Buradasınız
İşe İade Davamızda Patron Oyunları
Bir matbaa işçisi
Yakın zamana kadar büyük bir matbaada çalışan bir işçiydim. Bir gün adına İnsan Kaynakları dedikleri departmana çağrıldım ve işten atıldığımı öğrendim. Tüm karşı koymalarıma rağmen ısrarla işimi son verildiğini söylediler. İşyerinde örgütlü gücümüz veya sendikamız olmadığından yasal yolları kullanarak davacı olacağımı söyledim. Aradan 3 ay geçtikten sonra geçen hafta “işe iade” davamın ikinci duruşmasına katıldım.
Her gün onlarca işçi hakkını aradığı için işten atılıyor. Haksız yere işten atılan işçi arkadaşlarımızın çoğunluğu iş mahkemelerine başvurmak istemiyor. İş mahkemelerinin işçilerin hakkını savunmayacağını, avukat ve mahkemelerle uğraşılmayacağını düşünüyorlar. Haksız da sayılmazlar. Hakkımızı aramak için öncelikle işyerinde örgütlenmeliyiz.
Mahkeme saati yaklaştığında avukatımla “şahitler” hakkında konuştuk. İşyerinde işçi arkadaşların davalarda şahit olmalarının öneminden bahsetti avukat. Birçok davayı bu tür şahitler bulunmaması nedeniyle kaybettiklerini ya da davaların gereksiz yere uzadığını anlattı. Ben arkadaşlar işten atılma korkusu yaşıyorlar deyince, sendika avukatımız “fakat yarın onların da aynı duruma düşmeyeceğinin bir garantisi var mı” diye anlamlı bir soru sordu. Mücadeleden duyulan korku ve çekingenlik sınıfımızın her adımına sindiği için iş mahkemelerinde de işçi arkadaşlarımıza sahip çıkamıyoruz.
İlk duruşmaya katılmayan patron avukatlarının ikinci duruşmaya katılmaya da tenezzül etmeyeceklerini düşünüyordum. Fakat öyle olmadı. Patron avukatı “davanın reddi” talebiyle hâkim karşısındaydı. Gerekçe olarak, işten atıldığım şirkette çalışan işçi sayısının “29” olmasını gösterdi. 4857 sayılı iş kanununa göre “30”un altında işçi çalıştıran işyerleri için “işe iade” davasının açılamayacağını söyledi. O anda şahit arkadaşlarım olmasaydı belki de davayı kaybetmiş olacaktım. Oysa bırakalım 30 kişiyi, çalıştığım işyerinde 800’ün üzerinde işçi çalışıyordu. Hepsi aynı binada çalışan işçilerin neden 40’tan fazla şirkete kaydedildiği böylece anlaşılmış oldu. Hem işçilerin haklarını gasp etmek hem de sendikalaşmanın önüne bariyerler örmek için.
Davanın seyri bir yana ben bu dava sayesinde yasaların işçiyi değil işvereni korumak için çıkarıldığını ve patronlar sınıfının ne kadar ikiyüzlü bir sınıf olduğunu bir kez daha gördüm. Elbette ki yasal yollardan hakkımızı arayacağız. Ama yasaların sınırını burjuvazinin çizdiğini unutmamak gerekiyor. Biz işçiler ya bu sınıra takılıp kalacağız ya da örgütlenerek tek yumruk olup bu sınırı aşacağız.
E-Kartta Basın Açıklaması
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...