Buradasınız
Ne Yani, 30 Liranın Peşine mi Düştün?
Gebze’den bir kadın otomotiv işçisi

Ben otomotiv sektöründe çalışan bir işçiyim. Bizim işyerinde her ay hiç aksamayan bir sorunumuz var. Hiçbir zaman ücretlerimiz tam yatmaz ve mutlaka hesabımızı kendimiz yapıp düzelttiririz. Tabii patron vekilleri olan müdürler de bizi gördüklerine pek sevinmezler. Çünkü biz paramızı eninde sonunda almayı başarıyoruz.
Yeni bir ayın ilk günlerinde maaşlarımızı alır almaz kimimiz hiç şaşırmadan alıştığımız için hesabımızı yapıyoruz. Artık belirli kişilerin maaşı düzenli hesaplanmaya başlarken yeni gelenlerin maaşından kırpmalar devam ediyor her zamanki gibi. Arkadaşlarımızdan birileri maaşını hesaplıyor ve eksik olduğunu fark edince haklı olarak bağıra çağıra idare binasına gidip muhasebeci arkadaşla tartışıyor. Ne olması gerektiğini, kaç saat mesaiye kaldığını en ince detayına kadar gösterip 30 liranın neden kesildiğini soruyor. Tabii işçi bilinçli ve hesabını bilen biri çıkınca muhasebe sorumlusu cevap veremiyor ve öfkeleniyor: “Ne yani, 30 liranın peşine mi düştün, bana bunun lafını mı ediyorsun?” diye sanki suç işlemiş gibi bir de arkadaşımızı azarlıyor. Arkadaşımız kendisine haksızlık yaptığını ve gerekirse Alo 170’i arayacağını söyleyince hemen konuyu çevirip “bir yanlışlık olmalı, tam olarak anlayamamıştım seni, öyle birden gelince…” diyerek bu sefer yaptığı hatayı kabul etmek zorunda kaldı. Arkadaşımızın ısrarı ve takibi üzerine kesilen ücreti hesabına yatırıldı.
Görüyorsunuz değil mi arkadaşlar? Bizi hakkımız olanı isterken nasıl suçlayıp sınıyorlar. Hâlbuki muhasebede çalışan arkadaşımız da işçi olmasına rağmen kime, niçin hizmet ettiğini düşünemiyor. Ama yaptığı yanlış da gün gibi ortadadır. O da bizim gibi bir işçi olmasına rağmen, örgütsüz ve bilinçsiz olduğu için patronların oyununa geliyor. Bu davranışı ofis işçisi arkadaşımıza yaptıran patrondur. Çünkü işçinin en meşru hakkını bile vermekten kaçınmaktadır. Ama ofis işçilerinin kendi yaşamlarını sorgulaması ve bizlerin yanında yer alması gereklidir. Biz yaşanan tecrübelerden çok iyi biliyoruz ki, patron bugün sırtını sıvazlayarak kullandığı işçiyi menfaatler ters düşünce yarın kapıya koyar. Bu yüzden biz işçiler kendi sınıf kardeşlerimize değil sınıf düşmanlarımıza kılıcımızı bilemeliyiz. Ofis işçilerinin biz üretim işçilerine karşı davranışları doğru değildir. Bütün üretim işçileri gibi ofis işçileri de yaşam koşullarından şikâyetçidir fakat örgütsüz oldukları için kendilerini bizden soyutlayıp ofislerinde çalıştıkları patronların hayatlarına özenmektedirler. Biz işçiler için tek gerçek, birlikte örgütlenip patronlara karşı yaşam savaşımızı birlikte verebilmektir.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...