Buradasınız
Kölelik Bürolarında İşçi Olmak
Ankara’dan işçi öğrenci
Kiralık işçiliğin önünü açan yasa tasarısı geçtiğimiz sene Mayıs ayında yürürlüğe girmişti. Peki, nedir kiralık işçi yasası? Hatırlayalım: “Bu yasa, işçilerin aynı köleler gibi kiralanmasını getiriyor. İşçileri işe alacak özel istihdam büroları, dileyen patrona bu işçileri saatlik, günlük ya da aylık kiralıyor. Kısa süreli sözleşmelerle çalıştırılacak bu işçiler, bir yılı doldurmadan kendilerini kapının önünde bulacaklar. Kıdem tazminatı alamayacaklar, çoğu zaman sigortaları olmayacak, olsa da parçalı olacak. Çalışmaya gönderildikleri işyerlerinde haklarını bile arayamayacaklar. Bu koşullarda çalışan işçiler, mezarda bile emekli olamayacaklar!” [*]
Kiralık işçi yasasının içeriği kısaca böyle. Ben de yaklaşık bir haftadır kölelik bürolarında çalışıyorum. Gittiğim farklı işyerlerinde karşılaştığım durumları size aktarmak istiyorum. Çalışmaya başladığım ilk günlerde neredeyse tüm işyerlerinde en az üç kişinin yapması gereken işleri tek başıma yapıyordum. Gece saat ondan sabahın yedisine kadar neredeyse hiç durmadan çalıştım. Fakat yine de işler bitmiyordu. Yaptığım işin bir kısmı atık gıda malzemelerinin konteynırlara doldurulup boşaltılmasıydı. Dolayısıyla bu iş için maske ve eldiven gerekiyordu. İlk iş günümde vardiya müdürüyle bunun üzerine tartıştım. Çünkü o gün eldiven kalmamış, maske ise zaten hiç yokmuş! Müdüre maske ve eldiven olmadan bu işi yapmayacağımı söyledim. Müdür: “Bugüne kadar bu işi herkes böyle yaptı. Hiç kimseye de bir şey olmadı. Hem maske ve eldivenimiz yok!” diyerek aklı sıra beni ikna etmeye çalıştı. Ben ise kararlı bir ifadeyle eldivensiz ve maskesiz çalışmayacağımı ve ayrıca bu durumun iş sağlığı ve güvenliği kanununa aykırı olduğunu söyledim. Bunun üzerine müdür, depodan döndüğünde elinde iki kutu maske-eldiven takımıyla gelmişti. Bu olayda bizim sağlığımızı ve canımızı koruyacak önlemlerin patronlar için “maliyet” olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
Başka bir gün yine “kurnaz” bir müdürle bu defa servis sorunu ile ilgili tartıştım. Yarım saat önceden müdüre, servis gelince bana haber vermesini söyledim. Ancak saatin geçtiğini görünce tekrar gidip servisi sordum. Bana servisin gittiğini artık yapacak bir şeyin olmadığını söyledi. “Sen niye binmedin?” diyerek sorumluluğu bana yıkmaya çalıştı. Ben de bu sorumluluğun ona ait olduğunu, fazla mesaiye kalmayacağımı ve gerekirse taksi tutması gerektiğini söyledim. Bunun üzerine müdür servisi geri çağırmak zorunda kaldı. Bu olayda da müdürlerin katakulliyle işçileri fazla mesaiye bırakma çabaları gözümden kaçmamıştı. Buradaki başka bir sorun şuydu: İşçiler her gün iş bitmiyor bahanesiyle mesaiye bıraktırılıyor fakat fazla mesai paraları verilmiyordu. İşçilerle bu durumu konuştuğumda ise “burada böyle işliyor” deniliyordu. Bunlarla birlikte karşılaştığım sorunlardan birisi de her gün iş olmamasıydı. Birkaç defa işyerine gittiğimde, o gün işe çağrılmış olmama rağmen “bugün elemana ihtiyacımız yok” denilerek geri gönderildim. Fakat ben UİD-DER’den öğrendiklerim sayesinde, hem fazla mesai ücretlerimi hem de geri gönderildiğim günlerin yevmiyesini, müdürler ve bürodaki görevliyle yaptığım tartışmalar sonucunda aldım.
Burada önemli olan husus, tüm bu yaşananların münferit durumlar olmadığı gerçeğidir. Kölelik büroları, kıdem tazminatının elimizden alınması gibi saldırılar sonucu, işçiler için çalışma hayatının biçimi kölelik olacak. Artık kadrolu, sürekli ve güvenceli çalışma da mezara gömülmüş bulunuyor. Diğer yandan kölelik büroları, sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önünde önemli bir engeldir. Zaten patronların ve hükümetin esas amacı da bu.
Bizler hangi koşulda olursa olsun örgütlenmediğimiz ve mücadele etmediğimiz sürece, kazanılmış tüm haklarımızın elimizden alınacağını bugün yaşayarak öğreniyoruz. Bu nedenle haklarımıza sahip çıkmanın ve köleliğe boyun eğmemenin yegâne yolu işçi sınıfının saflarında mücadele etmektir.
[*] http://uidder.org/haklarimiza_sahip_cikmanin_vakti_gelmedi_mi.htm
Göz Göre Göre İşçi Katliamı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...