Buradasınız
Teknolojik İlerlemelerin Fabrikalardaki Yansımaları
Gebze’den bir işçi
“Bir adım öne geçme zamanı! 60 yıllık tecrübemizi çalışma hayatımızın yarınları için seferber ediyoruz. Ülkemizi geleceğin merkezi yapmak için teknoloji hareketini başlatıyoruz.” Metal Sanayicileri Sendikası MESS ilk ürününü paylaşmaktan gurur duyduğunu söyleyerek MESS-Safe uygulamasının tanıtımını bu sözlerle yaptı. Bu dönemin yeni dünyada bir adım öne geçme zamanı olduğunu ifade eden MESS sözcüleri, hayata geçirdikleri uygulamayla bunu sağlayacaklarını coşkuyla anlatıyorlar.
MESS-Safe uygulamasının patronlar için birkaç işlevi mevcut ve MESS üyesi olan bazı işyerlerinde kullanılmaya başlandı bile. Bunlardan biri kameralara entegre şekilde, çalışma alanı içerisinde maske denetimi yapan bir uygulama. İşçilerin üretim alanında özellikle bina girişleri, yemekhane gibi toplu bulunulan yerlerde maskelerinin takılı olup olmadığını ya da “düzgün” takılıp takılmadığını denetleyen gerçek zamanlı bir uygulama. Hem kendimizi hem de arkadaşlarımızı korumak için hayati öneme sahip olduğu iddia edilen uygulamanın ne kadar yerinde olduğu ısrarla ön plana çıkartılıyor. Onlara göre bu maskeyi düzgün takmayan, ya da bunaldığı için kısa bir süre de olsa çıkaran işçi hayati risk almış olacak. Bu durumda patron işçiyi “iş güvenliğini tehlikeye düşürmesi nedeniyle” işten atabilecek. Böylece işten atılma korkusu sürekli diri tutulabilecek. Ama hepsi bu kadar değil. İşçiyi denetleyen bir gözün sürekli varlığı işçinin zihnine kazınacak. İşçi dinlenmek, nefes almak için bir an olsun duramayacak. Her an izlenme kaygısı ve endişesi bir psikolojik baskı yaratacak, her an her saniye çalışacak. Bu durum hem aşırı baskıya hem iş kazalarına hem de beraberinde çeşitli rahatsızlıklara neden olacak. Birileri işçileri sürekli gözetleyecek.
Bir diğer uygulama ise işçilerin “elektronik pranga” olarak tanımladığı fiziki mesafeyi ölçen cihaz. Metal patronları, “sosyal mesafenin hayati derecede önemli olduğunu biliyoruz” başlığıyla tanıttıkları bu uygulamayla işçilerin sağlığını düşündüklerini iddia ediyorlar. İşçiler, üretime odaklanmayıp da bir an için fiziki mesafeyi ihlal ettiklerinde onları bu uygulama sayesinde uyaracağız diyorlar. Boyna takılabilen bu cihaz iki işçi arasındaki mesafe 1,5 metrenin (yönetimin inisiyatifine bağlı olarak mesafe değiştirilebilir) altına düştüğünde cihaz ses, ışık ve titreşim olarak uyarı veriyor. Belli bir sürenin sonunda mesafeyi ne kadar ihlal ettiğiniz, daha çok nerelerde bulunduğunuz ya da kimlerle görüştüğünüzün haritası çıkartılabiliyor. Günün sonunda yapılan ürün adedi gibi mesafeye ne kadar uyduğunuzun skoru çıkarılıyor. İşveren sonucu dilediği gibi yorumlayabilir; işçinin “iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğü” iddia edilebilir ve patron tarafından bunun gereği yerine getirilebilir. Buradaki asıl amacın işçileri birbirinden yalıtmak, işçilerin birbiriyle bağını kesmek olduğu aşikârdır.
Bu tür uygulamalar aslında MESS’in icat ettiği yeni tür uygulamalar değil. Daha önce buna benzer bir uygulamayı Amazon hayata geçirmişti. Tuvalet molalarını kısması ve paketleme konusunda işçilere ağır kotalar getirdiği bilinen şirket bu baskıları daha da ileriye taşımıştı. İşçilerin el hareketlerini izleyen “elektronik bileklik” ya da “kelepçe” kullanmaya başlamıştı. Böylelikle çalışanların el hareketleriyle stoklardaki ürün arasındaki ilişkinin izlenebilmesi kolaylaşmış olacaktı. TOT yani “time off task” yani “boşa harcanan zaman” uygulaması işçilerin performansının ölçülegeldiği bir uygulamaydı. Bu uygulamayla işçinin ürün paketlemediği süre toplanıyor; belli bir süre aşıldığında işçi işten atılabiliyor. Patronlar işçileri daha fazla nasıl çalıştırabilirim üzerine düşünüyor ve bunun formüllerini birbirlerinden öğreniyorlar. Üretimin hiçbir şekilde kesintiye uğramaması için çeşitli önerilerde bulunuluyor ve uygulamalar hızla hayata geçiriliyor. MÜSİAD’ın önerdiği çalışma kampları da buna dâhildir. Son dönemde yasaklarla birlikte tamamen izole üretim üsleri oluşturuluyor. İşçiye iş ve ev dışında başka bir hayat alanı bırakılmamak isteniyor, sendikaların, derneklerin çalışmaları bu nedenle engellenmek isteniyor. İşçi sadece çalışsın, bütün yaşamı bundan ibaret olsun isteniyor.
