Buradasınız
“Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor”u Seyirciler Anlatıyor
UİD-DER İşçi Tiyatrosu, Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor oyunu İstanbul’un çeşitli bölgelerinde işçi-emekçi seyircisiyle buluştu. Oyun çıkışında izleyicilere sorduk, onlar da bize düşüncelerini ve hissettiklerini anlattılar. Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor oyununun yarattığı etkiyi dile getiren izleyiciler, işçi tiyatrosunun ne denli önemli olduğunu, her şeyi baştan sona işçilerin yapmasına dönük şaşkınlıklarını ve mutluluklarını ifade ettiler.
İstanbul Avrupa Yakası-Su Sahnesi
Alternatif Sanat Oyuncuları/yönetmen: Öncelikle emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ederim, ellerine sağlık. Böyle etkinliklerin ülkede sık sık olması gerekir, bunu düşünüyoruz. Biz zaten Alternatif Sanat Oyuncuları olarak tiyatronun alternatif mekânlarda, alternatif düşüncelerle ortaya çıkması ve bu anlamıyla bir üretim aşamasına gelmesini düşünen insanlarız. Bu nedenle bu tip tiyatro hareketlerini önemsiyoruz. Ayrıca UİD-DER’i tanıdığımız için oradan da ayrı bir keyif alıyoruz. Oyun gerçekten çok keyif vericiydi. En enteresan yanı; bildiğim kadarıyla işçi arkadaşların, hiçbir sanatsal kariyeri olmayan ya da uzun süreli bir eğitim almayan arkadaşların sergilediği bir oyundu. Bu konuda çok şey söylemektense tek şey söylemek bence daha akıllıca olur: Böyle işçi arkadaşlar çoğalsın istiyoruz. UİD-DER gibi kurumlar bunun önderliğini yapıyor. Onların bu görevlerine daha sıkı sarılmasını istiyorum. Oyunu keyifle izledim. Bizim ülkemizin ve dünyanın yarasını deşen bir konuydu. Geçmişten günümüze getirmek de güzel olmuş. Tekrar herkesin ellerine sağlık.Plastik fabrikasında çalışan bir işçi: İlk defa işçilerin tiyatro oynadığını gördüm, çok şaşırdım. Profesyonel oyunculardan daha iyi oynadıklarını gördüm. Bence daha kabiliyetliler, daha güzel oldu normal oyunculardan. İşçiler işçilerin sorunlarını anlattığı için çok hoşuma gitti. Yine gelmek istiyorum.
Tekstil fabrikasında çalışan bir kadın işçi: Oyunda kendimi buldum, kafama taş düşmüş gibiydi. Taş al, taş koy, taş ver! Bundan önce bir yerde çalışıyordum. Kafama taş düşene kadar dank etmedi bir şeyler. Şu anda kendimi biliyorum. Güzel bir oyundu, kendimi buldum. Esaret altında çalışıyormuşuz gibi hissettim, çünkü öyle. Hakaret, hakaret, hakaret… Buna son vermenin zamanıdır diye düşünüyorum. Ben de buna son vereceğim inşallah. Gerçekten bir sanatçıyı izliyormuş gibi oldum. “Ne kadar güzeller, nasıl yapabiliyorlar, eğitimi nereden almışlar” dedim izlerken. Kendi kendilerini eğitmeleri güzel. İnşallah ben de öyle olabilirim.
Büro işçisi: Oyun sözünü iyi söylüyor, diyeceğini doğru yerde söylüyor, zamanında söylüyor ve eğlendiriyor. O yüzden keyif aldım. Ama benim için daha önemli olan seyirci kitlesiydi. Kimler gelecek diye merak ediyordum. Genç işçilerin gelmesi beni daha çok mutlu etti, o benim için özel bir şey. Bu arkadaşlar profesyonel değil ama ortaya koydukları emek oldukça iyiydi, ben beğendim. Özellikle oyunculuklara, anladığım kadarıyla bayağı çalışmışlar. Anladığım kadarıyla öncesinden beraberlikleri var, çünkü bayağı senkronize çalışıyorlar, iyi çalışıyorlar, iyi bir diyalog vardı aralarında. İşçiler arasında böyle çalışmalar yapmak daha zahmetli bir şey. Çünkü mesai saatleri fazla, eğitim düzeyleri sıkıntı olabiliyor. Tüm bunlara rağmen bir de sanat ile işçilere ulaşmaya çalışmak ayrıca bence değerli bir şey.
