Buradasınız
Dünyayı Dolaşma, Demli Bir Çay, Sosyalleşme ve Geleceksizlik!
İstanbul’dan üniversite öğrencisi

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın konuşmasında gençlere verdiği tavsiyeler oldukça dikkatimizi çekti. Dikkatimizi çekmesinin yanında bir tepkimiz de oluştu elbette. Çünkü geçim ve gelecek kaygısı içindeki gençlerle dalga geçiliyor ve hayatımızın gerçeklerinden tamamen kopuk bir üslupla konuşuluyordu. Ben de UİD-DER’li bir genç olarak bu tavsiyeleri kendi gerçekliklerimiz doğrultusunda değerlendirmek istedim. Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlere şöyle tavsiyeler verdi: “Demli bir çay veya güzel aromalı bir kahve eşliğinde yapılan karşılıklı sosyalleşmeyi asla ihmal etmeyin. Yakın çevrenizden başlayarak ülkemizi, imkânınız olursa dünyayı gezip görmek, farklı kültürleri tanımak için şartlarınızı zorlayın.” Biz gençliğin çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının gençlerinin tüm bunları yapabilecek şansı var mı? Bir düşünelim…
Bizler işçi ailelerinin çocuklarıyız, yani emekçi gençleriz. Yaşamımız bu sistemin koşullarında debelenmekle geçiyor. Üniversiteye gidiyoruz ama ne geçinebiliyoruz ne de barınabiliyoruz. Bir de büyük şehirlerde yaşıyorsak vay halimize! Bunların yanında KYK tefecilerine olan borçlarımızı da unutmamak gerek. Sanatla, bilimle uğraşmak istiyoruz fakat daha barınamazken bunları yapmak imkânsız hale geliyor. Çalışalım, ekmeğimizi kazanalım diyoruz; iş bulamıyoruz. Bulursak da kendimizi şanslı sayıp asgari ücret veya daha altında ücretlerle çalışmaya başlıyoruz. Genç ve tecrübesiz görüldüğümüz için sefalet ücretleriyle köle gibi çalıştırılıyoruz. Yeri geliyor genç yaşımızda iş kazalarına kurban gidiyor ya da intiharlara sürükleniyoruz. Düşünmemiz, sorgulamamız, konuşmamız engellenmek isteniyor. Geçim derdinin yanı sıra baskılarla boğuşuyoruz. İşte emekçi gençliğin gerçeği budur.
Erdoğan ise dünyayı dolaşmaktan bahsediyor. Bizler artık çaylarımızı evlerimizde içmeyi tercih eder olduk. Kahve içmeyi saymıyorum bile! Bizler de ılık yaz akşamlarında dostlarımızla dışarıda sosyalleşelim, kahvemizi yudumlayalım istiyoruz. Fakat güzel aromalı bir kahvenin fiyatı 30 liradan aşağı olmadığı için bu pek mümkün olmuyor hâliyle. Bir de ülkemizi ve dünyayı gezebilmek için şartlarımızı zorlamamız tavsiye edilmiş. İstanbul’dan bir Ege kıyısına gitmek istediğimizi düşünelim. Otobüs ile yapacağımız bu yolculuğun maliyeti en az 800 lira. Eğer uçakla yolculuk yapmak istersek bu fiyat 1800 liraya çıkıyor. Yurtdışına gidebilmek için ise pasaport, vize, uçak bileti, barınma ve kişisel ihtiyaçların toplam maliyeti en az 15 bin lirayı buluyor. Kısaca bizim şartlarımızı zorlamamızın sonucu kocaman bir sıfırdır! Bu tavsiyelerin öncesinde gençlerin sosyal medya kullanımı gündeme gelmişti ve bununla ilgili çeşitli düzenlemeler getireceklerini söylemişlerdi. Gençlerin tepkilerini dile getirdikleri, dünyadan haber aldıkları çeşitli platformlar var ve doğal olarak bu da egemenleri rahatsız ediyor. Kafamızı kuma gömmemizi, susmamızı istiyorlar. Arkasından da boş tavsiyeler sıralıyorlar. Bu düpedüz gençlerin aklıyla dalga geçmektir.
Bizler artık daha net görüyoruz ki yaşadığımız sorunlar egemenlerin umurunda bile değil. “Gençlerimiz bu ülkenin geleceğidir” tarzı içi boş söylemlerle meydanlara çıkıp bizleri geleceksiz bırakıyorlar. Fakat tüm bunlara rağmen bizler umutsuz değiliz. Örgütlü gençler olarak umut etmeyi, kendi geleceğimizi kendi sınıfımızın saflarında kurmayı UİD-DER’de öğrendik ve öğrenmeye de devam ediyoruz. Bizler işçi sınıfının gençleriyiz ve sorunlarımızı ancak mücadele ederek çözebiliriz. Önümüz 1 Mayıs ve bu yüzden bizler daha heyecanlı daha umutluyuz. Her zaman olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da sesimize ses katacağız. En ön saflarda işçi ablalarımızın, abilerimizin yanında mücadelede yerimizi alacağız. Birlik ve dayanışma içinde 1 Mayıs’a!
- 1968’den Bugüne: “Üstesinden Geleceğiz!”
- Dünyayı Dolaşma, Demli Bir Çay, Sosyalleşme ve Geleceksizlik!
