Buradasınız
Eğitiliyor muyuz, Uyutuluyor muyuz?
Kocaeli’nden bir işçi
Sınıflı toplumların ortaya çıkışı ile birlikte eğitimden yararlanma hakkı küçük bir zümrenin eline geçmiş, yoksul ve ezilen sınıflar yüzyıllar boyu insanlığın entelektüel birikimine ve temel anlamda eğitime bile ulaşamamıştır. Soyluların, prenslerin, şehzadelerin eğitimi ise uzak diyarlardan hocalarla, en önemli âlimlerle, özel olarak ve zengin kaynaklarla sürdürülmüştür. Peki, günümüzde kapitalist düzen altında çırpınan dünyamızda nasıl bir eğitim sistemi var? Teknolojinin, bilimin, insan zihninin sınırlarının zorlandığı bir dünyada eğitim ve öğretim denilerek neler zerk ediliyor beyinlerimize?
Gerçek bir eğitim kuşku götürmez ki insanı özgürleştirir, sorgulatır, meraka ve araştırmaya sevk eder. Fakat kapitalist düzen tüm toplumu temel iki sınıfa bölmüş ve patronlar sınıfının, bir avuç asalağın, milyonların emeğini sömürerek zevkusefa içinde yaşamasını sağlamıştır. İçinde yaşadığımız sistem de eğitimi egemen sınıf olan patronlar sınıfının hizmetine koşmuştur. Eğitimin içeriği kapitalist sistemi meşrulaştırarak genç beyinlere enjekte edilecek şekilde tasarlanmıştır. Ders saatlerinden, sınıf düzenine, teneffüs zillerinden, sınıf içi disiplin kurallarına kadar her şey kapitalist sistemin mantığıyla düzenlenmiştir. Öğrencilerin özgürce yaratıcılığının önü açılmamış, düzenin baskı ve yasaklarının bir devamı olarak, aynı fabrika mantığıyla hareket edilerek eğitim sistemi oluşturulmuştur. Mezun olan işçi sınıfının öğrencileri sistemin çarklarına geçmiş olurlar ve sonra ya işsizler ordusuna katılır ya da ücretli köleler kervanına katılır. İşte günümüzde eğitim sistemi bu şekilde işler. Bugün eğitimde fırsat eşitliği, nitelik ve özgür düşünceye dair hiçbir şey kalmamıştır. Bir avuç zenginin kişisel serveti dünya nüfusunun %99’una denk gelmektedir. Bir yanda bire bir ders veren özel okullar, diğer tarafta 30-40 kişilik sınıflarda ders veren devlet okulları. Bir yanda yediği önünde yemediği ardında olan çocuklar, diğer yanda yarı aç okula gitmeye çalışan çocuklar. Hal böyle iken bu düzen altında hiçbir şey toplumsal sınıflardan bağımsız değil, onların üstünde bir pencereden değerlendirilemez.
Milyonlarca işçi ailesi borçla harçla çocuklarını okuturlar. Özellikle bir üniversiteye gitmesini isterler. Üniversiteyi öğrenim kredileriyle, bin bir çileyle bitiren gençler hayata atıldıklarında fena halde duvara toslarlar. Çünkü deneyimsiz genç işçiler yok pahasına çalışmayla, düşük ücretlerle veya işsizlik ile karşı karşıya kalırlar. Düşük ücretleri kabul etmek zorunda kalan yüz binlerce üniversite mezunu eğitim gördüğü bölümden farklı bir işte çalışıyor. Ülkemizde de üniversite mezunu işsizlik oranları gerçekleri gözler önüne seriyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) işsizlik oranının yüzde 20’lerde olduğunu söylüyor. Buna göre, üniversite mezunu işsizlik oranının toplam işsizlik içinde yüzde 13,9 olduğu öngörülürken, 982 bin genç ellerinde diplomaları ile iş arıyor. Binlerce atanamayan öğretmen başka işlerde çalışıyor. Sınavları kazanamayanlar ise ailelerine ve çevrelerine karşı mahcup duruma düşüyor. Psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor ve hatta intihara kadar gidiyorlar.
