Buradasınız
Haklarımız İçin Örgütlü Mücadeleyi Yükseltelim
Sarıgazi’den bir işçi

İşçi sınıfı günümüz koşullarında dünya çapında devrimci örgütlülüğünü sağlayamadığından burjuvazi tarafından sürekli saldırı altında tutuluyor. Daha önceki yıllarda verilen mücadelelerin sonucunda elde edilen haklar günümüzde tek tek burjuvazi tarafından işçi sınıfının elinden alınıyor. Bu haklardan biri de kıdem tazminatıdır. Birçok ülkede farklı uygulamaları olmasına karşın özünde bu hak işçi sınıfının iş güvencesi hakkıdır. Bu hakkın gasp edilmesinin anlamı artık iş güvencesinin olmayacağıdır.
Bu hak gaspları çoğu zaman açıktan yapılmamaktadır. Kıdem tazminatının gasp edilme süreci aslında açıkça yapılmayan bir gasp şeklinde gelişiyor. 1999’da çıkartılan 506 sayılı kanunun geçici 81. maddesi üzerine Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar gereği 15 yıl ve 3600 gün prim sayısını dolduran işçiler kıdem tazminatlarını alabiliyorlar. Dolayısıyla bu şartları sağlamış olan işçiler bu haklarını kullanmak istiyor. İşçiler borçlarını kapatabilmek ya da yaşam koşullarını geçici süreyle de olsa düzeltebilmek için bu tazminatları kullanmak istiyor veya kullanıyorlar. Fakat bu şartları sağlayan bir işçi yaş itibariyle artık genç bir işçi değildir. Yeni bir iş bulabilmesi oldukça zordur. Kolayca işsizler ordusunun neferleri arasında kendini bulabilir.
Günümüzde işçilerin bir işte uzun süreler çalıştırılmadığı düşünüldüğünde ve de kıdem tazminatı hak etmek için en az 1 yıl çalışma şartı arandığı dikkate alındığında fiilen burjuvazi bu kıdem tazminatının basıncından kurtulmuş olacaktır. İş güvencesi olmadan her an kapı önüne konulma tehdidi işçi sınıfı için katmerli bir hale gelecektir. Bu da burjuvazi için sömürü koşullarını alabildiğince işçi sınıfına dayatma anlamı taşımaktadır. Zaten iş güvencesinin tamamen yok edilmesinin işçi sınıfının yaşam koşullarında ani bir düşüşü beraberinde getireceği de aşikârdır.
3600 gün ve 15 yıl uygulaması işçi sınıfının yararına gözükse bile bu ancak günü birlik bir yarar olmaktan öteye geçemez. Aslında kıdem tazminatının gaspı işçi sınıfının geleceğini yani genç işçileri ve işçi sınıfının çocuklarını etkileyecek bir saldırıdır. Bu saldırı karşısında iş güvencesi önlemlerini arttırmak için mücadele etmek işçi sınıfının boynunun borcudur. Artık işçi sınıfı yalnız bireyler olmadığını kavramalı ve kendi örgütlü mücadelesini büyütmek için seferber olmalıdır. Aksi takdirde burjuvazi işçi sınıfına yaşanacak bir dünya bırakmayacaktır.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
“Yeni Türkiye’nin Yolu Ülker’den Geçti”
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
- Sınıf temelinde örgütlü olmak, işçi sınıfının gücüne inanmak demektir. “Bu işçiler değişmez” diyenlerin yanıldığını, İzmir’deki grev ve direnişlerde bir kez daha gördük.
- Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm.
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.