Emekli bir işçi-grafiker: Çok iyi mesai harcamış arkadaşlar. Onları kutlarım, gerçekten iyi hazırlanmışlar. Anlatmak istedikleri şeyleri de çok iyi anlattılar, mesajları çok iyi verdiler. Ümit ediyorum herkes benim aldığım kadar mesajları alabilmiştir. Diğer güzel bir yanı da şu: Hem bir yerde çalış, hem de gel burada tiyatroya hazırlan, bunlar kolay işler değil ve arkadaşlar çok iyi hazırlanmışlar. Teşekkür ediyorum onlara. Eğer tekrarlarsa mutlaka gelirim.
Zımba fabrikasından bir işçi: Oyun aynı günümüzü yansıtıyor gibi, ondan bize alınmış gibi, şu anda aynı şeyler oluyor gibi. İşçilerin hazırlaması önemli. Bizleri yansıttığı için güzel oldu.
Sağlık işçisi (kadın): Ben böyle bir şey izleyeceğimiz tahmin etmiyordum, çok güzeldi. Kölelikten bahsedildi, aslında biz de aynı durumdayız. İbrahim’in kafasına taş düştü, kendisine geldi. Bizim de UİD-DER sayesinde kafamıza taş düşüyor. Biz de kendimize geliyoruz. Bir arkadaşımız söyledi; her şeyi işçiler yapmış. Ya mükemmel! İşçilerin gücünü buradan görüyoruz işte. İstediğimizde neleri yapabileceğimizi net bir şekilde görüyoruz. Ben bir şey daha söylemek istiyorum. UİD-DER’e gelip gitmeden önce bana her “mesaiye kal” dediklerinde ben mesaiye kalıyordum. UİD-DER’e geldikten sonra mesainin zorunlu olmadığını öğrendim ve mesaiye kalmıyorum artık. Zamanı geldiğinde işi bırakıp gidiyorum. Hatta diyorum ki “çalışma saatleri kısaltılsın, ben bu kadar çalışamıyorum.” Bunlar hep UİD-DER sayesinde oldu. UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor! Yüreğinize sağlık!
Reklam sektöründen bir işçi: Gerçekten çok güzeldi. Beklediğimin üzerinde bir performans sergilediler. İşçi sınıfının sorunlarını çok güzel bir şekilde dile getirildi ve olması gereken çok güzel noktalara değinildi. İşçiler birlik oldukları zaman çok güzel şeyler başarabilecekler. Önemli olan İbrahim’inki gibi bir taşın kafaya düşmesi.
Kadın işçi: Kendim de işçiyim. İşçiler eziliyor, üç kuruş için çalışmaya zorlanıyoruz. Bizim hayatımızı anlatıyor Köle İbrahim. Çok mutlu olduk onu izleyince. Biz de bu sayede işyerlerinde daha kararlı konuşabiliriz diye düşünüyorum. Çok güzeldi.
Kadın işçi: Sağ olun böyle şeyler yaptığınız için. Nasıl bir köle olduğumuzu hatırlattılar bize. Biraz daha bilinçlendik. Birlik olursak her şeyi yenebiliriz, Firavun’a nasıl karşı gelindiyse, biz de bu sorunlara karşı başkaldırabiliriz. Ben oyunun her sahnesini çok beğendim, içten alkışlarla katıldım. Hep bizi anlattı, başka bir şey değil. Başlı başına ben çok beğendim. Ben tiyatroya da gittim; tiyatroda bile bu kadar sahici değildi. Orada laflarını falan unutuyorlardı. Burada o kadar ciddi, gerçek bir oyundu ki… Çok sevdim, çok beğendim. Çalışan insanlarız, hepimizin bir şeylere sahip çıkmamız gerekiyor. Buraya gelmek eğlenmekten ziyade, bu kadar kişinin bir araya gelmesi çok önemli. Toplum olabilmemiz önemli.
