Buradasınız
Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki çocukları tek göz evde yanarak can verdi. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin aileyi suçladı ve çocukların yoksulluk nedeniyle öldüğünü söyleyenlere “dönüyor dolaşıyor her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diyerek çıkıştı. Sermaye sınıfının yöntemi işte budur: Saraylarda, köşklerde, villalarda oturup parasıyla her türlü ayrıcalığı elde ederken evleri kül olan, çocukları ölen yoksullara konunun para olmadığı yalanını söylemek, algılarla oynamak, manipüle etmek…
İnsan şöyle bir çarşı pazarı dolaşsa, bir fabrikayı, bir emekçi mahallesini veya bir grev yerini ziyaret etse neler duymaz. Çoğunluk ücretlerin yetmediğini, geçim sıkıntısı çektiğini, gidişatın hayra alamet olmadığını anlatıyor. İğneden ipliğe her şey fahiş fiyatla satılır oldu. Ev kirasını ödemek bir dert, kredi kartı taksitlerini ödemek ayrı bir dert. Doğalgaz, elektrik, su her ay zamlanıyor, mutfak masrafları başlı başına bir sorun. Çarşı pazarda sebzeyi kiloyla değil taneyle, hatta bir öğünlük alıp evine dönenler var. Biz en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamıyorken, üç kuruş paraya muhtaçken Zengin gibiler utanmadan “her şeyi paraya bağlamayın” diyorlar. Eskiler “tok açın halinden anlamaz” diye boşuna söylememişler.
İnsanı en çok öfkelendiren de “her şeyi paraya bağlamayın” diyenlerin iktidarları boyunca, her şeyi ama her şeyi paraya bağlamış olmalarıdır. Öyle bir paragöz iktidar ki bu, işçi ücretleri alabildiğine baskılandı. Kamu kaynakları, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, ormanlar, dereler sermaye sahiplerinin, para babalarının yağmasına, talanına açıldı. Sağlık ve eğitim gibi en temel kamusal hizmetler ticarileştirildi, yani paraya bağlandı. Parası olana en iyi hastanelerde bakılırken parası olmayanın canı hiçe sayıldı, yenidoğan ünitelerinde bebekler para uğruna öldürüldü. Parası olan en âlâ eğitimi alırken parası olmayan niteliksiz ve sağlıksız koşullarda eğitime mahkûm edildi. Yoksul çocuklara bir öğün yemek çok görülürken özel okul sahiplerine oluk oluk para akıtıldı. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum her geçen gün büyüdü. Patronlar kâr rekorları kırarken, yeni yeni yatırımlar yaparken, zengin daha da zenginleşirken hangisinin gözü doydu, hangisi “her şey para değil, bu kadarı yeter” dedi?
“Her şeyi paraya bağlamayın” diyenler, 22 yıldır işçi sınıfının cebindeki üç kuruş parayı da almakta, türlü dalavereler çevirmekte çok ustalaştılar. Örneğin işçi ve emekçilerin cebinde olmayan parayı milli güvenlik bahanesiyle vergilendirmek için kanun teklifi hazırladılar. 200’den fazla vergi kalemiyle soyulduğumuz yetmiyormuş gibi ödediğimiz verginin de vergisini alıyorlar. Toplumun büyük çoğunluğunun geliri açlık ve yoksulluk sınırının altına düşmüş, emeklilere cep harçlığı düzeyinde bir aylık reva görülmüş, ne gam! Devlet bütçesi soyulmuş, enflasyon azdırılmış, insanların psikolojisi bozulmuş kimin umurunda!
İşçi sınıfının önderlerinden biri, gücünü tasvir etmek amacıyla bir sermayedarın ağzından parayı şöyle tarif ediyordu: “Ben çirkinim ama kendime dünyanın en güzel kadınını satın alabilirim. Ben kötü, namussuz, vicdansız, aptalın biriyim; ama para saygındır, öyleyse sahibi de öyle. Para, en yüksek iyiliktir, o halde sahibi de iyidir. Para, ayrıca beni namussuz olma derdinden kurtarır: O yüzden namuslu da sayılırım…” Tıpkı burada anlatıldığı gibi değil mi? Her şeyin paraya bağlandığı bu düzende parası olan kanunların üstünde bir konum ediniyor. Suç işlese de çoğunlukla yargılanmıyor, mahkûm olmuyor, dokunulmazlık zırhına bürünüyor. Büyük çaptaki mafyalar, çeteler, hırsızlar, dolandırıcılar, insan kaçakçıları ve kara para aklayıcıları elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Bu kişiler para sayesinde şan, şöhret, itibar sahibi oluyor, lüks içinde yaşıyor, özel jetlere biniyor, gençlere idol olarak sunuluyorlar. Parası olan her şeyi kendine hak görüyor, emeğini sömürdüğü işçiyi aşağılarken kendini yüceltiyor. İşçiler, işsizler, yoksullar, emekliler, göçmenler, kısacası parası olmayanlar hiçleştiriliyor.
Sömürü, para ve kâr üzerine kurulu bu düzen biz işçilerin çıkarına olamaz. Biz namussuzu namuslu, hırsızı onurlu, yağmacıyı hayırsever yapan bu düzeni kabul etmiyoruz. Sınıf kardeşlerimizi paranın ve paranın yarattığı ayrıcalıkların olmadığı, insanların eşit ve özgür yaşadığı bir dünya için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...