Yapay zeka, Endüstri 4.0, Toplum 5.0 olarak parlatılan teknolojik ilerlemeler bu düzende özellikle örgütsüz, sendikasız ve bu anlamıyla güçsüz olan emekçiler için koşulların iyileşmesi ya da ilerleme anlamına gelmiyor. “Süper akıllı toplum” olarak da ifade edilen Toplum 5.0 çeşitli “çözüm önerileri” getiriyor. Ekonomik kalkınmayı dengeleme ve sosyal sorunları çözme şiarıyla ön plana çıkarılan, daha önce “karanlık fabrikalar” olarak tanımlanan insansız üretim yapan fabrikaların insanlık ve dünyamız adına çok sevindirici olduğu iddia ediliyor. Yaşanan örnekler bizlere gösteriyor ki bu ilerlemeler bugün insanlık için değil ama sermayedarlar için kârlarına kâr katmak açısından mutluluk vericidir. Teknolojik ilerlemeler bugün toplumun genel çıkarlarına değil sermayeye hizmet ettiğinden her ilerleme, üretenlerin çalışma koşullarını daha da kötü hale getirebiliyor. İş saatlerinin kısaltılması şöyle dursun çalışma saatleri uzayıp reel ücretler düşebiliyor. Bu tür uygulamalarla da işçilerin her anı kontrol edilmeye çalışılıyor, işçileri adeta robota dönüştürmeye gayret ediyorlar.
Teknolojilik ilerlemeler insanlığa başka türlü bir dünya olabileceğini gösteriyor. Daha az işçiyle uzun saatler çalışmak yerine herkesin çok kısa periyotlarla çalıştığı, üretim araçlarının gelişimiyle bu periyotların daha da kısaldığı bir üretim biçimi olanaklı. İddia edildiği gibi gerçekten emekçilerin sağlığı düşünülüyorsa MESS-Safe türü uygulamalar yerine yapılabilecek çok daha temel şeyler vardır. Virüs karşısında korunabilmek için vücut direncinin yüksek olması gerekir. Bu bilinen bir gerçektir. Bunun için de çalışma saatlerinin düşürülmesi ve işçilerin düzgün beslenebilmesi adına ücretlerin yükseltilmesi gerekir. “Virüs saldırısı altındayız” diyenler elbette buna karşı en etkili silaha sahip olmak gerektiği fikrine katılacaklardır. Köle gibi çalışıyorsak, elimizde avucumuzda hiçbir şey yoksa ya da birilerinin iddia ettiği gibi kuru ekmekle karnımızı doyurarak virüsün karşısında duramayız. Sermayenin saldırısına karşı yanıt da benzer şekilde olabilir. Nasıl ki virüs sıklıkla ifade edildiği gibi toplumsal bir sorunsa ve buna karşı da toplumsal olarak durulabilirse, aynı şekilde sermayenin saldırılarına karşı da örgütlü olarak durabilir ve bu saldırıları boşa çıkartabiliriz.
Biz de Sağlıklı Bir Yaşam İstiyoruz
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İstanbul’da Maltepe Belediyesi ile İzmir’de Buca Belediyesi işçileri, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmelerde çalışan işçiler, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktılar. Çeşitli illerden gelerek...
- “Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” Erdoğan’ın 2015’te söylediği bu sözlerin amacı işçi...
- İspanya’da 29 Ekimde yaşanan sel felaketi Valencia bölgesinde 250 insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Onlarca insan hâlâ kayıp. Şehir, evler harap olmuş durumda. Felaket boyunca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan, sevdiklerini,...
- Kanada’nın batı eyaleti Britanya Kolumbiyası limanlarında işçiler, 4 Kasım itibariyle 72 saatlik grev kararı aldılar. Geçtiğimiz yıldan bu yana Kanada’nın çeşitli limanlarında gerçekleştirilen kısmi grevlerin ardından gelen yeni grev kararı, devam...
- Son zamanlarda siyasi iktidar vergi düzenlemeleri konusunda sınır tanımayan bir performans sergiliyor. O kadar ki hiç harcamadığımız ya da hiç almadığımız şeylerden bile vergi almak için kolları sıvadı. 100 bin liranın üzerinde kredi kartı limitine...
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...