Kapitalist eğitim sistemi her yönüyle tutarsız ve ikiyüzlüdür. Meslek liselerine giden gençler belirli bir dönem staj yapmak zorunda bırakılıyor. Bu stajlar aileler ve öğretmenler tarafından ağaç yaşken eğilir diyerek bir disiplin aracı olarak gösteriliyor. Oysa çırak ve stajyer işçiler daha çocuk denilecek yaşta en ağır işler dâhil her türlü işte uzun saatler çalıştırılıyorlar. Çay getirmek, temizlik yapmak gibi işlerde kullanılıp, notlar ile tehdit edilerek her türlü aşağılanmaya maruz bırakılıyorlar. Üstüne üstlük kısa dönemli stajlarda ücretsiz, uzun dönemli stajlarda ise asgari ücretin altında bir ücret ile patronlara bedava işçi olarak peşkeş çekiliyorlar.
İşte kapitalizm altında biz işçilere reva görülen eğitim böyle bir şeydir. Sürekli bireyciliği, bencilliği pompalayan ideolojik bir araçtır. Patronlar için her şeyin kâra dönüşmesi lazım. Kapitalist eğitim sistemi de patronlara hizmet ettiğine göre, okullar ve üniversiteler birer ticarethaneye dönüşmüştür. Daha genç yaşta sorgulayan, dinamik, yaratıcı değişim arzusu olan gençleri birer robota dönüştürmektedir. Sermayenin kontrolündeki bu eğitim sisteminin hedefi düşünmeyen, sistemle uyumlu nesiller yetiştirmektir. Gelin hep beraber eğitimde gerçek bir fırsat eşitliği, nitelik ve özgür düşünce için eşitsizlik üreten bu kapitalist sistemi yıkacak örgütlü mücadele saflarını güçlendirelim. Gerçek bir eşitlikten yana toplumsal eşitliğin sağlanacağı yeni bir dünya, sınıfların ve sömürülenlerin olmadığı bir dünya kuralım.
Film Yeni Başlıyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Darbeyle hesaplaşamayan Türkiye işçi sınıfı uğradığı hak kayıplarını telafi edemediği gibi yeni kayıplar yaşadı, yaşıyor. Sınıfsal hafızaya vurulan ağır darbe yüzünden 1980 sonrası işçi...
- 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle egemenler geçmişle gelecek arasındaki köprüleri yıkmak, işçilerin mücadele deneyimlerini unutturmak istediler. Toplumu baskı ve şiddetle susturdular, yıllarca sürecek bir karanlığa hapsettiler. Çekilen tüm...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 10 Eylülde Gebze Kent Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu, DİSK Birleşik Metal...
- Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe mahallesinde 21 Ağustostan beri kayıp olan 8 yaşındaki Narin, 19 gün sonra yapılan bir ihbar sonucunda, öldürülmüş ve cansız bedeni bir torba içinde dere kenarına bırakılmış olarak bulundu. Narin’in...
- Polisin saldırılarına, Emniyet Müdürünün tehdidine boyun eğmeyen direnişçi Polonez işçileri halaylarla, türkülerle, sloganlarla, dayanışmayla direnişlerini sürdürüyorlar. Tüm emek dostlarını direnişleriyle dayanışmaya çağırıyorlar.
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi işçilerin yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Siyasi iktidarın ekonomik yıkımın faturasını işçi ve emekçilere kesen ekonomi programları ise sorunlarımızı katlanarak büyütüyor. Bu...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yaptı. Hem su sarfiyatını azaltacak hem de aile bütçesine katkı sağlayacak tasarruf önerilerini sıraladı. Aşırı kurak bir dönem...
- Tuzla Kimyacılar Sanayi Sitesinde bulunan, Selüloz-İş Sendikasının örgütlendiği MKB Rondo grevinin 11. gününde, UİD-DER coşkulu bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor” pankartı taşıyan UİD-DER’li işçiler, “...
- Yüzyıllar evvel yaşamış bir Alman filozof, şöyle demişti: “Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür.” Bu sözler zenginlerle yoksulların dünyasının, düşünce ve hareket tarzlarının birbirinden çok farklı olduğunu anlatır. İnsanlar bu...