Buradasınız
Haksızlığın, Baskıların Birine Susmak İkincisine Davettir
Pendik’ten sağlık çalışanı bir kadın

Ben sağlık sektöründe çalışıyorum. İnancım gereği yaşamak için başörtülüyüm. Başörtüsüz iş arkadaşlarım da var. Benim başörtülü, başka bir iş arkadaşımın başı açık olması bizi birbirimizden ayıran bir durum değil. İnsan kendisine ve karşısındakine saygılı olduktan sonra sorun olmaz. Ama bu toplumda kadına saygı duyulmasını geçtim, kadınların her gün tacize uğraması, tecavüz edilmesi katledilmesi haberlerinden bıktık, usandık. Kadın katliamlarının ardı arkası kesilmiyor. Sağlık sektöründe çalışıyor olduğumuz için her gün yüzlerce insanla karşılaşıyoruz. Her hastayla ilgileniyor, sorularına anlayacakları biçimde doğru cevaplar vermeye çalışıyoruz. Bazen de yoğunluk olmadığında bazı hastalarla iki çift sohbet ettiğimiz oluyor. Bu yazıyı yazma fikri arada bir tedavi için gelen ve biraz tanıdığımız bir abiyle sohbetimiz sonrasında vesile oldu. Daha önce yazdığım yazılar olmuştu, bir işçi sitesine ilk kez yazıyorum. Abinin bize birkaç aydır getirdiği İşçi Dayanışması bültenini fırsat bulduğumuzda okuyoruz.
Bu kirli dünyada kadın olarak doğmak hayata 1-0 yenik başlamak demektir! Doğumdan itibaren hep bir saklama, hep bir koruma kollama durumu vardır kadın üzerinde. Peki neden? Çünkü kötü yola düşeriz! Biz kadınız ya aklımız çalışmaz bizim! Ya da iyiyi kötüyü ayırt edemeyiz! Anlayamayız! Yoo, aslında çok iyi anlarız, sadece toplumun biz kadınlara olan bakış açısını değiştiremediğimiz için öyle davranmak zorunda kalırız.
Ülkemizde kadın haklarını koruma ve savunma derneği var. Ne kadar acı bir durum. Kadın kendi kendini savunamadığından dolayı açılmış bir kurum. Korkunç bir şey, düşünün biraz arkadaşlar! Birisinin korumasına ihtiyaç duymak! Peki, kaç koruma evi korursa kadın ölmez ya da şiddete maruz kalmaz? Ne yapılır bu konuda, sadece “kadına şiddete hayır” sloganı ile yürümek yeter mi? Ya da “bana dokunmayan bin yaşasın” diyerek mi bakmak lazım bu duruma? Susmamak gerek sevgili kadınlar; sessiz kalmamak, bırakmak yeri geldiğinde kimin ne düşündüğünü, umursamadan sadece kendin için yaşamak, çocuğum var bile demeden.
Haksızlığın, baskıların birincisine susmak ikincisine davettir. Bu çok doğru, susmayın, erkeklere mecbur değilsiniz. İsteyen tüm kadınlar çok güzel çalışıyor, hem de namusuyla, açın biraz gözlerinizi! Neyi başaramadık biz kadın olarak? Zaten dünyanın en zor işi bizim üzerimizde, anneyiz biz. Bunu yapabilen bir canlı geçimini sağlayamaz mı sizce? Çok güçlüyüz biz, sadece kendimize söyleyemiyoruz bazı şeyleri. Biraz uyansak aslında kullandırmasak kendimizi ölmeyeceğiz. Kadınlar başka ne yapsa mutlu olursunuz, bizlerden memnun olursunuz? Karşılık beklemeden aileyi ayakta tutmaya çalışır, hep susar, dirlik için susar, düzen için susar, geriye dönüp baktığında ise elinde sadece bir hiç vardır.
Hep doğruluktan namustan dem vurur bizim halkımız. Sen ne kadar doğru olsan da, seni kirleten, pislik diye adlandırdığım insan müsveddeleri var. Gencecik, daha hayatı yeni yaşamaya başlayan kızlarımıza tecavüz edip, yetmezmiş gibi bir de öldürüyorlar. Ve kravatı takıp, “mini etekliydi” savunması yapıyor, “gece geç saatte dışarıdaydı”, “pişmanım” diyor bunu yapan rezil insan ve sonra masum kılınıyor. Bir soru daha, sevgili hâkimim, ya o masum kızın yerinde senin kızın olsaydı, iyi halden tahliye mi ederdin? Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyorum. Gencecik hayata mı üzülüyorsun, bir pisliğin ceza almamasına mı, ülkendeki adalete mi, yoksa gözü yaşlı kalan anneye, babaya mı?
