. Ankara’da ikamet eden emekli bir adam reklâmdan rahatsız olup Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyette bulunmuş; “THY reklâmı, ulusal marşımızın değerini ayaklar altına alacak nitelikte, hatta çengi havasına benzetilerek çalınmaktadır. Bunun bir örneğini herhangi bir ülkede görmek mümkün değildir” diyerek THY yöneticileri hakkında soruşturma açılmasını talep etmiştir.
Burjuvazi yıllarca kendisine kırmızı çizgiler yarattı ve bunu topluma da kanıksattı. “Türk bayrağı kıyafet olarak giyilemez, ulusal marş ritimli çalınarak Türklerin gururuna, kişiliğine, bütünlüğüne saygısızlık edilmiş sayılır, kabul edilemez”, bu konular tartışılamaz, esnetilemez. Kazanılmış haklarımızı, ekmeğimizi elimizden alanlar saygısızlığın en büyüğünü işçi sınıfına yapmıyor mu? THY yöneticilerine dava açılacaksa bu yüzden açılmalıdır. Sadece THY yöneticilerine değil, işçiler aleyhine yasa çıkartıp uygulatan tüm patronlara dava açılmalıdır.
Patronlar sınıfı, işçi sınıfını kandırmak için canla başla çalışıyor. Patronlar karşılarında işçi sınıfı olduğunda rekabet gözetmeksizin birlik olup ortak çıkarlarına göre davranabiliyorlar. Bizler de bu konuda uyanık olmalıyız. Türkiyeli patronların gururu kazandıkları parayla artarken, biz işçilerin gururu ise örgütlenip patronların saldırılarına karşı mücadele ettikçe artar ancak.
Bizler dünyadaki her şeyi üreten işçileriz. Biz çalışmazsak dünya durur. Patronlar o zaman bir hiç olurlar. Geleceğimiz, örgütlü bir güç olmamıza bağlı. Geleceğin dünyasının reklâmını da biz yapalım. İşçiler tüm dünyada tek bir yürek olup milliyetçiliği yok edecekler. Enternasyonalle kurtulur insanlık diyecekler. İşte o vakit ne kan, ne gözyaşı, ne de acılar kalacak yeryüzünde. İnsanlık yeryüzünde o zaman yaşıyorum diyebilecek. İşçilerin iktidarında, bu dünya bizim, bu gurur işçi sınıfının diyeceğiz. Tarihin şanlı sayfalarına böyle geçecek gurur tablomuz.
Umut ve Yalana Dair
Bir İşçi Bayramda Neden Çalışmak İster?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.
- Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma ve Toplum Dergisi değerlendirme toplantılarının yedincisini “Toplu İş Sözleşmesi Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla 21 Aralıkta gerçekleştirdi. İstanbul Barosu konferans salonunda düzenlenen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Selçuk İzmir’in güney tarafında son ilçesidir. Daha Selçuk merkeze vardığımızda, gördüğümüz tarihi kalıntılardan pek çok medeniyete beşiklik ve ev sahipliği ettiğini anlarız. Selçuk merkezden sol tarafa gittiğimizde masmavi...
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...