Üniversite öğrencisi: İyi ki gelmişim, gayet memnunum. Çok güzel bir oyun. İşçinin başına taş düşmesi çok güzel. Keşke ikinci kez düşmeseydi. Bizim de illa başımıza taş düşmesi gerekiyor. Normalde tiyatrocular maddiyat için oynuyorlar. İşçiler kendi sorunlarını dile getirmek için oynuyor. Bu, güzel bir şey.
UİD-DER’in Sarıgazi temsilciliği
Kadın işçi-I: Bugünkü etkinlikten dolayı arkadaşlarımın hepsine teker teker teşekkür ederim, çok güzeldi. Gerçekleri yansıttılar. Sürekli başını kum gömen insanları, birilerinin uyandırmasıyla neler olabileceğini anlattı bana bu oyun. İşçiler kendi emekleriyle, çabalarıyla bir yerlere varabileceklerini gösterdiler.Kadın işçi-II: Ben çok beğendim. Oyunculara bayıldım. Ben de onlar gibi olmayı çok isterim. Müthiş bir şeydi. Bu oyun bana işçilerin daha iyi yaşamak için haklarını aramaları gerektiğini gösterdi. Kafasına taş düştükten sonra yeni düşüncelerle uyanmasını, bu düşünceleri arkadaşlarıyla paylaşmasını izlediğimiz sahneyi çok beğendim. İşçilerin kendi çabalarıyla böyle bir oyun çıkarmaları, her şeyi kendileri yapmaları çok güzel! Bence büyük bir tebriki hak ediyorlar onlar.
Öğrenci: Ben daha önce de çok tiyatroya gitmiştim ancak hiçbirinden bu kadar etkilenmemiştim. Örgütlenmenin ve insanları bilinçlendirmenin ne kadar kolay olduğunu güzel bir şekilde anlattı bize. Güzel bir tiyatroydu, anlamlıydı. Biz hep işçilerin içindeyiz; benim annem babam da işçi. Onların mücadelesini anlatıyor. O yüzden etkilendim. Daha önce gittiğim tiyatrolardan bu kadar etkilenmemiştim. Ben buradaki çoğu organizasyona geliyorum. Çok emek veriyorlar gerçekten, güzel şeyler ortaya çıkarıyorlar.
Kadın işçi-III: Benim oğlum 3 buçuk yaşında. Daha önce çocuk tiyatrosuna da götürdüm. Oradan daha ilk yarı bitmeden çıktık. Oğlum burada o kadar keyif aldı ki… Arka sıralardaydık, ikinci yarıda ön tarafa geçmeyi istedi. Kulise gitti, bütün herkesi alkışladı. Mutlu oldum onu ilk defa böyle görünce. Çok anlamlı bizim için. Oğlumun zevk alması, hoşlanması çok duygulandırdı beni. Ben de oyunu çok beğendim. Daha önce de tiyatroya gitmiştim ama zor imkânlarda bunu başarmak, bu duyguyu insana yaşatmak bambaşka güzel. Konuşamıyorum bile, çok duygulandım gerçekten. Bunca emeğin tabii ki bir gayesi var. Şu 3 yaşında çocuk bile bu kadar etkileniyorsa insanların bunları görmezden gelmemesi gerekir diye düşünüyorum. Bugün oğlum çok güzel uyuyacak, çok seviniyorum. Hepinize çok teşekkür ederim.
Genç bir işçi: Gerçekten çok güzel bir tiyatroydu. Oyun teknik açıdan çok iyiydi. İçindeki ince mesajlar, fikirler çok güzeldi. Her şey için çok teşekkür ediyorum. Beni en çok etkileyen Kölebaşı bölümüydü. Kölebaşı’nın da bir köle olduğunu, yani aslında ustabaşlarının da bir işçi olduğunu anlatıyordu. O bölüm bayağı etkiledi beni. Ben de bir işçi olarak bayağı duygulandım. Arkadaşları gerçekten tebrik ediyorum. Çok başarılı bir oyun çıkardılar.
