Buradasınız
Kıdem Tazminatı ve “Kafayı Yememek”!
Kıraç’tan bir grup işçi
Patronlar işçilerin kazanılmış haklarına saldırmaya devam ediyorlar. Emeklilik yaşının yükseltilmesi, emeklilik için çalışma prim gün sayısının arttırılması, taşeron işçiliğin yaygınlaştırılması, özel istihdam bürolarının yasal hale getirilmesi vs. derken, şimdi de kıdem tazminatının gasp edilmesi gündemde. Çalışma Bakanının işçilere son müjdesi kıdem tazminatının fona devredileceğini açıklaması oldu. Güya, işçileri çok düşünen(!) Çalışma Bakanı Müezzinoğlu, fon olayının işçilerin lehine olacağını, bir gün çalışılsa bile işçilerin kıdem hakkı olacağını, ayrıca da patronların üzerinde kıdem tazminatının bir yük olduğunu ve bu nedenle oluşturulacak fonun devlet garantisinde olacağını belirterek herkes için hayırlı olacağını söyledi.
Bizler fabrikalarda çalışan işçileriz. Bu saldırı gündeme geldiğinde daha önceden olduğu gibi yine işçi arkadaşlarımıza bu fonun ne anlama geldiğini anlatmaya çalıştık. Yaptığımız bazı sohbetleri anlatmak istiyoruz. İşyerinde yaşça büyük bir işçi ile sohbet ediyorduk. Bu ay bizim çalıştığımız işyerinde BES uygulaması başladığı için haliyle bunun üzerine konuşuyorduk. Abi, “benim yaşım 45’den büyük olduğu için BES beni etkilemiyor” dedi. Ben de “iyi de abi, bu seni etkilemiyor tamam ama kıdem tazminatının fona devredileceği söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsun” diye sordum. Abimiz de “öyle bir şey yapamazlar, sendikalar buna izin vermez” dedi. Ben de “televizyonlarda, haberlerde Çalışma Bakanı söylüyor, duymadın mı hiç?” diyerek devam ettim. O da yanındaki arkadaşına dönüp beni göstererek “ya bu kafayı mı yemiş? Öyle şey mi olur? Neredeyse fonla beraber kıdem tazminatının kaldırılacağını söylüyor” dedi.
Anlayacağınız işçilerin birçoğunun ya kafası karışık ya da durumdan bihaberler. İşçilerin bir kısmı fonun ne anlama geldiğini bilmedikleri için genellikle televizyonlardan verilen haberleri doğru kabul ediyor ve Bakanın açıklamalarına inanmak istiyorlar. Biz işçiler bazen yaşadıklarımızı çok çabuk unutuyoruz ya da gündemimizden, hafızalarımızdan yaşanmış olaylar siliniyor zamanla. Birkaç fon örneğini hatırlayalım: Konut Edindirme Yardımı (KEY), Tasarruf Teşvik Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu gibi fonların kuruluş amacı ile kullanılış biçimine baktığımızda hiç de amacına uygun kullanılmadığı ortada. 1987 yılında o dönemin siyasi iktidarı tarafından oluşturulan KEY fonu sözde çalışanların konut edinmesine katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuştu. İşçilerin zerre kadar yararlanamadığı fon, iktidar ve patronlar tarafından hortumlandı, yağmalandı. Tahminen 7 milyon çalışandan yapılan kesintilerle oluşturulan fon, zaman içinde eritildi. Hatırlarsak AKP, KEY adı altında yapılan kesintilerin toplu olarak geri ödeneceğini propaganda etmişti ama o ödemeler işçilerden yapılan kesintileri karşılamaktan çok uzaktı. Keza 2002’den itibaren her ay çalışanlardan kesinti yapılarak oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonunun bugün kuruluş amacının dışında patronlara teşvik adı altında peşkeş çekildiğini bilmeyen işçi yoktur. İşsiz kaldığımızda fondan faydalanmayalım diye birçok kriter koyan devlet bu fonu patronlara peşkeş çekmekten geri durmuyor. İşsizlik fonunun %50’sinin patronlara peşkeş çekilmesinden de anlıyoruz ki, bu fonlar işçilerin çıkarları düşünülerek değil patronların ihtiyaçları gözetilerek oluşturuluyor.
Peki, şimdi bahsettikleri kıdem tazminatı fonunun bizim için ne anlama geldiğini anlayabiliyor muyuz? Allayıp pullayıp biz işçilerin gözlerini boyamak istedikleri bu yeni fon olayının maalesef lehimize değil aleyhimize olacağını geçmiş dönem örneklerinden görüyoruz. Patronlarla biz işçilerin çıkarları hiçbir zaman ortak olmadı, olamaz da. Oluşturulacak fon patronların yıllardır siyasal iktidardan istedikleri bir şeydi. İşçilerin kısmi iş güvencesi olan kıdem tazminatı bu fonla birlikte zaman içinde tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir. Fonda birikecek olan paralar da işçilere değil yaşanmış örneklerde olduğu gibi yine patronlara verilecektir.
Kazanılmış haklarımıza sahip çıkmadığımız sürece patronların saldırılarının sonu yoktur. O nedenle kazanımlarımıza sahip çıkmak için bilinçlenmeli, örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.
Elleri Var Özgürlüğün
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Kıdem Tazminatı Hakkımız Egemenlerin Ağzını Sulandırıyor
- “Olmaz Öyle Şey”
- Sendika Biziz!
- Engel Olduk, Yine Olabiliriz!
- Su Uyur Düşman Uyumaz
- Kötü Gün Dostu Kıdem
- Patronların Oyununa Kanmamak İçin UİD-DER’e
- Kıdem Tazminatı Bize Mirastır
- Sağlıklı ve Güvenli Çalışma İçin Kıdem Tazminatına Sahip Çık
- Kıdemden Elinizi Çekin!
- Kıdem Tazminatı Sınıfımızın Bize Mirasıdır
- Kıdem Tazminatımızın Patronların Cebine Girmesine İzin Vermeyeceğiz!
- Gebze Sendikalar Birliği: Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!
- Kıdem Tazminatı Maliyet Değil Haktır!
- İçimiz Isınır mı?
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- Kıdem Tazminatını Gasp Ettirmeyelim
- Burjuva Medyanın Dezenformasyonlarına Kanmayalım!
- Kıdem Tazminatı: Yalanlar ve Gerçekler!
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...