Kızlarına kapat sağını solunu deyip, erkek çocuklarına “heyt aslanım benim sen hiç bir yerini kapatma, senin elinin kiri” kafasıyla yaklaşan bir toplumdan ne beklersin ki? Bir öğretmen, 16-17 yaşlarındaki gencecik kız öğrencisini istismar ediyor ve ölümüne sebep oluyor. Kızın ölüm nedeni de gururuna yedirememesi. Yazıklar olsun sana ey öğretmen bozuntusu! O küçücük kız kadar gururun yok, kendi eşinin, çocuklarının nasıl yüzüne bakacaksın çok merak ediyorum? Başkasına yapınca sıkıntı yok diye mi düşünüyorsun? Düşün bakalım senin kızın olsaydı aynı durumda, o zaman namus abidesi olup yakıp yıkmaz mıydın acaba ortalığı? Senin sadece içeri atılman yeterli mi, bu içi yanan ailenin biraz da olsa acısını alır mı?
Bir eylemde yer aldı diye tecavüze uğrayıp gebe kalan kızımıza “doğuracaksın” diretmesi yapılıyor bizim ülkemizde. “Sen doğur devlet bakar” deniyor, devlet neye bakar, devlet olman kadının bedenine sahip olduğun anlamına mı gelir? Ki meşru olarak dünyaya gelen çocuklara bile ne kadar sahip çıkıyor bu devlet? Şimdi olaya şöyle bakalım sevgili devlet büyüklerimiz, siz kadın hakları koruma derneğinin açılmasını onayladınız, neden? Madem kadın kendi bedeni üzerinde karar alma hakkına sahip değil, ne gerek vardı buna? Biz kendimizi sizden koruyamazken dışarıdaki kötülükten nasıl koruyacağız? Mecliste bulunan kadın milletvekillerimiz, bunlar konuşulurken siz ağzınız beş karış açık, cebime giren paraya bakarım kafasıyla mı onayladınız? Neresinden bakarsan bak rezillik, mantıklı hiçbir açıklaması yok!
Gerçekten söylendiği gibi kadına değer veriliyor olsaydı, kadın ölür müydü, cinsel istismara uğrar mıydı? Ya da devlet kadının kendi alması gereken karara karışır mıydı? Her şey hikâye bu ülkede. Savunulacak hiçbir tarafınız yok. Birçok genç kızımız dışarıda gezmeye korkuyor başına bir şey gelir diye. Neden baskılasın ki insan kendini? Hayatının her anında bir şey olacak korkusuyla yaşanmaz ki! Mağara dönemi gibi sanki, herkes kendi mağarasında saklasın mı kızlarını, bir pislik onu kirletebilir sonra gururu yaşamaya müsaade etmez kendisini öldürür diye… Kadınlar, hepimiz birer anneyiz, erkek çocuklarımıza dünyanın en önemli varlıklarıymış gibi muamele etmeyin… “Sen erkeksin yaparsın” demeyin. “Erkekler ağlamaz” demeyin, namus kavramının sadece kadına ait olmadığını öğretin. Öğretin ki kızlarımız, kadınlarımız ölmesin, herkes haklarını bilerek yaşasın. Hiçbir kadın dünyaya erkeklerin hizmetçisi olarak gelmedi. Kadınlar çiçektir demek yeterli değil sayın erkekler, incitmeyin, kırmayın, zaten siz söylemeden onlar sizin için her şeyi yapıyorlar, mecbur olmadıkları halde… Size düşen tek görev de SAYGI DUYMAK, çok zor bir iş değil…
Yaşanmaz bir ülke haline geldik iyice. Bu kadar olumsuzlukta yine her şeyi ayakta tutan kadınlar oluyor, direnen sağlam duran bir düşünceyle… Ve ben o annelerin, o ayakları altına cennet sunulmuş kadınların ellerinden öpüyorum. Hepsini selamlayıp Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum… Kadınların öldürülmediği, insanların haklarına saygı duyulduğu bir ülke, bir dünya istiyorum.
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
Son Eklenenler
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...