Buradasınız
Kaynaklar Kıt İnsan İhtiyaçları Sınırsız mı?

Arkeologlar Urfa’dan Konya’ya, oradan Burdur’a Anadolu’nun pek çok bölgesinde 5 bin ila 10 bin yıl öncesinde yaşayan toplulukları gün yüzüne çıkardıklarında bir şey keşfettiler: Eşitlikçi, doğayla uyumlu ve barışçıl topluluklar… Binlerce yıl yaşamını sürdüren bu topluluklarda çatışma, savaş, hiyerarşi, eşitsizlik olduğunu gösteren hiçbir ize rastlamadılar. Yiyecek ve barınma gibi temel ihtiyaçları elde etmenin çok çaba gerektirdiği bir dönemde, doğanın sunduğu kaynakları tam anlamıyla kullanabilecekleri gelişkinliğe sahip olmayan bu topluluklar buna rağmen paylaşmayı, ortak yaşamayı bilmişler. Bugünden ne kadar farklı değil mi?
Toplumsal yaşamın her alanında eşitsizlik hâkim. Fakat kapitalizm denilen bu sistem insanlığın görüp görebileceği en iyi sistem olarak pazarlanıyor. Ve bu “en iyi sistem” sık sık “error/hata” verdiği için düzenin ideologları “kaynaklar kıt, insan ihtiyaçları sınırsız” söylemini yeniden piyasaya sürüyorlar.
21. yüzyıldayız ve çelişkilerle dolu bir sistemde yaşıyoruz. Açlık ve yoksulluk ile zenginlik ve ihtişam aynı anda yaşanıyor. Bir tarafta açlık çeken milyarlar varken diğer tarafta ürünler ve doğal kaynaklar israf ediliyor. Toplumsal yaşamın her alanında eşitsizlik hâkim. Fakat kapitalizm denilen bu sistem insanlığın görüp görebileceği en iyi sistem olarak pazarlanıyor. Ve bu “en iyi sistem” sık sık “error/hata” verdiği için düzenin ideologları “kaynaklar kıt, insan ihtiyaçları sınırsız” söylemini yeniden piyasaya sürüyorlar. Zihnimizi bulandırmaya, bilincimizi zehirlemeye çalışıyorlar. Oysa teknolojik gelişmenin muazzam boyutlara ulaştığı, doğanın sunduğu kaynakların maksimum verimle kullanılabileceği, dünya nüfusunun tamamının ihtiyaçlarını karşılayabilecek olanakların yaratıldığı bir dönemdeyiz.
Şüphesiz toplumların gelişkinlik düzeyi insan ihtiyaçlarını çeşitlendirmiştir ama en gelişkin toplumlarda bile insan ihtiyaçları sınırsız ve sonsuz değildir. Bu algıyı yaratan bizzat kapitalist sistemdir. Çünkü kapitalist sistemde üretim, insan ihtiyaçlarını karşılamak için değil kâr amacıyla yapılır. Daha fazla kâr elde edebilmek için daha çok ve daha çeşitli ürün üretmek ve satmak gerekir. Bu da “yeni ihtiyaçlar” yaratılması demektir. İş öyle bir noktaya varır ki, tüketmek bir statü olarak sunulur. Aslında burada söz konusu olan şey tüketmek değil, satın almaktır. Çünkü statü için satın alınan şeyler tam anlamıyla tüketilmez; ya bozularak çöpe gider ya da kullanılmadan kenarda durur. Veyahut “planlı eskitme” yöntemiyle ömrü kısaltılır. Mobilyadan beyaz eşyaya, cep telefonundan ampule her şey çok çabuk bozulacak şekilde üretilir ki yerine yenisi satın alınsın. Bu üretim tarzı kaçınılmaz olarak doğadaki kaynakların tahrip edilmesi sonucunu doğurur. Burada yeni bir soru sormamız gerekiyor. “Kıt” olduğu iddia edilen kaynaklar bu iddiaya uygun olarak tasarruflu kullanılıyor mu?
Kapitalizm bir taraftan ihtiyaçları çeşitlendirip toplumu satın almaya özendirerek “sınırsız tüketim” algısı yaratırken, diğer taraftan işçileri sefalet ücretine mahkûm ederek ve yüz milyonları işsiz bırakarak daha en baştan “eksik tüketim” olgusunu yaratır. Bir tarafta lüks ve sefahat içinde yaşayan bir avuç kapitalist varken, diğer tarafta en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan ve sayısı giderek artan milyarca insan yer alıyor.