Kadın işçi IV: Oyunda çok şey bulduk. Onun kafasına düşen taş, bizim kafamıza da düştü, gerçekten etki yarattı. Çok şey öğrendik. Çok başarılı bir oyundu, çok güzeldi. Tek kelimeyle muhteşemdi. İbrahim kölenin Firavun’a karşı anlattıkları müthiş etkiledi beni. Her şeyde emek vardı. Bu, işçiler olmadan hiçbir şey olmaz demek.
Emekli: Köle İbrhim’i izlerken buradan gençliğime gittim. İlk çalıştığım yıllara, ilk mücadele yıllarıma gittim. Migrosta yaşadığım grevlere gittim. Tüylerim diken diken oldu. Bütün arkadaşların emeklerine teşekkür ediyorum. Oyunun genel olarak bütün bölümleri beni etkiledi ama uyanışın yaşandığı süreç; kafamda, düşüncemde, hayatımda kurmak istediğim, toplumsal olarak uyanışın başladığı o sürecin başlangıcı, en çok etkilendiğim sahnelerdi. Bu oyunu işçilerin hazırlaması, bizim neler yapabileceğimizin en iyi örneği. Çünkü üreten biz olduğumuz için istedikten sonra neleri yapabileceğimizi bu çalışmayla ortaya koyulduğu için ayrıca bir gurur verdi bana.
Kadın işçi-V: Valla mükemmeldi, güzeldi, çok beğendim. Zaten günümüzde de bu yaşanıyor. Patronlar da işçilere aynı şekilde davranıyor, tıpkı Firavun gibi. Güzel anlatmışlar, bayıldım valla. Dekorlar falan da çok güzeldi, her şey harikaydı. İşçiler isterse her şeyi başarabilir. Onlar da çok güzel başarmışlar, mükemmeldi.
Kadın işçi-VI: Çok beğendim. Öncelikle çok teşekkür ederim arkadaşlara, emeklerine sağlık. Çok profesyonel bir çalışma olmuş. Özellikle bazı bölümleri çok beğendim. Köle İbrahim’in başına taş düşmesi ve kendi bilincini kazanması, artık haksızlıkları sorgulaması… Firavun’un konuşması, Firavun’u yerle bir etmeleri, kölelerin örgütlenmesi, birlik olması. Bunlar beni çok etkiledi. İşçi tiyatrosu, işçilere örnek olması açısından çok önemli diye düşünüyorum. Özellikle çok güzel bir örgütlenme UİD-DER. Derneğinize üye değilim ama çok beğendim, çok güzel, çok sıcak bir ortamınız var.
Kadın işçi-VII: Oyun çok güzeldi, emeği geçen herkese çok çok teşekkür ediyorum öncelikle. Beklediğimin çok üzerinde bir oyun buldum açıkçası. Biz işçilerin de bir şeyler başarabileceğine şahit oldum burada. Ben de bu arada yeni başladım tiyatroya. Bakalım, inşallah bizi de izlersiniz yakında. Emeğiniz için çok çok teşekkür ediyorum herkese. Köle İbrahim’in “Mavi gök kubbenin altında ve bereketli toprakların üzerinde ne varsa bizim olacak” sloganını çok beğendim. Ben 2-3 ay oldu tiyatroya katılalı, tiyatro sayesinde tanışmıştım. Burada bir aile ortamı var.
UİD-DER’in Aydınlı temsilciliği
Kadın işçi: Edirne’den geldim ben bu oyunu izlemek için. Oyun gerçekten çok güzeldi, arkadaşlar olağanüstüydüler. Şu an gerçekten çok heyecanlıyım, ifade edemiyorum. Oyunda en çok etkilendiğim nokta, Mısır’daki görüntülerdi. Tüylerim diken diken oldu gerçekten. Çok güzeldi. Birlik ve beraberlik çerçevesinde olursak her şeyi yapabileceğimizi gördüm ben burada. Şu an konuşamıyorum, o kadar etkilendim. Oyunun her şeyiyle onlar ilgilendiği için daha da güzeldi. Normal oyunculardan çok çok daha iyiydiler.Öğrenci: Çok güzeldi. Hem korku vardı, hem heyecan vardı. Çok güzeldi, anlatılmaz yani. Firavun’un konuşması, kölelerin dayanışması beni çok etkiledi, çok hoşuma gitti. Ben de buradaki işçi tiyatrosundaydım. Devam etseydim eğer ben de böyle oyunlarda oynayabilirdim. Çok pişmanın devam etmediğime. Yine başlayacak Ekimde, devam etmeyi düşünüyorum.
