Buradasınız
Fala İnanma, Mücadelesiz Kalma!
Pendik’ten bir öğrenci

İnsanların geleceği merak etme isteğinden ortaya çıkan fal bakma eylemi binlerce yıldır kimileri için eğlence kaynağı kimileri için umut kaynağı haline dönüşmüş. El falı, su falı, tarot, burçlar, kahve falı ve daha hatırlayamadığım birçok fal yöntemi var. Ama bugün üzerinde duracağımız kahve falı. Çünkü görünen o ki umutsuz ve çıkışsız gençler için eğlence kaynağından çok umut tacirliğine dönüştürülmüş durumda.
Bir grup üniversiteli kız, bir arkadaşımızın evinde bir araya geldik. Öğretmenlikte son seneleri olan arkadaşlarımızın temel kaygısı olan “atanır mıyım atanamaz mıyım?” ile başlayan, “bir gün bu ülkeden gider miyim?” ile devam eden sohbet bir şekilde kahve falına bağlandı. Umutsuzluk ve çıkışsızlık içinde debelenen ruhlara kahve falı iyi gelecekti sanırım. İçimizden biri “ben geçenlerde birine baktırdım, geçmişle ilgili değil hep gelecekle ilgili şeyler söylüyor, ben çok etkilendim” dedi. Kızlardan biri “çok iyi ya, baktıralım mı biz de?” dedi.
“Kendi geçmişimizi zaten biliyoruz, hali hazırdaki mevcut kötü hayat şartlarımız malumumuz zaten, her şey berbat! Bana gelecekten haber versin” dedi biri. Fiyatının 250 lira olduğunu öğrenince “çokmuş” dedi bir diğeri. Baktıran arkadaş “Evet çok ama değer! Bana çok iyi şeyler söyledi. Bir de hiç acıması yok, direkt patır patır söylüyor her şeyi” dedi. “Gelecekle ilgili sallayıp tutma ihtimali var tabii” diyemedim. Şaşkınlık içinde dinlerken “yazık olur parana, verme böyle şeylere paranı” desem de nafile. Para falcının hesabına gönderildi ve falcımız 1 saat sonra arkadaşı aradı. Falın sonunda arkadaşımız işyeri açan patron oluverdi. Bir falcının 250 lira karşılığında sattığı hayal kısa bir süre de olsa insanı mutlu edebilir. Fakat bu bireysel kurtuluş hayallerinin kapitalist sistemin cenderesinde tuzla buz olması çok da uzun sürmez. Biz geleceğimize fallardan değil sınıf mücadelesi penceresinden bakalım.
Neresinden tutarsak elimizde kalan çürümüş ve yozlaşmış bu düzende bırakalım hayal kurmayı nefes almak, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak bile çok zor ve günden güne koşullarımız kötüye gidiyor. Bu çürümüşlüğü birçok yönüyle anlatmak mümkün fakat şikâyet etmek yerine kalıcı çözümler için çaba sarf etmeliyiz. Bu çıkışsızlık ve çürümüşlüğün çözümü kahve fincanının içinde değil ellerimizde. Böyle deyince gidip el falı baktırmayı kastetmiyorum tabii ki. Şaka bir yana dostlar, ellerimiz birleşmeden, birlik olup mücadele etmeden sorunlarımız çözülmez. Suya sabuna dokunmadan, elini taşın altına koymadan hayatlarımız değişmez, hayallerimiz gerçekleşmez. Biz gençler mücadele etmeyelim, örgütlenmeyelim diye bireysel kurtuluş yollarında kaybolmamıza sebep olan, yalnızlaştıran ve çaresiz bırakan bu düzene teslim olmayalım. Aksine güvenmeyi, güven vermeyi öğrenmeliyiz ve öğretmeliyiz. Bu çağrımız işçi sınıfının gençlerinedir: UİD-DER yalnız değilsin diyor. Sen de katıl mücadele saflarına; işte o zaman yıkılır bu çürümüş düzen, yeşerir dallarımız. Falımız belli, MÜCADELE SAFLARI!
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- Çatalca’ya Bir Ziyaretin Ardından
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...