Buradasınız
İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa Asgari Ücreti Kendisi Belirler
İzmir’den bir İşçi Dayanışması okuru

Asgari ücrete çalışan milyonlarca işçi yeni yılda asgari ücrete kaç kuruş zam yapılacağını merak ediyor. Asgari ücret tespiti denilen orta oyunu henüz başlamadı. Başladığında ise asgari ücrete kaç kuruş zam yapılacağı kapalı kapılar ardında ta baştan bellidir. Fakat bu orta oyununda güya işçi sınıfını temsil eden Türk-İş üst bürokratları ilk toplantının ardından basın önüne çıkarak “bu teklif genel grev kararıdır” diye bir dizi açıklama yaparlar. Bunlar, milyonlarca asgari ücretlinin ve bir bütün olarak işçi sınıfının gazını alma seanslarıdır. İkinci toplantının ardındansa “bu teklif kabul edilemez” diyerek işçilere “biz istedik ama bakın vermiyorlar” mesajı verirler. Son toplantı öncesinde “asgari ücret kurulu 15 üyeden oluşuyor. İşçi temsilcisi olarak bizim sayımız sadece 5’tir” diyerek “istediğimizi kabul ettirmeye sayımız yetmiyor” yollu mesajlar verirler. Son perdede ise toplantı bitmeden çıkararak “bizim istediklerimizi kabul etmedikleri için toplantıyı terk ettik” derler. En nihayetinde beklentiler yeterince düştüğünde de devlet bir rakam belirleyerek oyunu bitirir ve Türk-İş de “bakın gördünüz mü istediğimiz rakamı aldık” diye oyunu bitirir. Bu oyun yıllardır bu şekilde tekrar tekrar oynanıyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonuna iktidar adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına 2, taklacı TÜİK’ten 1, Kalkınma Bakanlığından 1, Hazine Müsteşarlığından 1 temsilci katılıyor. Bu beşli sermaye sınıfının temsilcisi ve onların çıkarlarına göre tutum aldıkları halde yaptıkları açıklamalarda “işçilerimizi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” deyip dururlar utanmadan. Asgari ücret belirlendikten sonra ise “asgari ücrete en çok zammı biz yaptık” derler üç kuruşluk zammın ardından. Asgari ücret tespit komisyonuna patronların örgütünden katılan 5 kişi ise her ağızlarını açtıklarında “asgari ücret çok yüksek olursa kayıt dışı işçi çalıştırma artar. Rekabet edemeyiz. Batarız” derler. Zaten devlet adına katılan 5 üye ile patronları temsil eden 5 üye her daim aynı sınıfın çıkarını gözetirler.
İşçi kardeşler, bir an durup düşünelim. Ve ürettiğimiz her şeyi bir gözümüzün önüne getirelim. Tek bir toplu iğneden gökyüzünde süzülen uçağa, denizin üzerinde yüzen devasa gemilere kadar her şey bizim elimizin emeği, gözümüzün nurudur. Her şeyi üreten, yaratan, var eden işçi sınıfıdır. Yani şairin ifadesiyle bu dünya öküzün boynuzunda değil, bizim ellerimizin üzerinde dönüyor. Gelin görün ki dünya bizim ellerimizin üzerinde döndüğü halde, ne kadar ücret alacağımıza ve nasıl yaşayacağımıza başkaları karar veriyor. Yani bizim nasıl yaşayacağımıza bir avuç sömürücü ve onların çıkarları için çalışan devlet ve devletin güdümündeki sendika bürokratları karar veriyor.
İşçi kardeşler, bizim ne denli çok ve ne denli güçlü olduğumuzu sınıf düşmanlarımız olan sömürücü sınıf ve temsilcileri çok iyi biliyorlar. Az olmalarına rağmen onları güçlü yapan işçi sınıfının çok büyük bölümünün örgütsüz oluşudur. Biz örgütlü olmadığımız için onlar bu denli pervazsız davranabiliyorlar. Mesela sendikalar işçi sınıfının öz örgütleridir. Fakat bizim olan sendikalara sahip çıkmadığımız için işbirlikçi sendika bürokratları devletin ve sermaye sınıfının bakanları gibi iş görüyorlar. Sendikalarımıza sahip çıkmamızın ilk adımı seçtiğimiz kişileri denetlemekten geçiyor. Yani nasıl ki patronlar sınıfı seçtikleri yöneticiler işlerini gerektiği gibi yapmadığında anında görevden alırlar, biz işçilerin de seçtiğimiz yöneticileri denetlememiz ve gerektiğinde görevden alıp yerlerine işi daha iyi yapacak kişileri getirmemiz gerekiyor. Elbette bunları yapabilmemiz için işçi sınıfı olarak tepeden tırnağa örgütlü olmamız gerekiyor. Sendikalarımıza sahip çıkıp gerçek birer işçi örgütü haline getirmediğimiz sürece, sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokratları defedemeyiz. Sendikalarımızı gerçek birer işçi örgütü haline getirmediğimiz sürece sermaye sınıfı ve onların devleti karşısında güçlü bir hale gelemeyiz. Her şeyin yanı sıra asgari ücrete dair talebimizi de ancak ve ancak örgütlü olursak kabul ettirebiliriz.
Filler ve Karıncalar
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...