Buradasınız
Kadına Şiddet: Gerçek Sorumlu Kim?
Kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. 2015 yılında 303 kadın, kocaları, babaları, sevgilileri, oğulları tarafından katledildi, 133 kadın tecavüze uğradı. Üstelik şiddet, taciz ve tecavüz vakalarının önemli bir kısmının açığa çıkmadığını da biliyoruz. Buna rağmen bu rakamlar geçmiş yıllara göre cinayet ve tecavüz vakalarının arttığını gösteriyor. Peki, kadına yönelik şiddet neden her geçen gün artıyor?
İşçileri köle gibi çalışmaya ve yaşamaya mahkûm eden kapitalist sömürü düzeninde yaşıyoruz. Erkek egemen bu sistemde topluma verilen bakış açısı erkeğin kadından üstün olduğudur. Bu anlayışa göre kadın, hizmet eden, itaat edendir. Kendi yaşamıyla ilgili kararları erkekten bağımsız alamaz. AKP iktidarı bu bakış açısını pekiştiren bir politika izliyor. En tepeden en aşağıya kadar, bütün kişi ve kurumlarıyla kadını aşağıda gören söylemleriyle şiddeti meşru gösteriyor. Artmasına neden oluyor.
Meselâ bu partinin vekilleri veya belediye başkanları “kadından akıl alacak değiliz ya” diyerek kadınları aşağı gördüklerini söylemekten çekinmiyorlar. Bu bakış açısı her alanda yansımasını buluyor. Aslında Türk Dil Kurumunun resmi internet sitesinde güncel sözlükteki kadın ve erkek tanımı topluma verilen bakış açısını özetliyor. TDK sözlüğünde kadın “analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan”, “hizmetçi bayan” olarak açıklanırken; erkek “sözüne güvenilir, mert”, “sert, kalın, bükülmez” olarak tanımlanıyor. Tam da bu tanıma uygun düşecek şekilde Sağlık Bakanı “kadın için en büyük kariyer anneliktir” diyor. Başbakan Davutoğlu kadın için çocuk doğurmanın vatani görev olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “kadın erkek eşitliği fıtrata aykırı” diyor.
Kadınların sorunları karşısında toplumsal çözümler aramak yerine kadınların sorunlarını daha da ağırlaştıran işte böyle açıklamalar yapılıyor. Demek ki kadının görevi hizmetçi olmak, çocuk doğurmak, ev işlerini yapmak ve kendisinden daha üstün ve güçlü olan erkeğe itaat etmek! O halde bu görevleri yerine getirme konusunda “sorun çıkaran” yani hizmetçi olmayı reddeden, kendi yaşamı konusunda kararları kendisi almak isteyen kadın, erkeği “tahrik” ediyor demektir. Bu durumda şiddet kaçınılmazdır. Ortada bir “tahrik” durumu olduğuna göre şiddet uygulayan erkek de ceza indirimini “hak ediyor” demektir! İşte erkek egemenliğini yeniden ve yeniden üreten bu sistemin ve devletin mantığı budur.
Kadının ekonomik olarak erkeğe bağımlı olması, şiddet görüyor olmasına rağmen yaşadığı cehennem hayatına mecburen katlanması sonucunu doğuruyor. Kadının çalışma hayatına daha fazla katılmasını sağlayacak yasal düzenlemeler ise yapılmıyor. Fabrikalarda ve mahallelerde ücretsiz kreşlerin olmayışı, doğum ve emzirme izinlerinin çok sınırlı olması kadınların çalışmasının önündeki en büyük engellerdir. Emekçi kadınlar yıllardır bu talepleri dile getiriyor olmalarına rağmen hükümet bu sorunları çözmek için hiçbir adım atmıyor. Doğum ve emzirme izinleri uzatılmak yerine kısmi süreli, esnek çalışma uygulaması hayata geçirilerek kadın eve kapatılmaya çalışılıyor.
