Buradasınız
Güzel Günler İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Önümüz 1 Mayıs! İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü yaklaşıyor. 1 Mayıs sıradan bir gün değil. O bir simgedir. Kapitalist sömürüye, ezilmeye, insan yerine konmamaya karşı işçi sınıfının verdiği mücadelenin ve direnişin ifadesidir. Uzun iş saatlerine, düşük ücretlere, kötü yaşam koşullarına “yeter” diyen dünya işçilerinin mücadelesinin sembolüdür. Sömürünün, savaşların, toplumsal eşitsizliklerin olmadığı; insanlığın barış içinde, kardeşçe bir yaşam sürdüğü sınıfsız ve sınırsız bir dünya hayalidir 1 Mayıs!
Tarihte nice önemli, sembol haline gelmiş, insanları derinden etkileyen büyük günler vardır. Bu büyük ve sembolik günler durup dururken ortaya çıkmaz. Toplumların ya da halkların yaşamında önemli bir dönüm noktasını ifade eder bu günler. İşte 1 Mayıs da işçi sınıfının mücadele tarihinde böylesine önemli, büyük ve sembolik bir gündür. 1800’lü yıllarda, Avrupa işçi sınıfı akıl almaz koşullarda çalışıyordu. İş saatleri 14 ilâ 16 saat arasında değişiyordu. İşçi sınıfının hiçbir sosyal ve demokratik hakkı yoktu. Üreten, alın teri döken ama sefalete itilen işçi sınıfıydı. İşçi sınıfı on yıllar boyunca grevler yaptı, isyan edip ayağa kalktı. Dalga dalga gelen mücadeleler sonucunda patronlar sınıfı, iş saatlerini önce 12, sonra da 10 saate düşürmek zorunda kaldı. Birleşen, sendikalar kuran, mücadele eden ve kazanan işçi sınıfı, gücünün farkına varıyordu. Bu arada iş saatlerinin 8 saate düşürülmesi talebi Avrupa’dan Amerika’ya kadar geniş yankı uyandırmaya, destek görmeye başlamıştı. 1886’nın 1 Mayıs’ında yüz binlerce Amerikalı işçi, 8 saatlik işgünü talebiyle üretimi durdurup meydanlara çıktı. İşçilerin mücadelesini ezmek için oyunlar tertipleyen egemenler, işçi mitingine bomba attırdılar ve suçu da işçi liderlerinin üzerine yıktılar. Dört işçi önderini idam ettirerek işçi sınıfına gözdağı vermek istediler. Ama yakılan ateşi söndüremediler. Üç yıl sonra, işçi sınıfının uluslararası örgütleri 1 Mayıs’ı tüm dünyada mücadele ve dayanışma gününe dönüştürdüler.
Kardeşler!
İşçi sınıfı yıllar içinde pek çok sosyal ve demokratik hak elde etti. Ancak bizler haklarımıza sahip çıkıp bekçiliğini yapmazsak, patronlar sınıfı bu haklarımıza el koymaktan geri durmaz. Nitekim özellikle son 30 yılda, tüm dünyada işçi sınıfının kazanılmış sosyal ve demokratik haklarına büyük bir darbe indirildi. Emeklilik yaşı yükseltildi, iş saatleri uzatıldı, ikramiye gibi sosyal haklar budandı ya da ortadan kaldırıldı, ücretler düşürüldü, esnek ve taşeron çalışma sistemi getirildi, sağlık alanında birçok hizmet paralı oldu, sendikalı ve örgütlü işçi sayısı hızla azaldı. Kısacası işçi sınıfı örgütlü gücünü kaybettikçe, çalışma koşulları ağırlaştı ve yaşam standardı geriledi.
Ama bu dönemde sermaye sınıfı palazlandıkça palazlandı. Kapitalist sistem her alanda eşitsizliği ve adaletsizliği daha da büyüttü. 42 süper zenginin servetinin 3,6 milyar insanın toplam zenginliğine eşit olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Milyarlarca işçi üretiyor ama bir avuç asalak tüm zenginliğe el koyuyor. Bir milyar insanın aç yatıp kalktığı, Afrika’da insanların açlıktan kırıldığı, milyonlarca çocuğun en basit hastalıklardan öldüğü, yüz milyonlarca insanın işsiz olduğu bir dünyada nasıl adalet olabilir?