Deri işçisi: Gayet güzeldi. Bu tarz şeylerin olması çok mantıklı. İnsanlarımız köleleşmiş. Bu tarz şeyler haftada bir kez yapılsa, aslında bilinçlenmiş oluruz. Mutlaka görülmesi lazım. Yaşayarak da insanlar sorunlarını görüyor ama bir şeylerden cesaret alınması lazım. Herkes bir şeylerden korkuyor, kaçıyor. Ama biz böyle olmasını istemiyoruz. Ben ve benim gibi düşünen insanlar sayesinde, Allah’ın izniyle bunların geride kalacağını düşünüyorum. Bu gibi şeylerle pek karşılaşmıyoruz. 20 seneden beri burada oturuyorum, böyle bir şeyle ilk defa karşılaşıyorum. İnsanların düşüncelerine göre hareket edebilmek, o senaryoları onların anlayabileceği dilde yapabilmek daha iyi bir şey. Bu da bir tecrübe ister. Oyuncularımızın hepsi de farklı işlerde çalışmalarına rağmen bu konuda bayağı tecrübeliler. Mümkünse her hafta olursa daha çok seviniriz.
Öğrenci (kadın): Çok güzeldi, çok anlamlıydı. Günümüzdeki köleliğin çok eski versiyonunu bize gösterdiler. İzleyiciler tarafından da tutuldu. Bizim köleliğimizin, günümüzdeki sorunların da sahneden canlandırılması çok güzeldi. Özellikle en son bölüm çok güzeldi. Günümüzdeki Mısır başkaldırısı sinevizyonunun gösterilmesi çok güzeldi. Hatta arkadaşım Ukraynalı, o bile beğendi. En çok Firavun’un indirilmesini, bir de Mısır halkının ayaklanma görüntülerini çok beğendim. Bu gösteriyor ki örgütlü olunca insanların yapamayacağı hiçbir şey yoktur. İnsan firavunları bile alaşağı edebilen bir varlık. İnsanlar gerçekten uyutuluyor ve birileri tarafından uyandırılıyor. Örgüt ve akıl olunca insanların yapamayacağı hiçbir şey yok. Oyunu işçilerin hazırlaması gerçekten çok müthiş bir şey. 12 saat boyunca çalışan insanlar, şu gösteri için zaman ayırabiliyorlarsa gerçekten elleri ayakları öpülecek insanlar. Ben ki öğrenciyim, o kadar fırsatım olmasına rağmen yapamıyorum, ama bu insanlar yapabiliyor. Demek ki insanlar isteyince yapabiliyor. Gerçekten çok müthiş bir şey. Başka bir arkadaşım oyunu izlemek için nöbetten çıktı, Ankara’dan buraya geldi.
Emekli kadın işçi: İnanılmaz güzeldi. Elinize, kolunuza sağlık. Bu topluma bu oyunun daha fazlası bile gerekir. Bu, topluma mesaj olur. Hele ki şu dönem oyunda anlatılan köleliği yaşıyoruz. Bizim çocuklarımızın, sizin gibi gençlerin verdiği mesaj yerine ulaştı. Umarım ki bunun devamı da gelecek. Gerçekten çok mükemmel olmuştu. Her şey için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten yıllardır hep karın tokluğuna çalıştık. Herşeyi üreten biziz. Tarlada çalışan da biziz, fabrikada çalışan da biziz. Mağazalara bütün lüks ürünleri koyanlar da biziz. Ama o mağazaların önünden boynumuzu büküp geçen de biziz. Buna gerçekten dur diyecek olan da biziz. Oyun bana inanılmaz gurur verdi. Biz her alanda varız ama kendimizi ifade edemiyoruz. Halen köle gibi çalışıyoruz, karşılığını alamıyoruz. Ama korkuyoruz. Ya bizi işten atarlarsa, ya çocuklara ekmek götüremezsek… Hep bu endişeler vardı. Bu endişeler olduğu sürece kölelik devam ediyor. İşçiler bir araya geldiği zaman ben bile inanamadım sizlerin yaptığınıza. İnanılmaz mutlu oldum, inanılmaz gurur duydum. Demek ki yapabiliyoruz. Yeter ki isteyelim. Yeter ki gerçekten birlik olalım. UİD-DER’e gerçekten teşekkür ediyorum.
