Buradasınız
Küçüktüm Küçücüktüm…
Kıraç’tan bir kadın işçi

Küçük hatta küçücük yaşta işçiliğe başladığım için ezilmenin, sömürülmenin ne demek olduğunu iyi bilirim. Çocuk yaşta işçilik yaptığım dönemlerde patronların ve ustaların azarlamaları beni içten içe öfkelendiriyordu. Tekstilde çalıştığım zamanlarda patronların yazıhaneleri işçilerin karşısında olurdu. İşçileri daha iyi gözetlesinler diye. Haksız yere azar işittiğimde gidip o yazıhanenin camını kırıp aşağı indiresim geliyordu. Ya da ustabaşının kafasına o an elimde ne varsa fırlatayım diyordum. Fakat çaresizdim, küçük bilinçsiz bir kız çocuğu koskoca bir patrona ne yapabilirdi?
Hani bir atasözü vardır ya ağaç yaşken eğilir diye, işte patronlar ve onların adamları olan ustabaşları da benim gibi çocuk işçileri öyle eğmeye çalıştılar. Küçük yaşta ezilmek patronlar sınıfının var olan düzenine de boyun eğmek anlamına gelir. Çocuk denecek yaşta işçiliğe başlamış olanların çoğu, bu baskılarla karşılaştıklarında önce isyan ederler ve “ulan bu dünyaya ömür boyu çalışmaya mı geldim?” diye sorarlar kendi kendilerine. Ama gittikçe bu sorgulamanın içinde kaybolup gidilir ve bir bakılır ki yıllar geçip gitmiş.
Yaş biraz olgunlaşınca çalışmaktan gocunmamaya başlarsın, gençliğin verdiği enerjiyle daha çok çalışırsın, çalışma temponu artırırsın, patronların “tam gaz” dedikleri bir işçi oluverirsin. Aslında insanı gocunduran da çok çalışmak değil, patronların hep daha fazlasını istemeleri ve çok çalışmana rağmen insan yerine bile konulmamaktır.
Tabii bu duygu ve düşüncelerin hepsini o zamanlar ben de yaşıyordum. “Ulan arkadaş” diyordum, “çalışmak zorundayız, eyvallah. Çünkü babamız zengin değil. Peki, bu işin bir yolu yordamı yok mu? Yani patronlar bizi hep böyle sömürecek mi?” Yalnızca kafamdan geçiyordu bu sorular, “kime ne anlatayım, beni kim dinler?” diye düşünüp duruyordum. Zaman zaman ustalara rest çekiyordum, usta bana ben ustaya işyerinin ortasında bağırıyorduk. Artık o an kim galip gelirse. Ben böyle debelenirken bir gün benden yaşça büyük ve işçilik deneyimi olan bir abiyle tanıştım. Abi bana patronların düzenini, işçilerin birlik olmaları gerektiğini anlatmaya başladı. Söylediği, anlattığı şeyler kafamdan çıkmıyordu. Çünkü bir biçimde içinde bulunduğum çıkışsızlığın aşılabilir olduğunu anlatıyordu. Ama bir yandan da bunlar hayata geçmesi imkânsız şeylermiş gibi geliyordu bana. Çünkü her ne kadar içinden sorgulasan da bu düzeni, öyle kolay değil sömürü düzenine bir çırpıda kafa tutmak. Sonuçta o yaşa kadar sana bu dünya böyle gelmiş böyle gider diye öğretmişler. O yüzden bu abinin her anlattığını eve gittiğimde de düşünmeye devam ediyordum.
“Peki, patronlar olmasa bize kim iş verecek? İşçiler nasıl birlik olacak?” diye uyuyuncaya kadar düşünüp dururdum. Abiyi görünce de kafamdakileri sorardım, o da beni cevaplardı. “Her şeyi üreten işçiler değil mi, patronları zengin eden de işçiler değil mi?” diye sorduğunda, “evet abi biz çalışmasak onlar zengin olamaz” diye cevap veriyordum. Günler böyle geçerken kafam da gittikçe aydınlanıyordu. Bir gün abi, “işçiler bal gibi de patronlar olmadan çalışır, üretir. Asıl işçiler olmadan patronlar yaşayamaz, işçilere muhtaçlar” dediğinde kafamda bir şeyler oluşmaya başladı. O günden sonra kararımı verdim, patronların olmadığı bir dünya için verilen mücadelede ben de yerimi almalıydım. “Kesinlikle patronlara karşı işçiler birlik olmalı” demeye başladım. Şunu da çok iyi anladım ki, patronların kurduğu düzenin karşısında tek kalmak ya da tek başına davranmak bir şeye yetmez.