Öncelikle doğal kaynakların kendini yenileme özelliğine sahip olduğunu ve geri dönüşüm teknolojisiyle kaynakların tasarruflu kullanılabileceğini belirtelim. Ancak kapitalizmde plansız ve toplumun gerçek ihtiyaçlarını esas almayan üretimle doğal kaynaklar israf ediliyor. Bugün elektrik yaşamımızın her alanında olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Peki, elektrik enerjisini illa doğayı tahrip eden petrol ve kömür gibi fosil yakıtlardan mı sağlamamız gerekiyor? Eğer niyet elektrik ihtiyacını karşılamaksa, bu pekâlâ güneş enerjisi gibi sınırsız ve temiz bir kaynaktan sağlanabilir. Ama bu, kapitalizmin doğasına aykırıdır. Çünkü enerji kaynaklarının seçiminde de temel belirleyen kârdır ve fosil yakıtlar güneş enerjisinden daha kârlıdır. Amaç kâr olduğu için, çok büyük yatırım gerektiren güneş ve benzeri enerjinden uzak duruluyor.
“İnsan ihtiyaçları sınırsızdır” iddiasına geri dönelim ve barınma, giyinme, ulaşım, tatil gibi ihtiyaçlara bakarak şu sorulara cevap arayalım: Son teknolojiyle donatılmış, ışıkların ve kapıların dahi otomatik olarak açılıp kapandığı, tepesinde helikopter pisti bulunan bir “akıllı ev” ihtiyaç mıdır? Moda diyerek giysi dolabını sadece bir kere giyilmiş kıyafetlerle doldurmak ihtiyaç mıdır? Lüks otomobiller, jetler ihtiyaç mıdır? Uzay tatili ihtiyaç mıdır? Çok açık ki zenginler için “ihtiyaç” olan bu şeyler, milyarlarca insan için ulaşılması imkânsız bir şeydir. Sömürücü egemenler, 2 milyar insanın açlık çektiği bir dünyada, yukarıda saydığımız türde aşırı lüksü “ihtiyaç” olarak yutturmaya kalkıyor, sonra da “insan ihtiyaçları sınırsızdır” diyorlar. Gerçekte sınırsız olan kapitalist açgözlülüktür, sırtımızdan elde edilen muazzam zenginlik üzerinde tepinenlerin şımarıklığıdır.
Kapitalizm bir taraftan ihtiyaçları çeşitlendirip toplumu satın almaya özendirerek “sınırsız tüketim” algısı yaratırken, diğer taraftan işçileri sefalet ücretine mahkûm ederek ve yüz milyonları işsiz bırakarak daha en baştan “eksik tüketim” olgusunu yaratır. Bir tarafta lüks ve sefahat içinde yaşayan bir avuç kapitalist varken, diğer tarafta en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan ve sayısı giderek artan milyarca insan yer alıyor. Kısacası “kaynaklar kıt, insan ihtiyaçları sınırsız” söylemi kapitalizmin en büyük palavralarından biridir. İnsanın gerçek ihtiyacına göre üretimin yapıldığı, eşitlikçi ve doğayla uyumlu, barışçıl bir toplum mümkündür. Bunun için yeterli kaynak da, teknoloji de mevcuttur.
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye, tamamen ezmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. Bir süredir “Kent Uzlaşısı” ile kazanılmış CHP’li ilçe belediyelerine operasyonlar düzenleyen, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atarak yerlerine...
- Şubat ayında greve çıkan Tekgıda-İş Sendikasında örgütlü Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün işçileri, İzmir’de aileleriyle birlikte basın açıklaması yaptı. Üç aydır ücretleri ödenmeyen Doruk Madencilik işçileri, şirketin Ankara’da bulunan...
- Diyanet İşleri Başkanlığı, bir yoksulun günlük gıda ihtiyacını göz önüne alarak belirlenen Ramazan fitresinin asgari ücret veya emekli aylığı alanlara da verilebileceğini açıkladı. Bu sözler Türkiye’de işçi ve emekçilerin nasıl bir yoksulluğa mahkûm...
- Sırbistan’da 2024’te Novi Sad şehrinin bir tren istasyonunda 15 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine gerçekleşen kitlesel protestolar sonucunda Bakanlar ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Ancak bunlarla yetinmeyen, yolsuzlukların son bulmasını ve...
- İngiltere’de emperyalistlerin savaşına karşı emekçilerin barış sesi yükselmeye devam ediyor. 25. Ulusal Eylem Gününde çeşitli şehirlerden başkent Londra’ya akan on binler, İsrail saldırısı altındaki Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu...
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...