Buradasınız
Kul Hakkına Kim Giriyor?
Gebze’den bir kadın işçi

Covid-19 salgını, hem dünyada hem Türkiye’de en belirleyici gündem olmaya devam ediyor. Egemenler, her şeyi gölgede bırakan Covid-19’a karşı mücadele etmek yerine onu bir korkutma aracı olarak kullanmaya devam ediyorlar. Milyonlarca insan daha yeni yeni o panik havasını üzerinden atmaya başlamışken, yeniden korku fırtınası kopartılıyor. Hâl böyle olunca yeni yasakların, uygulamaların sözde toplumun yararınaymış gibi sunularak hayata geçirilmesi ve emekçilerin hayatının felç edilmesi de sıradan bir hâl alıyor.
Geçtiğimiz günlerde artan vaka sayıları nedeniyle özellikle İstanbul’da toplu taşıma ile ilgili yeni kararlar alınacağı açıklandı. Buna göre; metro ve tramvayda ayakta yolcu kapasitesinin yarısına kadar, metrobüsler ve otobüsler gibi ayakta yolcu taşıma ağırlıklı toplu ulaşım araçlarında ise ayakta yolcu kapasitesinin üçte birine kadar yolcu alınacağı açıklandı. Minibüs ve midibüslerde ayakta yolcu alınmasına müsaade edilmeyeceği, metroda, tramvayda koltukların tamamı ve ayakta yolcu kapasitesinin yarısına kadar yolcu alınacağı, araç kapasitesinin dolması halinde sürücü tarafından yolcu alınmayacağı, ısrarla biniş olması halinde ise araç hareket ettirilmeden sürücü tarafından kolluk kuvvetlerine bildirimde bulunulacağı açıklandı.
Bir yanda 16 milyondan fazla nüfusa sahip bir mega kent diğer yanda her gün işine gidebilmek için bu toplu taşıma araçlarını kullanmaktan başka çaresi olmayan milyonlarca işçi ve emekçi. Medya eliyle her gün alarm zilleri çalınırken kitleler toplu taşıma araçlarında, yolda, sokakta, işyerlerinde maskesini takmayanı ya da sıcaktan bunalıp nefes alamadığı için hafiften aşağıya indireni boğazlayacak noktaya getiriliyor. Şimdi de aynı yöntemlerle “bakın biz sizin sağlığınız için yapıyoruz” denilerek toplu taşımalarda sefer sayıları azaltılıyor, yolcu kapasiteleri düşürülüyor. Oysa milyonlarca insanın işine, evine nasıl gideceği hiç konuşulmuyor. Kitlelerin gerçekten balık istifi bir şekilde yolculuk etmesinin önüne geçilmek istense sefer sayıları arttırılır, ek araçlar devreye sokulur, özel araçlara sınırlama getirilir. Oysa durum bunun tam tersi bir şekilde cereyan ediyor.
Geçtiğimiz aylarda Marmara Üniversitesi Hastanesi’nin açılışına katılan Erdoğan, burada “TMM: temizlik, maske, mesafe, yani TMM, yani tamam” demiş ve “bu üç kurala uymamanın kul hakkına girmek” olduğunu söylemişti. Erdoğan’ın TMM söylemi özellikle belediyelerde bir hayli karşılığını buldu. Kent meydanlarında, işlek caddelerde ve yol kenarlarında kocaman bilbordlarda bu kampanyanın afişleri yer alıyor. Uzun bir süredir Kocaelili işçiler olarak çok sevdiğimiz Yeşilçam karakterlerini maskelerini takmış ve durdukları yerden bizlere “TMM” derken görüyoruz. Bir taraftan Yaşar Usta; “Bak Beyim Sana İki Çift Lafım Var TMM mı?” diyor. Öbür tarafta Çöpçüler Kralı Kemal Sunal; İki Gözümün Çiçeği TMM mı?” diye soruyor.
Tam sevdiğimiz bu Yeşilçam karakterlerini gördüğümüz için yüzümüzde bir tebessüm belirecekken, bir anda aklımızda kendi gerçekliğimiz beliriveriyor. “Hangi temizlik, hangi maske, hangi mesafe?” diye sormadan edemiyoruz. Sürekli sosyal mesafeden bahsedenler sıra kendi çıkarlarına gelince, gözümüze soka soka miting alanlarında, açılışlarda, Ayasofya’da binlerce insanı bir araya toplamaktan geri durmuyorlar. Binlerce insan aynı çatı altında toplanıyor, mitingler yapılıyor. Ancak sıra işçilere gelince “sosyal mesafe” kuralı anında devreye giriyor ve örneğin; 1 Mayıs’ın bu gerekçelerle kutlanmasının önüne geçiliyor. Maskenin öneminden bahsediliyor. Sıcak yaz günlerinde ter içinde, kendi nefesiyle boğulurcasına maske takan işçinin, saatlerce aynı maskeyi taktığı için sağlığının nasıl bozulduğunu kimse dile getirmiyor. Yine fabrikalarda, insanlık dışı çalışma koşullarının kol gezdiği şantiye alanlarında işçiler dip dibe çalışırken kimse mesafeden söz etmiyor. Mola alanlarında on kişilik dinlenme alanında 40 kişi çayını içmeye çalışırken kimsenin aklına mesafe gelmiyor. İşyerlerinin ortak kullanım alanı olan tuvaletlerde ve yemekhanelerde hijyenin “h”sinden bahsetmek bile söz konusu değilken, televizyon ekranlarından bizlere temizliğin önemi anlatılıyor.
Pandemi bahanesiyle patronlar işçileri dilediği gibi ücretsiz izne çıkarıyor, günlük 39 liraya mahkûm ediyor. İşsizlik sigortası fonu patronlara peşkeş çekiliyor. İşçiler sendikalaştıkları için işten atılıyor ancak yasalar gayet açık olmasına rağmen bırakın patrona yaptırım uygulamayı, işten atılmaya direnen işçiler kolluk kuvvetleriyle yaka paça dışarı çıkarılıyor. Şimdi soruyoruz kul hakkına kim giriyor? Maskesini çenesine indiren işçi mi, yoksa patronlar sınıfına her türlü imkânı sağlayarak, kol kanat gererek işçilerin sefalete, çığ gibi büyüyen işsizliğe, yoksulluğa mahkûm edilmesine izin verenler mi?
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....