Buradasınız
Kapitalist Düzende İşçi Çocuğu Olmak
Aydınlı’dan bir tekstil işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Geçenlerde işyeri servisinden inip eve giderken, kolunda çanta okuldan gelip evine gitmeye çalışan iki öğrenciye rastladım. Hava çok soğuk, yağmurlu ve ayrıca rüzgâr çok sert esiyordu. Adeta insanın iliklerine işliyordu. Birbirlerine sokulmuş, ellerinde bir şemsiye, hem ıslanmamaya hem soğuktan korunmaya çalışıyorlardı. Birbirlerine tutunup evlerine gitmeye çalışıyorlardı.
Bana okul dönemimi hatırlattı bu çocuklar. Nasıl zor şartlarda okumaya çalıştığım aklıma geldi. Ben bu kapitalist düzende bir işçi çocuğuyum. Zorluklar daha ilkokula başlayacağım sene başlamıştı. İlkokula başlarken ailemin okul önlüğü alma imkânı olmadığı için, annem benden büyük olan ağabeyimin yırtık önlüğünü dikerek ve ütüleyerek bana verdi. “Yarın giyerek okula gidersin” dedi. Ben ilkokulu ağabeylerimin eski kitap, defter ve silgileriyle bitirdim. Biz yedi kardeştik. Okul üniforma ve kırtasiye malzemelerimizi birlikte kullanıyorduk. Babamın alacak gücü yoktu. Ancak böyle yetiştirebiliyorduk. Zar zor ilkokulu bitirmiştim ki, karşıma yeni bir zorluk çıktı. Okuduğum köyde ortaokul yoktu, ben okumak için ilçeye gitmek zorundaydım. Zaten iki ağabeyimin ilçede okuyordu, bir üçüncümüzün daha okumasına imkân yoktu. Kaymakamlığa başvurup servis isteme fikri geldi aklımıza, “devlet baba bize yardım eder” diye düşünmüştük. Ama eli boş döndük. Servis verme lükslerinin olmadığını söyleyerek bizi geri çevirdiler. Sözde işi halka hizmet olan devletin kaymakamı, bizi dinlemek zahmetinde bile bulunmadı. Sekreteri bize kaymakamın boşuna beklemememizi söylediğini, servis veremeyeceklerini söyleyerek gönderdi. Servis son umudumdu ama vermemişlerdi. Ama ben yine de yılmadım. Kışın o dondurucu soğuklarında ağabeylerimle, yola verecek paramız olmadığı için yaklaşık 10 kilometre yolu yürüyerek okula gidip geliyorduk.
Ben Ağrı’da okudum. Ağrı’da kışlar çok soğuk ve sert geçiyordu. Bu durumda okumaya çalışan bir ben değildim. Sadece bizim köyde aynı şartlarda okumaya çalışan yaklaşık 50 öğrenciydik. Bu zorluklar içerisinde ortaokulu bitirip liseye başladım. Ve bir zorlukla daha karşılaştım. Baştan dedim ya ben bir işçi çocuğuyum. İşçilerin başında dolaşan işsizlik bu sefer de babamı kancasına taktı. İşsizler ordusuna babam da katıldı. Yaklaşık 8 ay iş bulamadı. Ben lise 1 öğrencisiyken okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldım. O çocukları görünce o günler aklıma geldi ve bu çürümüş düzende hem işçi olmanın hem de işçi çocuğu olmanın ne kadar zor olduğunu, bir kere daha görmüş oldum.
Ben şu anda asgari ücrete bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Okul dönemim geride kaldı ama zorluklar halen devam ediyor. Şimdi de aybaşını getirebilmenin, yani bu düzende bu kadar düşük ücretle yaşayabilmenin zorluklarını yaşıyorum. Bu düzende çocuğumun da benim gibi zor şartlarda okuyup, büyümemesi için UİD-DER çatısı altında örgütlü ve bilinçli bir işçi olarak mücadele ediyorum. Biz mücadele etmediğimiz sürece bu düzen bu şekilde devam edecek. Hep beraber örgütlü bir mücadele verelim, çocuklarımıza sınıfsız yaşanılabilecek bir dünya bırakalım.
Kurban Keserek İş Kazalarını Önlemek!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Haziranda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...
- Kapitalist sistemin çelişkileri tüm dünyada derinleşmeye devam ediyor. Dev şirketler rekor kârlar açıklarken işçiler sefalet ücretlerine, gençler işsizliğe, geleceksizliğe mahkûm ediliyor. Emperyalist savaşın alevlerini daha da harlayan egemenler,...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez’de işçilerin sendika hakkı için mücadelesi sürüyor. Ancak işçilerin sendikal örgütlenme hakkını yok sayan şirket yönetimi önce baskı uyguladı, sonra işçileri işten attı, son olarak da 27 Temmuzda polisi işçilerin...
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....