Buradasınız
Düzen Medyasının Şaşırtmayan “Şaşkınlığı”
Sancaktepe’den bir işçi
Biz insanlar nelere şaşırırız? Alışık olmadığımız, beklemediğimiz bir durumla karşılaştığımızda şaşırırız değil mi? Şaşkınlık da sınıfa göre, zümreye göre değişiyor elbette. Bizim şaşırdıklarımız başka, patronların ve düzen sözcülerinin şaşırdıkları ya da şaşırıyormuş gibi yaptıkları başka…
Çok şahit olmuşuzdur ilginç haber başlıklarına. “Emeklilere Müjde”, “Çalışanlara Müjde”, “Artık Herkes Kıdem Tazminatı Alacak” vs... Ama haber içeriğine baktığımızda hiç de müjdeli bir şeyle ya da başlıkta söylendiği gibi heyecan verici bir haberle karşılaşmayız. Bir haber gördüm geçenlerde bir düzen gazetesinde. Başlık da çok enteresandı: “Esenler’de Şaşırtan Hırsızlık.” Altında da videosu var. Videoyu izlediğimde şaşılacak bir durum göremedim tabi. Tersine bu haberi yapanların sözde şaşkınlığına öfkelendim. Belli ki haberi yapanlar bizim de şaşırmamızı ve “vay be hırsızlığa bak” dememizi istemişler. Videoda bir adam bir marketin dışarıda kurulu manav reyonundan bir poşete olsa olsa bir kilo kadar mandalina, bir başka poşete ise üç demet ıspanak koyuyor. Sonra da parasını ödemeden oradan uzaklaşıyor. Şaşırtan hırsızlık buymuş! Biri bir tencere bile etmeyecek sebze, diğeri ise kış günlerinde C vitamini olacak birkaç meyve. İnsan okurken ve izlerken öfkeleniyor. Basıyor içinden geçen birkaç kelamı. Haberi yapana mı yoksa görüntüleri veren market sahibine mi daha çok öfkelenmeli?
“Nerede kaldı sizin insanlığınız?” diye sormadan edemiyor insan. İşsizliğin kol gezdiği, her şeyin ateş pahası olduğu, ücretsiz izin sopasıyla yaşadığımız şu günlerde, bunun neresi şaşılacak bir durum ey akıl fukaraları? Şimdi bu “hırsızlığa” çok şaşırdığınıza ve bu şaşkınlığınızın haber yapacak kadar büyük olduğuna inanmamızı mı istiyorsunuz? Peki, şunlara niye şaşırıp haber yapmıyorsunuz?
- Son yıllarda ve özellikle pandemi süreciyle birlikte gıdaya, zorunlu geçim araçlarına gelen zamlar, işsizlik rakamlarının tavan yapması…
- Kâğıt üzerinde düşük gösterilen enflasyonun marketteki, pazardaki gerçek yüzü…
- Pandemi gerekçesiyle ücretsiz izne çıkartılan işçiler, ama aynı fabrikada uzun saatler çalışan diğer işçi arkadaşlarımız…
- Bir tarafta pandemi nedeniyle bu yaz tatillerini özel yatlarından çıkmadan yapmak “zorunda kalan” zenginler, diğer tarafta 80 metrekarelik evlere sığmaya çalışan işçi aileleri…
- Pandemi gerekçesiyle işsizlik fonu patronlara peşkeş çekilirken işsiz işçilerin çeşitli gerekçelerle işsizlik fonundan yararlanamaması…
- Kasaları milyonlarla dolu olan patronların sıfırlanan vergi borçlarına karşılık kredi kartının asgari tutarını dahi ödeyemeyen işsiz işçilerin evlerine gelen hacizler, ödenmeyen faturalar nedeniyle kesilen elektrik, su, doğalgaz…
- Pandemi bahanesiyle ücretsiz izne çıkartılan bir işçinin, ailesini günde 39 liraya geçindirmek zorunda olması…
- Pandemi gerekçesiyle hastanelere gidemiyor olmak, tedavilerimizin yarım kalması… Birçok tanıdık ve akrabamız Covid-19 nedeniyle değil, yarım kalan tedavileri nedeniyle hayatlarını kaybetti.
- Çocuklarımızın eğitim hakkının elinden alınması… Körpeciklerin evde hapis hayatı geçirmeleri…
- Yapılan yeni köprüler, hastaneler ve havayolları için kullanmadığımız halde cebimize girmeden alınan paralar, vergiler.
- Devlet kaynaklarının har vurup harman savrulması.
- Ve en önemlisi, işçileri iliklerine kadar sömüren, emeğimizi çalan kapitalistlerin hırsızlığı…
Bu saydıklarım yeterince şaşırtıcı değil mi sizin için? Belki de akşam çocuklarının, eşinin yanına eli boş dönmek istemeyen bir babanın birkaç mandalina ve biraz ıspanak “hırsızlığını” yazmaya değer buldunuz da koca koca hırsızlıkları yazmaya değer bulmadınız mı? Bizleri sömüren, bizim emeğimizle milyarlara sahip olan patronların sıfırlanan vergileri en âlâ hırsızlık değil mi? İşsizlik fonundan patronlara aktarılan milyonlar tüyü bitmemiş yetimin hakkı değil mi? Doğal kaynaklarımız bir avuç sermayedarın çıkarı için talan edilirken çocuklarımızın geleceği çalınmıyor mu? Peki ya yeraltı cehenneminde canını ortaya koyarak çalışmış madencinin ödenmeyen maaş ve kıdem tazminatları? Bu da hırsızlık değil mi? Mağazalarını kapatıp şirketin üzerinde tek kuruş bırakmayarak 1500 işçinin maaş ve tazminatını vermemek hırsızlık değil mi? Yazın ulan, yazacaksanız bunları yazın “şaşırtan hırsızlık” diye!
Sizin “şaşkınlığınız”, pervasızlığınız, ikiyüzlülüğünüz şaşırtmıyor bizi. Tarafınız belli, kimlerin sözcüsü olduğunuz belli. Ama sizin de gerçekten şaşırdığınız günler gelecek, hiç kuşkunuz olmasın! Gün gelecek, devran dönecek ve büyük puntolarla, şaşkınlıkla “AYAKLAR BAŞ OLDU” yazacaksınız gazetelerinize. Beş altı mandalinaya ve bir yemeklik ıspanağa muhtaç edilen işçiler bu zulmün hesabını soracak elbet.
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
Son Eklenenler
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...