Buradasınız
Gelişen Sağlık Sistemimiz!
Ankara’dan bir işçi

Merhaba dostlar. Hepimiz zaman zaman bazı sağlık sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Hatta hastalanmayan insan yok desek yanlış olmaz sanırım. Sorunlarımızı giderebilmek içinse hastanelerin yolunu tutuyoruz.
Hepimizin malumu; hükümet, yeni hastaneler ile sağlık sisteminin geldiği düzeyi öve öve bitiremiyor. Peki, hükümetin anlatmakla bitiremediği sağlık sistemi biz emekçilerin dertlerine deva, hastalıklarına şifa oluyor mu gerçekten? Bunu cevabını yakın zamanda hastanelerde yaşadıklarımı anlatarak vermek istiyorum.
Ben geçinebilmek için geceleri bir otelde resepsiyon görevlisi olarak çalışıp, gündüzleri ise özel ders veren atanamayan bir öğretmenim. Henüz 4 aylık bir kızım var. Bu bizim ilk çocuğumuz. Haliyle eşim de ben de şimdiye dek bu kadar çok hastanelere gidip gelmedik. Gerek doğumdan önce gerekse sonrasında devlet hastanelerine düzenli olarak gittik, gidiyoruz. Ancak bebeğimiz daha anne karnındayken gelişiminin takip edilmesi için uygulanan bazı hayati testler (3’lü ve 4’lü tarama testleri gibi) gittiğimiz hastane üniversite hastanesi olmasına rağmen uygulanmadı. Bizi bunlar için özel hastanelere yönlendirdiler. Hükümetin özel hastanelerden çok fark alınmıyor diyerek yaptığı yönlendirmelere inanarak, çok fazla bir şey ödemeyiz diye düşünüp zaman kaybetmeden özel hastanenin yolunu tuttuk. Ancak daha doktoru görmeden 70 liralık bir muayene ücreti ödedik. Durun daha yeni başladık. Eşimi muayene eden doktor bu testlerin her birinden 90 lira ücret alındığını söyledi. Üstelik bunlar dışında bebek için önemli olan birkaç test daha olduğunu bunları yaptırmazsak ilerde bebeğin sağlığıyla ilgili büyük sıkıntılarla karşılaşabileceğimizi söyledi. Tabi biz de kabul edersek bu testleri yapacaklardı, zorlama yoktu!
Ne çare, bu parayı ayırmak bizim için zor da olsa bir şekilde yaptırmak zorundaydık, yaptırdık. Neyse ki bebeğimiz sağlıklı çıktı da biz de sağlığımızı kaybetmeden evimize dönebildik. Fakat aklıma gelen şu oldu: Peki ya diğer aileler, çocukları hasta ya da herhangi bir engeli olan aileler bütün bunlarla nasıl baş ediyorlardı? Arkadaşlar burada dikkatinizi çekmek istediğim nokta şu: Ola ki bebek veya annede herhangi bir sağlık sorunu varsa bu ücretler katlanarak devam ediyor. Peki, asgari ücretle ya da onun biraz üstünde ücretle çalışan işçiler bu yükün altından nasıl kalkıyor? Hadi diyelim sağlık diyerek bunun üstesinden geldi. Eldekini avuçtakini özel hastanelere yatırdı, peki sonrasında karnını nasıl doyuruyor? Kira, mutfak, faturalar, ulaşım saymakla bitmeyen geçim listesiyle nasıl baş ediyor? Bu işte bir sihir mi var diye düşünmeden edemiyor insan. Değil dostlar. Maalesef çoğu işçi geçinebilmek için ya sürekli borçlanıyor, ya da ek iş yapıyor. Kendi çocuğuna hasret insanlar, yalan değil gerçek!
Bebeğimiz doğduktan sonra ise olağandan fazla kusma sorunuyla karşılaştık. Muayeneye götürdüğümüzde doktor ultrason çekilmesi gerektiğini ama burada çok uzun vadeye gün alabileceğimizi, daha erken olması için ise özel hastaneye gidebileceğimizi söyledi.
En başta bütün bunları size niye anlattığımı açıklamıştım; Türkiye’de sağlık sisteminin gelişmişliğinden söz ediliyor! Ben burada hem gelen hastadan hem de Sağlık Bakanlığından her muayene başına ücret alan özel hastane sahiplerinin gelişip zenginleşmesinden başka bir şey göremiyorum. Her tarafta yapılan gösterişli, devasa hastanelerin şaşalı mermer sütunları bana bir şey ifade etmiyor. İşçilerin cebindeki üç kuruşa göz diken sağlık sisteminin, kapitalizmin kâr hırsına peşkeş çekildiği ortada. Bir yanda büyüyen, gelişen teknoloji, servetleri kat be kat artan para babaları; diğer yanda bize gelişmiş diye yutturmaya çalıştıkları sağlık sistemi!
Onların gelişmiş dedikleri sağlık tekellerinin servetinden başka bir şey değildir. Gerçekten sağlığımıza kavuşmak için bütün bunlara karşı örgütlü mücadelemizi daha da büyütmemiz gerekiyor. Çarkı bozuk kapitalist düzende sağlığımızı kaybetmemek için işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütelim.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...