Buradasınız
Ne Kadar Örgütlüysek, O Kadar Sağlıklıyız!
Ankara’dan bir işçi
Biz yaşamak için emek gücümüzü patronlara satmak zorunda kalan işçileriz. Bunun için her gün işyerlerimize gider saatlerce ter akıtırız. Fabrikalarda, inşaatlarda, ofislerde ömrümüzden ömür vererek çalışırız. Tek derdimiz kendimize ve sevdiklerimize güzel bir yaşam kurmaktır. Ama gel gör ki güvencesiz ve denetimsiz olan işyerlerimiz, güzel bir yaşamın kapılarını açmak bir yana hayatımızı daha da çekilmez kılıyor. Patronların daha çok kâr etmesi uğruna kimimiz iş kazalarında, kimimiz ise meslek hastalıklarından can veririz.
Türkiye’de işçiler istatistiklere yansıdığından çok daha fazla sayıda meslek hastalıklarına maruz kalıyor. İnsan sormadan edemiyor; dünyada iş kazalarında üçüncü olan ülkemiz nasıl oluyor da meslek hastalıklarında dünyanın en sağlıklı ülkesi oluyor? Türkiye’de egemenler korkunç boyutlara ulaşmış meslek hastalıklarını hiç yaşanmıyormuş gibi göstermek için birçok hileye başvuruyor. Ülkemizde sadece üç tane meslek hastalıkları hastanesi vardı. 2018 yılında İstanbul’daki meslek hastalıkları hastanesi devredilerek bir hastanenin bölümü galine getirildi. Hastanelerin yetersiz olması, hastalığı teşhis edecek hastane olmamasına, hastalıkların kayda geçmemesine, hastalık yokmuş gibi davranılmasına yol açıyor.
Patronlar sınıfında oyun bitmez. Meslek hastalıkları hastanelerini kapattıkları ve yenilerini açmadıkları gibi meslek hastalıklarının sorumlusu olarak da işçileri göstermeye çalışıyorlar. Onlara göre “işçiler dikkatli çalışırsa meslek hastalığına yakalanmaz”. İş cinayetlerinde olduğu gibi “bu işin ‘fıtratında’ var” derler.
Kader, fıtrat diyerek işçilerin gözünde meslek hastalıklarını normalleştiriyorlar. Bu normalleştirmenin bir örneğini sizinle paylaşmak istiyorum. Bir arkadaşımla Sincan OSB’de iş aramaya çıktık. Organizedeki fabrikalara başvuru formları doldurup bıraktık. Bunları yaparken birçok işçi bize bazı fabrikaları önerdi; “şu fabrikalara bakın oralarda sürekli işçi giriş çıkışı oluyor” diyerek bizleri yönlendirdi. Bir fabrikanın güvenlikçisi ise “kardeşim şu kâğıda yazdığım fabrikalara bakın oralarda bulabilirsiniz. Şu kimya fabrikasına da bakın. Orda her altı ayda bir birilerinin ciğerine toz kaçar. Mutlaka ihtiyaç vardır orada işçiye, oraya mutlaka bakın” diyerek bize fabrikanın yerini gösterdi. Bir an kendimi orada yaşanan meslek hastalığı mağduriyetinden kendine iş fırsatı yaratacak biri gibi hissettim. Kısa süre sonra durumu idrak edince de sürüklendiğimiz duruma isyan ettim. Güvenlik işçisi arkadaş ve muhtemelen o civarda çalışan işçiler için kimya fabrikasında yaşanan meslek hastalıkları o kadar normalleşmiş ki, bize oraya başvurmamızı önerebiliyordu.
Meslek hastalıklarını her işyerinde yaşanabilecek, her işin fıtratında olabilecek alelade bir durummuş gibi düşünmemizi istiyorlar. Meslek hastalıkları kanıksayacağımız bir durum değildir. Ufak önlemler alınarak önlenebilecek hastalıkları hayatın bir gerçeği gibi kabul etmemeliyiz. Alınacak önlemlere maliyet olarak değil de işçinin sağlıklı yaşaması için zorunluluk olarak bakılsaydı bugün meslek hastalılarının yüzde yüzü önlenebilecekti. Ama dini imanı para olan patronlar için işçi sağlığının hiçbir önemi yok. Patronların tek derdi o işin bir an önce yapılması ve kârlarıdır. İşçilerin çalışırken ne bedeller ödediğine bakmazlar. İşçiler ölmüş mü kalmış mı, onların umurunda bile olmaz.
Biz işçileri meslek hastalıklarından ve iş kazalarından kurtaracak olan ne patronlar ne de onlarla kader birliği yapan iktidarlardır. İşçi sınıfının çıkarları ortaktır. İşçi işçinin dostudur, sınıf kardeşidir. Dostluğumuzu pekiştirip büyütmenin yolu da örgütlülüğümüze bağlıdır. Biz işçilerin asıl kanıksayacağı şey meslek hastalıkları değil patronlara karşı örgütlü bir hayat olmalıdır. Bizler işyerlerimizde, sendikalarımızda, UİD-DER’de mücadelemizi güçlendirmeliyiz. Örgütlülüğümüz arttığı ölçüde patronlara karşı bir güç oluruz. Ne kadar örgütlüysek o kadar sağlıklı oluruz.
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...