Bu kapitalist sömürü sistemi yıkılmadığı için toplumu çürütüyor, insan ilişkilerini yozlaştırıyor. Bugün Ortadoğu’da milyonların canını alan, göçmen haline getiren, acı çektiren emperyalist savaşın nedeni bu sistemdir. İnsanları çıkışsızlığa iten, toplumun psikolojisini bozan, şiddeti körükleyen ve kadınları bu şiddetin hedefi haline getiren bu sistemdir. Rekabeti, bireyciliği ve benciliği kışkırtan, toplumda güvensizliği hâkim kılan bu sistemdir. Dayanışma, paylaşım, ahlâklı ve vicdanlı olma, dürüstlük gibi değerleri önemsizleştiren, aşındıran bu sistemdir.
Kardeşler!
Toplumsal eşitsizlik ve adaletsizlik, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek büyüyor. Alım gücü hızla eriyen işçi sınıfı, tam anlamıyla borç batağına itilmiş durumda. Ücretlerin yetersizliğinden dolayı kredi kartı kullanmayan, gelecek yıllarını bankalara ipotek ettirmeyen işçi yok gibi. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 5 bin 500 lira olduğu, ama milyonlarca işçinin açlık sınırının altında kalan asgari ücretle çalıştığı bir ülkede iktidar, milli gelirin arttığını söyleyerek bizleri tezahürat yapmaya çağırıyor. Evet, işçi sınıfı gece gündüz çalışıp üretiyor, ekonomi büyüyor. Fakat bir yılda üretilen toplam değerden işçi sınıfının aldığı pay her sene azalıyor. Dolar milyarderlerinin sayısı artarken ve patronların kârı katlanırken, işçi sınıfı daha da yoksullaşıyor. Geçim sıkıntısı umutsuzluğa, umutsuzluk ise depresyona, şiddete, hatta intiharlara yol açıyor.
Türkiye’nin işçi ve emekçileri de kapitalist çürümeden ve artan şiddetten fazlasıyla etkileniyor. Demokratik hakların yok edildiği, tüm iktidarın tek kişide toplandığı, siyasi baskının arttığı, muhalif olanların “vatan haini” ilan edildiği koşullarda başka ne olabilirdi? Hükümet, OHAL bahanesiyle her işçi grevini yasaklıyor, sendikaların miting ve yürüyüş yapması engelleniyor. Yaratılan baskı ortamında işçi sınıfının tepkisini ifade etmesinin önü kapatılıyor. Bedeli ne olursa olsun sermayenin büyümesini sağlama politikası yüzünden iş güvenliği önlemleri alınmıyor, gerekli denetimler yapılmıyor. Bu yüzden her sene 2 bin işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor.
İşsizlik büyürken, hükümet şeker fabrikalarını özelleştirerek daha fazla işçiyi işsizliğin ve açlığın kucağına itiyor. Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verileceği söylendi ama şimdiden binlerce işçi, işle ilgisi olmayan sınavla ve keyfi sorularla işsiz bırakıldı.
Kardeşler
Alternatifsiz ve çaresiz değiliz. Biz tüm zenginliği üreten işçi sınıfıyız. Bizim çalışmadığımız ve üretmediğimiz koşullarda patronlar ve iktidar sahipleri bir hiçtir. Bunu bilerek bir araya gelmeli, örgütlenmeli, geçmişteki mücadele deneyimlerini öğrenmeli ve işçi dayanışmasını büyütmeliyiz. İşte 1 Mayıs işçi dayanışmasının tüm dünyada gerçekleştiği bir gündür. O gün dünyanın dört bir köşesinde işçiler meydanlara çıkacak; sömürüye, savaşlara, anti-demokratik uygulamalara, baskı ve zulme dur demek için bir araya gelecekler. Bizler de 1 Mayıs geleneğine sahip çıkmalı, birliğimizi, dayanışmamızı ve örgütlü mücadelemizi büyütmeliyiz.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!
Sendikalar 1 Mayıs’a Hazırlanıyor
Kapitalizmde İşçiye Su Bile Çok
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...