İşte benim gözbağım böyle açıldı. Eminim herkesin böyle bir hikâyesi vardır. Bugünün genç işçilerinin, geleceğin mücadeleci işçilerine dönüşmesi için, onların da gözbağlarının açılması şart. Bu noktada da bilinçli öncü işçilere çok iş düşüyor. İşçilerin göz bağları açıldığında, bilinçli, örgütlü olduğunda, bu düzeni yıkıp yerine daha yaşanası bir dünya kurmak mümkün.
Fıtratında Ölüm Olanlara…
Önyargılarımızdan Kurtulmalıyız
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
Son Eklenenler
- Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik katliamını sürdüren İsrail devleti, şimdi de İran’a saldırarak savaşı yeni cephelerle büyütüyor. Batılı egemenlerin desteğiyle yürütülen bu savaş şimdiye kadar on binlerce masum insanın canını aldı,...
- Engellilerin Haklarına Erişim Platformu ve Türkiye Körler Federasyonu, 14 Haziranda Ankara’da “Büyük Engelli Buluşması” düzenledi. Platform ve federasyon üyesi yüzlerce engelli emekçinin bir araya geldiği eylemde engelliler, haklarının ellerinden...
- Sabahın ilk anlarına değin usulünce bekledikleri güneşin, en uzun huzmeleri mahallerinden içeri girdiğinde onlar çoktan bulut gibi yüklenmişlerdi. Öyle üstünkörü değil, öyle aniden değil, yarım yamalak değil; biriktirmiş de planlamış da gelmişlerdi...
- Geçtiğimiz günlerde ana-baba-oğul UİD-DER’li iki dostumu konuk ettim, içten bir sohbet eşliğinde zaman su gibi aktı. Bu vesileyle hem eskiye hem bugüne dair düşündük, konuştuk. Onlar gittikten sonra aklımda şu soru yankılandı: Nasıl oldu da aynı...
- İzmir Kemalpaşa’da grevde olan Petrol-İş üyesi Temel Conta işçileri, patronun grev kırıcılığını tespit ettirmek için açtıkları davanın duruşması öncesi Bayraklı Adliyesi Ek Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. İstanbul Şişli Belediyesi...
- İnsanların kardeşçe yaşayacağı bir dünya özleyen, böyle bir dünyayı kurabilecek tek güç olan örgütlü işçi sınıfının mücadelesine inanan, o mücadelede yer alan nice şair, yazar, sanatçı var. Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal bu sanatçılardan ikisidir....
- Tuzla’da bulunan Reckitt Benckiser’de Petrol-İş Sendikasında örgütlü işçiler 27 Mayısta greve çıktılar. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak grevci işçileri mücadelelerinde yalnız bırakmıyoruz. Grevlerinin 17. gününde işçi kardeşlerimizi tekrar...
- İsrail devleti Ekim 2023’ten bu yana Filistin halkına yönelik bir soykırım gerçekleştiriyor. Egemenler kimi zaman bu katliamı sözde kınadıklarını belirtseler de İsrail’le her türlü ekonomik ve politik ilişkiyi sürdürmeye devam ediyorlar. Egemenlerin...
- ABD Başkanı Trump, göçmen karşıtı politikalarını sürdüyor. Göçmenleri hedef alarak açık bir savaş ilan eden Trump’ın ABD’sinde, göçmen işçi ve öğrencilerin vizeleri iptal ediliyor, göçmen işçiler tutuklanıyor ve sınır dışı ediliyorlar. ABD’li...
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bundan tam 55 yıl önce bu topraklardaki işçi sınıfının tarihine altın harflerle yazıldı. O tarihten bu yana örgütlü işçi sınıfı bu iki günü anarak yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. 15-16 Haziran, örgütlü işçi...
- 12 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 2002 yılında Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü ilan edildi. Ne yazık ki o zamandan bu zamana çocuk işçiliğin azalması bir yana, 1800’lü yıllara benzer koşullar yaratıldı. Patronlar için tatlı kârlar...
- KESK Ankara Şubeler Platformu ve emekten yana siyasi partiler 11 Haziranda, ABD Büyükelçiliği önünde siyonist İsrail devletinin Filistin halkına uyguladığı soykırımı, Türkiye limanlarından İsrail’e askeri malzeme taşınmasını, Gazze’ye insani malzeme...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, 29 Mayısta greve çıkmıştı. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş sendikası üyeleriyle aynı işi...