Buradasınız
“Ne Alâkası Var?”

“Ne alâkası var?” Bu cümleyi çok sık duyuyor, çok sık kullanıyoruz. Bazen tepkimizi belli etmek için, bazen yanımızdakine “söylediğin doğru değil” demek için. Ama ya anlamak için? Bu soruyu, toplumda olan biteni, yaşadığımız sorunların altında yatan nedenleri anlamak için soruyor muyuz? Çünkü bize ilişkisiz gelen pek çok olay/mesele arasında bir bağ var.
Meselâ geçtiğimiz günlerde bir beton mikseri aşırı hız yaparak yol kenarında çalışan işçileri ezerek öldürdü. Pek çok insan olayı duymadı. Duyanların pek çoğu “takdiri ilahi” dedi geçti. Bir kısmı mikserin şoförüne lanetler yağdırdı. Ama gerçekten çok az insan şunları düşündü: Türkiye ekonomisi büyüyor ve dünyanın en büyükleri arasına yerleşiyor. İnşaat sektörü bu büyümede çok önemli bir rol oynuyor. Hızla büyüyen bu sektörde inşaat patronları çok büyük paralar kazanıyorlar. Peki, nasıl sağlıyorlar bu kazançları? Kârlarını büyütmek için kullandıkları malzemeleri ve işçiliği son derece ucuz tutarak. Yani beton ucuza gelmeli. Beton mikserini kullanan işçi de dâhil inşaat işçileri en kısa zamanda en fazla işi yapmalı.
İnsanlar ilk elden beton mikserinin şöförünü hatalı bulurlar. Peki, asıl suçlu gerçekten de beton mikserinin şoförü mü? Acaba “trafik canavarı”nı yaratan başka bir el mi var arkada? İşler baş döndürücü hızla yapılırken, işçilere gerekli eğitimin verilmemesi, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve gerekli denetimlerin yapılmaması ne anlatıyor bize? Ya da şöyle soralım: İşçi ücretlerini düşük tutan, işçilere dinlenmek için zaman bırakmayan, karayollarında işçileri güvenlik önlemleri olmadan çalıştıran patronlar suçlu değil mi? Patronların usulsüzlüklerine göz yuman, denetlemeyen ve hatta iş güvenliği yasalarının kimi maddelerini erteleyerek onların önünü açan hükümet suçlu değil mi? Her ay 150 işçi iş kazalarında yaşamını kaybediyor ama ekonomi ve patronların sermayesi büyüyor. Sonra da hükümet kalkıp “ekonomi büyüyor, Türkiye büyük güç olacak” diyor. Patronlara yeni pazar ve yatırım alanı bulmak amacıyla Ortadoğu’da savaş çığlıkları atıyor, askeri Suriye’ye sürüyor. Bunun üzerini de milliyetçilikle kapatıyor.
İşte, beton mikserinin işçileri ezerek öldürmesi ile ucuz işçiliğin, ucuz işçilikle ekonominin büyümesinin, ekonominin büyümesi ile savaşların birbiriyle böyle kuvvetli bir alâkası var!
Bir örnek daha verelim. Hükümet kıdem tazminatını fona devredeceğini ve bununla hem işçileri hem de patronları memnun edeceğini söylüyor. Sormak gerekmez mi? “Yahu patronlarla işçilerin çıkarları bu kadar zıtken bu uygulama iki tarafı da nasıl memnun edecek?” İşverenler ister ki bir kuruş kıdem tazminatı vermeyeyim, işçi ister ki tazminatımı alayım da işsizken zorda kalmayayım, ihtiyaçlarım için kullanayım. Peki, aslında hükümetin patronların arzularını yerine getirdiği, patronlarla birlikte hareket ettiği, ama işçilere yalan söylediği neden kavranamıyor? Neden işçiler bu yaman çelişkiyi görmüyorlar? Neden hükümetin propagandalarına kanıyorlar?
Aslında bunun nedeni çok basit. Yaşadığımız dünyanın kapitalist efendileri, sermaye sınıfıdır. İşçiler sömürünün nereden kaynaklandığını ve çözümün nerede olduğunu görmesinler diye, patronlar her türlü hileye başvuruyorlar. Çok çalışan, hep susturulan, işsizlikle-açlıkla korkutulan işçiler düşünmeyi, doğru sorular sormayı öğrenemiyor. Olaylar münferit, tesadüf, gelip geçici ya da kader olarak görülüyor. Meselâ iş kazalarında ölümler düzenli olarak artarken, bunun nedenlerini düşünmesi engellenen işçiler, bu ölümlerin kader olduğunu zannetmeye devam ediyorlar. Neden bu kaderin gelip hep işçileri bulduğunu, önlem alınsa işçilerin ölmekten kurtulup kurtulmayacağını sormuyor, düşünmüyorlar. Patronların nasıl olup da işyerlerinde işçilerin canını korumak için sadece “kadere güvendiğini”, önlem almadan işçi çalıştırma hakkını kendilerinde gördüklerini sorgulamıyorlar.
Oysa biz işçiler insanız ve en büyük yeteneğimiz düşünebilmek. Patronlar düşünme yeteneğimizi elimizden almasalar, bizi körleştirmeseler ekmeğimizi küçültemezler, canımızı yakamazlar, bizi sömüremezler. O halde kardeşler, gelin şu “ne alâkası var” sorusunu daha doğru yerlerde, daha doğru şeyler için soralım. Çünkü yaşadıklarımız arasında “alâkanın” ne olduğunu anlamaya başladıkça yaşamımız da dünyamız da değişecek.
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...