Üstelik bu sorunlar sadece Türkiye’de yaşanmıyor. Dünyanın bütün ülkelerinde kadına yönelik şiddet var. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya üzerinde her üç kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor. Dünya üzerinde kadının şiddete maruz kalmadığı bir ülke olmadığına göre demek ki şiddetin kaynağı sermaye düzeni kapitalizmdir. Evet, şiddeti uygulayan erkektir. Ancak şiddeti besleyen ve erkeğin bilincini belirleyen kapitalizmdir. Bu düzende önemli olan paradır, sistem her şeyi satılacak bir mala dönüştürüyor. Bu nedenle kadın da cinsel bir obje olarak sunuluyor. İnsana dair, iyilik ve güzellik barındıran ne varsa çürüten kapitalizmdir. “Büyük balık küçük balığı yutar”, “güçlü zayıfı ezer” anlayışını egemen kılan bu sömürü düzenidir. Erkeği kadına hayatı zindan eden bir canavara dönüştüren bu sistemdir. Biz emekçi kadınlar, erkek şiddetine karşı mücadele ederken bu gerçeği unutmamalıyız.
İşçi sınıfının örgütsüzlüğü, sorunlarımızın kaynağını görmemizi engelliyor; kadınıyla erkeğiyle biz işçileri umutsuzluğa ve çıkışsızlığa sürüklüyor. Oysa şiddeti ve bütün pislikleri üreten bu bataklığı kurutmak bizim elimizde. Kadın ve erkek işçiler kapitalizme karşı birlikte mücadele etmelidir. Unutmayalım ki, emekçi kadının kurtuluşu, işçi sınıfının kurtuluşundan bağımsız değildir. Emekçi kadınlar olarak hak ettiğimiz yaşamı ancak işçi örgütlerinde birleşerek ve mücadele ederek kazanabiliriz.
1 Mayıs!
1 Mayıs Alanlarında Yerimizi Almalıyız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
Son Eklenenler
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...
- Yıllar önce fabrika önlerine gidip işçi kardeşlerimize vardiya çıkışlarında İşçi Dayanışması’nı ulaştırıyorduk. Bu fabrikalar arasında sendikalı olan da vardı olmayan da. Amacımız sendikalı ya da sendikasız olsun fabrikalardaki işçi kardeşlerimize...
- Kocaeli’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde üretim yapan Betek Boya (Filli Boya) işçileri Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinde örgütlendiler. Çoğunluğu sağlayarak yetki belgesini alan sendika, toplu sözleşme görüşmeleri için haftalardır patrona çağrı...
- 24 Aralıkta Balıkesir’de ZSR A.Ş’de meydana gelen patlamada 11 işçi hayatını kaybetti. Katledilen işçilerin kimi henüz hayatının baharında fidan, kimi ana, kimi babaydı. Hepsi bir ananın evladıydı. Patlamanın ardından şirket internet sitesinde...
- Birleşik Metal-İş’in Aralık ayında grev kararı aldığı işletmelerden beşincisi olan Green Transfo Energy’de 25 Aralıkta grev başladı. Kocaeli Çayırova’da bulunan fabrikada çalışan 263 işçi, “sefalet ücreti dayatmasına boyun eğmiyoruz” diyerek şalteri...
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal...
- 11 fabrikada 2 bin işçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerinde metal işçilerinin MESS’e cevabı grev olmuş, Birleşik Metal-İş Sendikası, 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta Grid Solutions ve Schneider Elektrik fabrikalarında...
- Balıkesir’in Karesi ilçesinde bulunan ZSR A.Ş. mühimmat fabrikasında 24 Aralıkta sabah saatlerinde meydana gelen patlama sonucu 11 işçi hayatını kaybederken 3 işçi yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Mühimmat, av, spor ve ses fişeği gibi patlayıcılar...
- Merhabalar dostlar. Yaklaşık 9 yıldır iş güvenliği uzmanı olarak çalışıyorum. Aslında yapmamız gereken çok daha fazla şey varken yasalar, yönetmelikler, patronların baskıları ve işçilerin canını umursamamaları nedeniyle temel olarak yapabildiğimiz...
- Birleşik Metal-İş üyesi 500 işçinin Hitachi Energy’nin Kartal, Tuzla, Dudullu ve Dilovası fabrikalarında 4 Aralıktan bu yana sürdürdüğü grev 20. gününde anlaşmayla sonuçlandı. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanlığı kararıyla metal işçilerinin grevi “erteleme...
- Grev ya da direnişe çıkan işçilerin pek çoğu, daha önce yaşanmış grev ve direnişlerden, bu mücadeleleri yaşayan işçilerin deneyimlerinden haberdar olmadıklarını dile getirirler. Greve ya da direnişe çıktıktan sonra bazı şeyleri öğrendiklerini,...
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.