Buradasınız
Eğitiliyor muyuz, Uyutuluyor muyuz?
Kocaeli’nden bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Sınıflı toplumların ortaya çıkışı ile birlikte eğitimden yararlanma hakkı küçük bir zümrenin eline geçmiş, yoksul ve ezilen sınıflar yüzyıllar boyu insanlığın entelektüel birikimine ve temel anlamda eğitime bile ulaşamamıştır. Soyluların, prenslerin, şehzadelerin eğitimi ise uzak diyarlardan hocalarla, en önemli âlimlerle, özel olarak ve zengin kaynaklarla sürdürülmüştür. Peki, günümüzde kapitalist düzen altında çırpınan dünyamızda nasıl bir eğitim sistemi var? Teknolojinin, bilimin, insan zihninin sınırlarının zorlandığı bir dünyada eğitim ve öğretim denilerek neler zerk ediliyor beyinlerimize?
Gerçek bir eğitim kuşku götürmez ki insanı özgürleştirir, sorgulatır, meraka ve araştırmaya sevk eder. Fakat kapitalist düzen tüm toplumu temel iki sınıfa bölmüş ve patronlar sınıfının, bir avuç asalağın, milyonların emeğini sömürerek zevkusefa içinde yaşamasını sağlamıştır. İçinde yaşadığımız sistem de eğitimi egemen sınıf olan patronlar sınıfının hizmetine koşmuştur. Eğitimin içeriği kapitalist sistemi meşrulaştırarak genç beyinlere enjekte edilecek şekilde tasarlanmıştır. Ders saatlerinden, sınıf düzenine, teneffüs zillerinden, sınıf içi disiplin kurallarına kadar her şey kapitalist sistemin mantığıyla düzenlenmiştir. Öğrencilerin özgürce yaratıcılığının önü açılmamış, düzenin baskı ve yasaklarının bir devamı olarak, aynı fabrika mantığıyla hareket edilerek eğitim sistemi oluşturulmuştur. Mezun olan işçi sınıfının öğrencileri sistemin çarklarına geçmiş olurlar ve sonra ya işsizler ordusuna katılır ya da ücretli köleler kervanına katılır. İşte günümüzde eğitim sistemi bu şekilde işler. Bugün eğitimde fırsat eşitliği, nitelik ve özgür düşünceye dair hiçbir şey kalmamıştır. Bir avuç zenginin kişisel serveti dünya nüfusunun %99’una denk gelmektedir. Bir yanda bire bir ders veren özel okullar, diğer tarafta 30-40 kişilik sınıflarda ders veren devlet okulları. Bir yanda yediği önünde yemediği ardında olan çocuklar, diğer yanda yarı aç okula gitmeye çalışan çocuklar. Hal böyle iken bu düzen altında hiçbir şey toplumsal sınıflardan bağımsız değil, onların üstünde bir pencereden değerlendirilemez.
Milyonlarca işçi ailesi borçla harçla çocuklarını okuturlar. Özellikle bir üniversiteye gitmesini isterler. Üniversiteyi öğrenim kredileriyle, bin bir çileyle bitiren gençler hayata atıldıklarında fena halde duvara toslarlar. Çünkü deneyimsiz genç işçiler yok pahasına çalışmayla, düşük ücretlerle veya işsizlik ile karşı karşıya kalırlar. Düşük ücretleri kabul etmek zorunda kalan yüz binlerce üniversite mezunu eğitim gördüğü bölümden farklı bir işte çalışıyor. Ülkemizde de üniversite mezunu işsizlik oranları gerçekleri gözler önüne seriyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) işsizlik oranının yüzde 20’lerde olduğunu söylüyor. Buna göre, üniversite mezunu işsizlik oranının toplam işsizlik içinde yüzde 13,9 olduğu öngörülürken, 982 bin genç ellerinde diplomaları ile iş arıyor. Binlerce atanamayan öğretmen başka işlerde çalışıyor. Sınavları kazanamayanlar ise ailelerine ve çevrelerine karşı mahcup duruma düşüyor. Psikolojik rahatsızlıklar yaşıyor ve hatta intihara kadar gidiyorlar.
Kapitalist eğitim sistemi her yönüyle tutarsız ve ikiyüzlüdür. Meslek liselerine giden gençler belirli bir dönem staj yapmak zorunda bırakılıyor. Bu stajlar aileler ve öğretmenler tarafından ağaç yaşken eğilir diyerek bir disiplin aracı olarak gösteriliyor. Oysa çırak ve stajyer işçiler daha çocuk denilecek yaşta en ağır işler dâhil her türlü işte uzun saatler çalıştırılıyorlar. Çay getirmek, temizlik yapmak gibi işlerde kullanılıp, notlar ile tehdit edilerek her türlü aşağılanmaya maruz bırakılıyorlar. Üstüne üstlük kısa dönemli stajlarda ücretsiz, uzun dönemli stajlarda ise asgari ücretin altında bir ücret ile patronlara bedava işçi olarak peşkeş çekiliyorlar.
İşte kapitalizm altında biz işçilere reva görülen eğitim böyle bir şeydir. Sürekli bireyciliği, bencilliği pompalayan ideolojik bir araçtır. Patronlar için her şeyin kâra dönüşmesi lazım. Kapitalist eğitim sistemi de patronlara hizmet ettiğine göre, okullar ve üniversiteler birer ticarethaneye dönüşmüştür. Daha genç yaşta sorgulayan, dinamik, yaratıcı değişim arzusu olan gençleri birer robota dönüştürmektedir. Sermayenin kontrolündeki bu eğitim sisteminin hedefi düşünmeyen, sistemle uyumlu nesiller yetiştirmektir. Gelin hep beraber eğitimde gerçek bir fırsat eşitliği, nitelik ve özgür düşünce için eşitsizlik üreten bu kapitalist sistemi yıkacak örgütlü mücadele saflarını güçlendirelim. Gerçek bir eşitlikten yana toplumsal eşitliğin sağlanacağı yeni bir dünya, sınıfların ve sömürülenlerin olmadığı bir dünya kuralım.
Film Yeni Başlıyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...