Öğretmen: Oyunu güzel buldum. İçinde emek olduğu çok aşikârdı. Küçük bir bütçeyle yapılmış çok nadide bir iş çıkmış ortaya. Dekorlardan, müzikten, sonlara doğru koyulan sinevizyondan bu anlaşılıyordu. Oyunun verdiği mesaj bence çok açıktı, içeriğini anlayabildim. Günümüze kıyaslamak çok zor. Günümüzde bu tür durumlarla çok sık karşılaşılabiliyor. Beni cezbeden nokta, işçilerin bu oyunu hazırlamasıydı. Gelmeden önce bültenden okudum. Ben bunu ilk oyun zannediyordum. İlk oyun değilmiş, bundan önce bayağı oyunlar sergilenmiş. Acemilikten sıyrılmış oldukları belliydi. Bu oyunu oynayabildiğiniz her yerde oynamalısınız bence. Çünkü insanlara bir dokunmalı ya da bir taş düşmeli artık. O emek beni çekti, o emeğin arkasına söylenebilecek bir şey yok.
Öğrenci: Oyun gerçekten insanların hayatlarına dokundu. İnsanların neler düşünmesi gerektiğine, neler yapması gerektiğine dair çok çok güzel sözler ve görüntüler sundu. UİD-DER’in böyle bir tiyatro yaparak sunduğu şeyi ben takdire şayan buluyorum. Burada ilk defa bugün tiyatro izlemiş insanlar olduğunu da biliyorum. O insanlara bu duyguyu yaşatmak UİD-DER’li biri olarak gurur verici bir durum. Oyun vermesi gereken her şeyi bence çok güzel verdi. Sendikalara, haklarına, çalışma koşullarına, ücretlerine, iş güvenliğine sahip çıkılması gerektiğini, oyun eğitim haline getirerek verdi. Oyunda eğitim böyle olur. Üstelik sadece oyuncular değil, bu sahneyi yapanlar, işçileri davet edenler, kitap-yiyecek-çay stantlarında duranlar da işçilerdi. Ekipler kurduk, iş bölümü yaptık. Çok disiplinli ve çok güzel bir şekilde çalıştık. Herkes gönüllü bir şekilde buraya gelip işlerin ucundan tuttu. Ve bu sonucu aldık. Gerçekten çok güzel oldu, çok mutlu olduk, emeğimize değdi. UİD-DER’e teşekkür ediyoruz.
Öğrenci: Çok güzeldi, çok anlamlıydı. Oynayanlar gerçekten bir şeyler anlattılar. Bunları zaten herkes biliyordu gibi geliyordu bana, ama bu oyunla eminim herkes bilince çıkartmıştır. Bunları anlatıp, herkesin görmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Kadın işçi: Bence güzeldi. Bir de işçilerin yazmış olması etkiledi beni. Farklı düşüncelere sahip o kadar insanı toplamıştı. Eskiyi göstererek aslında günümüzü anlattılar. Özellikle oyuncuların performansını çok beğendim. İşçilerin nasıl sömürüldüğü konusunda UİD-DER’e geldiğimden beri çok şey öğrendim. Her ne kadar umutsuz düşüncelerim olsa da buraya geldikçe aslında yalnız olmadığımı görüyorum. Köle İbrahim’in de yaptığı gibi beraber olursak her şeyin üstesinden gelebiliriz. Yalnız başınayken insan umutsuzluğa düşer fakat böyle kalabalık bir ortama girince diyorsunuz ki “biz bunları yapabiliriz aslında.” Tek yapmamız gereken insanların içindeki o umudu alevlendirmek, o ışığı yakmak. En çok İbrahim’in kafasına taş düşmesiyle hayatını değiştirmesi ve etrafındaki bilinçlendirmeye çalışması. Firavun’un alaşağı edilmesi çok güzeldi.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....