Buradasınız
Doğayı Talan Edenler Ormanlar Yanarken Umursar mı?
Sancaktepe’den bir işçi

Günlerdir Türkiye’nin birçok noktasında çıkan, söndürülemeyen yangınlarla hepimizin içi yandı, yanıyor. Oralarda yaşayan insanların “Yardım Edin!” feryatları kulaklarımızdan silinmiyor. Yangınlar köylülerin evlerini, hayvanlarını, tarlalarını yaktı geçti; ormanlar küle döndü ciğerlerimiz yandı; ormanlarda yaşayan yüz binlerce hayvan yanarak can verdi; toprak kavruldu küle döndü. Denizin kenarında, suya bu kadar yakın bölgelerde onca hektarlık alana zamanında, yeterli müdahale edilmemesi insanı çileden çıkarıyor.
İnsanlar “uçak lazım, havadan müdahale gerekiyor biz yetemiyoruz” diye feryat ederken, taşıma sularla yangını söndürmeye çalışırken iktidar “her türlü müdahaleyi yapıyoruz” diyor. İnsanlar “mevcut uçaklar neden bakıma girmedi, neden kullanmıyoruz elimizdeki uçakları?” diye sorarken, iktidar “o uçaklar yeterli kapasitede değil” diyor. Sonra İspanya’dan yardıma gelen uçakların bizdeki uçaklar ile hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz ki bu uçaklarla 2016 yılında yine aynı iktidarın “Balkanlarda, Afrika’da… yangın çıksa müdahale edecek yeterlilikte uçağımız var” açıklaması yaptığını görüyoruz. Yangında varını yoğunu kaybeden Manavgatlı köylülere Cumhurbaşkanı “herkesin derdini çözeceğiz, evini yapacağız” diyor. Nasıl mı? Hiçbir şeyi kalmayan köylüler kredi çekecekler, “500, 500 kira öder gibi” ödeyip borçlarını bitirecekler. Yahu yangın, afet, olağanüstü duruma devlet zamanında müdahale etmediği için her şeyini kaybetti köylüler! Neyle, nasıl ve neden borçlandırıyorlar! Cumhurbaşkanı böyle söyler de avenesi boş durur mu? Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren yanan köylere TOKİ gireceğini, herkesin evini yapacağını söylüyor. Hem de planı, her şeyi hazırmış! Belediye başkanı utanmadan diyor ki “evleri yanmayan eski ev sahipleri sizin evlerinizi görünce ‘keşke benim de evim yansaydı’ diyecekler.” İnsanların hayatları sönmüş, ne yatacak yerleri var ne giyecek kıyafetleri ne de yiyecek aşları, ama iktidar hâlâ rant peşinde! Yangından sadece birkaç gün önce yanan ormanların yapılaşma yetkisinin Turizm Bakanlığına geçirilmesi ve hangi alanların kapsama gireceğinin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi kararı alındı. Bu karar ile Turizmciler Cumhurbaşkanından onay alarak bu alanlara istedikleri tesisi kurabilecekler.
Marmaris’te hâlâ yangın devam ederken, uzun araç konvoylarıyla gelen Cumhurbaşkanının otobüsün üzerinden canlarının, yaşamlarının derdindeki insanlara çay fırlatması acı çeken halktan ne kadar kopuk olduğunu çok bariz gösteriyor. “Global Help” mesajları ile yangın için yardım isteyenlere ise yine iktidar “bizi dışarıya acizmişiz gibi gösteriyorlar, kirli oyun oynuyorlar, siyaset yapıyorlar” argümanı ile saldırıyor. Soruyoruz; madem güçlüyüz, madem aciz değiliz o zaman bir hafta boyunca bu yangınlar neden söndürülemedi? Madem güçlüyüz o zaman neden yine IBAN numarası paylaşarak yardım isteniyor? Devletin halkından para istemesi dışarıdan uçak istemesinden daha aciz göstermez mi devleti? Ciğerlerimiz yanarken derdimiz poz kesmek, güçlü görünmek olamaz, olmamalı. Ama tabi derdi gerçekten bu yangınları söndürmek olan, doğa katliamını gerçekten kendine dert eden duyarlı olur, eyleme geçer. Bizim iktidar ise yangınlara yayın yasağı getirilmesi, hâlâ söndürülemediğinin, yaşanan acizliklerin yayınlanmasının engellenmesi konusunda eyleme geçiyor.
İktidarın ne kadar “doğasever” olduğunu biz yıllardır görüyoruz. Bugün ülkenin dört bir yanında doğa sermayeye peşkeş çekiliyor. Resmen hallaç pamuğuna çevirdikleri dağların, ormanların altını üstüne getiriyorlar. Örneğin Kaz dağları maden şirketleri tarafından talan edildi, iktidar talan edene teşvik verdi, karşı çıkanı gözaltına aldı, TOMA ile saldırdı. İkizdere, İkizköy’de köylüler, doğaseverler hâlâ direniyor. Yine karşılarında devletin kolluk kuvvetlerini görüyorlar. Doğayı rant, kâr hırsı ile pervasızca talan eden, adeta “ciğerlerimizi söken” zihniyetin “ciğerlerimiz yanıyor” demesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Yaşadığımız topraklara, doğaya sonuçları çok ciddi zararlar verenlere ancak birleşerek DUR diyebiliriz.
Birliğin ve Dayanışmanın Güzelliği
- Yine Yangın, Yine Katliam!
- “Süper Talan Yasası”na Karşı Mücadele Sürüyor
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Tokat’ta Altın Madenine Karşı Direniş
- Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
- Doğanın Talanına Hayır!
- Diyarbakır ve Mardin’de Yangınlar: Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...