- Gençler Neden Siyaset Yapmalı?
- Benim Bu Düzeni Değiştireceğimize Dair İnancım Var!
- Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Özgürlük İçin, Sömürüsüz Bir Dünya İçin!
- Mutluluk ve İnsanlığın Büyük Davası
- UİD-DER’li Gençler Olarak Birliğimizi ve Umudumuzu Büyütüyoruz
- Genç Bir Kardeşime Mektup
- Boynumuzdaki Esaret Halkası Ağırlaşıyor
- Her Sorunun Çözümü Örgütlenmekten Geçer!
- Kapitalizmde Mutlu Kuşaklar Yoktur!
- Gençlik Nefes Alamıyor!
- Yaşamı İnsanca ve Doyasıya Yaşamak…
- Enes’in Katili Kim?
- Başka Yol Yok!
- Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
- Genç İşsizliği “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi” ile Çözülebilir mi?
- Ne Kadar Çoğalırsak Karanlık O Kadar Azalır
- Gençlik, Kariyer ve Geleceği Yakalamak!
Son Eklenenler
- EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Federasyonu’nun çağrısıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen on binlerce EYT’li; “Varız, Biriz, Buradayız” şiarıyla İstanbul Maltepe meydanında bir miting gerçekleştirdi. Mitinge çok sayıda siyasi parti...
- İnsan dünyayı ve yaşamı, kendi yaşadığı dönemle sınırlı düşünmeye meyillidir. Çoğu zaman içine doğduğu dünyayı, toplumu sabit, değişmez, kalıcı zanneder, adeta dondurur. Mesela bugün dünya üzerinde 7 kıta olduğu kabul ediliyor. Hâlbuki dünyadaki tüm...
- Merhaba dostlar, ben demire, çeliğe şekil verilen metal fabrikasında çalışan bir işçiyim. Kulaklarımda çınlar hâlâ o söz: “Sınıfını bil!” Ne olursan ol, ister öğretmen, ister doktor, ister mühendis ol, sınıfını, safını bil işçi kardeşim. Babam da...
- İki yılık bir aradan sonra nihayet yeniden 1 Mayıs alanlarında Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği ile yerimizi aldık. Hepimizin içinde ayrı bir heyecan, ayrı bir coşku vardı. Özlemiştik birbirimizi! Gözlerimizde yeniden dostlarımızla, sınıfımızla...
- 1 Mayıs günü alanlara hâkim olan ruh ve coşku, insanın yüreğine dokunacak türdeydi. Atılan sloganlar, haykırılan talepler ve söylenen şarkılar hislerimizi dillendirdi ve aynı zamanda öfkemizi. Tabii beni etkileyen şeyler bu kadarla sınırlı değildi....
- Kocaeli/Dilovası’ndaki İMES Sanayi Sitesinde bulunan Asen Metal fabrikasında işçiler, çalışma koşullarını düzeltmek, düşük ücretlere ve baskılara dur demek için Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlendiler. Asen Metal patronu işçilerin haklarını...
- Soma Katliamının 8. yılında, hayatını kaybeden 301 maden işçisi basın açıklamaları ve etkinliklerle, sendikaların, işçi örgütlerinin, emekten yana milletvekillerinin, demokrat aydın ve sanatçıların yayınladıkları mesajlarla anıldı. Anmalarda...
- Çin’in koronavirüs salgınına karşı uyguladığı “sıfır tolerans” politikası gün geçtikçe işçiler üzerinde daha da ağır bir baskıya dönüşüyor. Ülkenin en büyük sanayi şehirlerinden biri olan 25 milyon nüfuslu Şangay’da 1 aydan uzun süredir devam eden...
- 1 Mayıs sabahı içimde bir kıpırtıyla uyandım. Heyecan, sevinç ve mutlulukla birlikte Maltepe sahilinde UİD-DER kortejinin toplanma alanına vardım. Toplanma alanındaki programla birlikte şarkılarımız, türkülerimiz, halaylarımız ve sloganlarımızla...
- 2 yıldır pandemi bahanesiyle alanlar yasaklanmış ve 1 Mayıs’ta alanlarda olamamıştık. Alanlarda olamadığımız 2 yılın özlemiyle, öfkesiyle 1 Mayıs alanındaydım bu yıl. Yine gelincik tarlasına dönmüştü kortejimiz. Günler öncesinde başlayan heyecan...
- 13 Mayıs 2014… Saat 15.10 suları. Soma Kömür İşletmeleri adlı holdinge bağlı madende büyük bir göçük olduğu haberi yayıldı ülkeye. Vardiya değişim zamanıydı. 301 işçi katledilmişti. Yüzlerce ailenin ocağına ateş düşmüştü. Anneler, babalar, eşler,...
- Yetişkin bir insanın çocukluğunda yaşadıklarının izlerini taşıması gibi toplum da kendi geçmişinin izlerini taşır. İnsan geçmişten bugüne içinden çıktığı toplumun değer yargılarını, kültürünü, bakış açısını edinir ve yansıtır. Tıpkı bu topraklara...
- İşçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet, 1962 senesinde yani bu dünyadan göçüp gitmeden bir sene önce “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiirini nakşetmişti, iğneyle kuyu kazar misali. Bütün yaşamı, işi gücü işçi sınıfının kurtuluşu için çalışmaktı. Nâzım...