Buradasınız
Elbet Bir Gün…
Pendik’ten bir petrokimya işçisi

Öyle bir sloganla, öyle bir umut ışığıyla çıkmalı ki yola, her dokunuşun, her haykırışın binlerce kilometre uzaktaki insanın dahi evindeki sıcaklık, yüreğindeki nasırlaşmış yaraya merhem olsun. Emeğin satılması diye bir cümlenin ağırlığı altında yaşıyorum uzun zamandır. Cümlenin bu kadar ağır olmasının en büyük ve tek nedeni bence emeğin bu kadar ucuz olmasından geçiyor. Üzülecek o kadar fazla şey var ki emeğin ucuzluğu, yanı başımdaki işçi kardeşimin fotoğrafa geniş açıdan bakamaması, diğer taraftan sermayenin fazlasıyla acımasız olması... Hangisiyle uğraşırsan daha çabuk sonuç alırsın sorusuna cevap vermek benim için hiç de kolay değil. Aynı fabrikada, aynı tezgâh başında çalıştığın, sorunlarımızın, yaşamımızın aynı olduğunu anlatmaya çalıştığın ama içinde bulunduğu kabuğu terk etmemeye adeta yeminli olan işçi kardeşini ikna etmek mi daha kolay yoksa bireysel çabalarla sermayeye karşı gelmek mi? Tabii ki ikinci seçeneğin ufak bile olsa olumlu sonuç verme ihtimali olmadığını bilmek seni yanı başında çalışan arkadaşını bilinçlendirmeye yönlendiriyor. Hiç kuşku yok ki örgütlü bir mücadelenin dünyayı yerinden oynatacağının farkına varan insan sayısı arttıkça nefes alacağız...
Maalesef işçi sınıfının örgütlü gücü, mücadele ruhu ne kadar zayıfsa sermayenin saldırıları o kadar artıyor. Giderek düşen ücretlerimiz yaşam kalitemizi de düşürüyor. Bilmek, sorgulamak, yanındakini bilinçlendirmek o kadar önemli konular ki... Talep ettiğimiz şeyler çok net aslında; eşit işe eşit ücret, sağlıklı bir çalışma ortamı, ihtiyaçlarımızı ay sonuna kadar rahat bir şekilde karşılayabileceğimiz, gelecek kaygısı yaşatmayacak bir ücret... Kanımca çok da zor olmasa gerek bu taleplerimizin neden karşılanmadığını sorgulamak ve bunlar için mücadele etmek. Bunun için ise işçi olduğunu sadece 1 Mayıs’ta hatırlamak değil her gün aklının bir kenarında tutarak, yanındakini bilinçlendirerek güçlenmek gerekiyor. Unutmayalım; biz varsak üretim var, biz varsak onlar kazanabilirler, biz yoksak onlar da yok, üretim de yok. Üretimden gelen gücümüzün farkına vardığımızda dünyayı daha yaşanabilir hale getirebileceğimizi tüm netliğiyle göreceğiz. “Dünya yerinden oynar; işçiler birlik olsa” sloganının her zaman ilham kaynağımız olması dileğiyle…
Yapılan Hiç Bir Şey Boşa Gitmez!
- Uludağ’ın Eteğinde Umudumuz Yeşerdi
- Dünden Bugüne, Bugünden Yarınlara 1 Mayıslar
- Yapılan Hiç Bir Şey Boşa Gitmez!
- Elbet Bir Gün…
- Yumruğumuzu Büyütmeye Devam Edelim!
- 1 Mayıs’ta Kendimi Özgür Hissettim
- Olmak İstediğim Fotoğraf Karesi!
- UİD-DER ile Nice 1 Mayıslara
- Yüreklerimiz Meydanlarda Buluştu
- 1 Mayıs Alanlarında UİD-DER Saflarında
- İşyerlerinden 1 Mayıs Alanlarına UİD-DER
- Geleceği Ellerinde Taşıyan Mücadeleci İşçilerin Korteji
- 1 Mayıs’ta Çocuklarımla El Ele
- Her Şeye Rağmen Yaşasın 1 Mayıs
- İyi ki 1 Mayıs’a Gitmişim
- 1 Mayıs Meydanında Kırmızı Önlük ve Şapkanın Güzelliği
- 1 Mayıs’ta Umudumuz Yeşerdi
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleyi Büyütmeye Biz de Varız!
- İlk 1 Mayıs’ımın Gururunu Yaşadım
- 1 Mayıs’ta Dünyanın Dört Bir Yanında Meydanlar İşçi ve Emekçilerin Talepleriyle Yankılandı!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...