Buradasınız
Köpeğe 400 Liralık Kuaför Parası
Bir tekstil işçisi
Ben çorap fabrikasında çalışan bir işçiyim. Patronumuzun çok değer verdiği, sevdiği bir köpeği var. Bu köpeğin her şeyiyle kendisi ilgileniyor, onun için en pahalı mamaları alıyor. Geçtiğimiz günlerde patronumuz o çok değerli köpeğini köpek kuaförüne götürmüş. Her ay, belki de her hafta olduğu gibi. Kuaför parası ise 400 lira tutmuş. Bu konu işyerimizde işçi arkadaşlarımız tarafından konuşuluyor. Sabah çay saatinde işçi arkadaşlarımdan biri, başka bir arkadaştan duyduğu bir şeyi aktardı bana. Bu arkadaş ona, “duydun mu, patron köpeğinin bakımı için 400 lira vermiş, köpeğine verdiği değeri işçilerine vermiyor adam” demiş. Ben de doğru söylemiş, yalan değil dedim. Tam bu sohbetin üstüne bir işçi arkadaşımız geldi yanımıza ve o da katıldı sohbetimize. Yanımdaki arkadaş konuyu ona anlatınca, o da “evet doğru” dedi ve bana dönerek “sen ne düşünüyorsun” diye sordu. Ben de “doğrudur” dedim. Sonra da işbaşı ziliyle sohbet sona erdi. Herkes tekrar robota dönüştü. Daha sonra yemek saatinde sohbetin devamı geldi. Bazıları gülüyor, bazıları ise öfkeleniyordu. Bazı işçi arkadaşlar durumun vahametinin farkındaydılar ve iş koşullarımızın berbatlığından söz ediyorlardı.
Dostlar bizim fabrikada çay yok, gece vardiyalarında yemek yok. Hele su! Çalışırken en çok ihtiyaç duyduğumuz şey olan su hiç yok. Biz işçiler kendimiz para vererek alıyoruz suyu. Gündüz vardiyasında verilen yemekleriyse kuaför parası 400 lira olan köpeğe versen yemez, buna adım kadar eminim. Biz işçiler bu koşullarda çalışırken beyimiz bizlerin sırtından kazandığı paraları bu şekilde harcıyor. Bu parayla birçoğumuz mutfak masraflarını, elektrik, su faturalarını karşılamak zorundayız. Patronlar biz işçileri sefalet ve yoksulluk koşullarına mahkûm ederken, kendileri lüks ve varlık içinde yaşıyor. Bu adaletsizliğe dur demenin tek bir yolu var, o da birlik olup örgütlenmek. Bizler ya örgütlüyüzdür ve her şeyizdir ya da örgütsüzüzdür ve hiçbir şey!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.