Buradasınız
Haklarımız İçin Birleşelim!

Tüm işçiler işsiz kalmaktan, ev kiralarını ve faturalarını ödeyememekten, çocuklarının karnını doyuramamaktan korkarlar. Korku insana mahsustur, ama insan korkunun üstesinden gelmeyi de öğrenmiştir. Bir araya gelen ve güçlerini birleştiren insanlar korkularını yener ve korkuya neden olan tehlikeyi de ortadan kaldırırlar. O halde biz işçiler de bir araya gelmeliyiz. Birleşen ve korkularını yenen işçiler güçlüdürler. Birleşen işçileri patronlar kolay kolay işten atamaz! Birleşen ve korkularını yenen işçiler zamlara, hayat pahalılığına, düşük ücretlere ve fazla mesailere boyun eğmezler! Fakat birleşemeyen ve korkan işçiler teslim olurlar. Korku insanı esir eder, tüm haksızlıklar karşısında boyun eğmeye zorlar. O halde soralım: Neden birleşemiyoruz? Patronlar karşısında işçilerin çıkarı ortak değil mi?
Korku işçilerin örgütlü ve güçlü olmasının önünde bir engeldir. Ama işçilerin suni olarak bölünmesi de bir engeldir, ikisi birbirini tamamlar. İşçilerin haklarına dönük saldırılar son sürat sürüyor. Fakat yapay bölünme ve kutuplaşma, işçilerin artan sorunlarının üzerini örtüyor. Daha önce CHP ve generaller kendi çıkarları için toplumda kutuplaşma yaratıyorlardı. CHP ve Kemalist asker-sivil bürokrasi, laiklik ve cumhuriyet elden gidiyor diyerek dindar kesimleri aşağılıyordu. Şimdi de AKP hükümeti toplumu kutuplaştırıyor. AKP, uzun bir süre mağdur olduğunu ve demokrasiyi savunduğunu söyleyerek halktan oy topladı, bu söylemle oylarını yükseltti. Neticede AKP, özellikle 2007’den sonra devletin kontrolünü tümüyle eline geçirdi. Dolayısıyla artık “ben mağdurum, iktidar olmama izin vermiyorlar” diyemiyor. İşte bu yüzden toplumda kutuplaşmayı alabildiğine arttırmak istiyor. Dün demokrasiden dem vuran Başbakan Erdoğan, artık alabildiğine otoriter ve baskıcı bir dil kullanıyor. Demokratik haklarını kullananları aşağılıyor, hatta “terörist” diyor. Dini değerleri ve milliyetçiliği kendi çıkarları için tepe tepe kullanmaktan geri durmuyor.
Siyaset arenasında sürekli gerilim üretiliyor ve bu gerilimle emekçi kitlelere yön verilmeye çalışılıyor. İşçiler kendi durdukları yerden, yani sınıf çıkarları temelinde değil, AKP’nin ya da CHP’nin durduğu yerden gelişmelere bakabiliyorlar. Böylece AKP’ye oy veren işçiler AKP’nin her yaptığını sahiplenmeye, CHP’ye oy veren işçiler de CHP’nin her söylediği ve yaptığını sahiplenmeye itiliyorlar. AKP hükümeti, Nisan ve Ekim ayları arasında doğalgaza %30 gibi inanılmaz oranda bir zam yaptı. Bu ve diğer zamlardan ya da artan vergi oranlarından canı yanan, işçiden emekçiden başkası değil. Ancak öylesine bir kutuplaşma yaratılmış durumda ki, AKP’ye oy veren işçiler, zamları eleştiren diğer görüşten işçi arkadaşlarına karşı AKP’yi savunabiliyorlar. AKP’nin her politikası ve işçilerin haklarına dönük her saldırısı sorgulanmadan doğru bulunabiliyor. Ya da tam tersi oluyor: CHP’nin söylemlerini, CHP’ye oy veren işçiler rahatlıkla sahiplenebiliyorlar. Şimdi soralım: Bu durum kimin işine geliyor? İşçilerin bu kutuplaşmadan ne gibi bir çıkarı var?
Kutuplaşmaya neden olan diğer bir konu ise, çözüm bekleyen Kürt sorunudur. Bir Ortadoğu sorunu haline gelen Kürt sorunu çözülmediği için, Türk ve Kürt emekçilerinin çocukları ölmeye devam ediyor. Her gün cenazeler geliyor ve her iki taraftan ailelerin ocağına ateş düşüyor. Aileler acılar içinde kıvranırken ve toplum ölümlere üzülürken, bunu istismar eden MHP ve AKP milliyetçiliği gazlayıp duruyor. “Kim daha milliyetçi” yarışına girmiş bulunuyorlar. Amaçları milliyetçiliği daha fazla kışkırtmak ve milliyetçi gözükerek halktan oy almaktır. Oysa Kürtlerin ezilmesinden Türk halkının ve işçilerin bir çıkarı yoktur. Tüm örnekler gösteriyor ki, demokratik haklarını isteyen ezilen halklar sonunda özgürlüklerine kavuşuyorlar. Kürt sorunu da eninde sonunda çözülecektir. Soralım: O halde onca gencecik insan neden ölmeye devam ediyor? Çözülmeyen Kürt sorunu işçilerin birliğine darbe vuruyor. Milliyetçi kışkırtmalar sonucunda Türk işçiler, yan yana çalıştıkları Kürt işçileri düşman olarak görebiliyor. Peki, bu durum kimin işine yaramaktadır? Elbette patronların. Birbirlerine güvenmeyen işçiler düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine, iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına karşı birleşebilirler mi? Birbirlerine güvenmeyen işçiler tek başlarına kalırlar ve işte bu nedenle korkarlar ve patronların karşısında boyun eğerler.
İşçi kardeşlerimiz şu gerçeği görmeli: AKP, CHP, MHP ve benzeri partiler patronların hizmetinde olan partilerdir. Bu partilerin hepsi de, iktidara geldiklerinde patronların çıkarlarını esas alırlar. Bugün AKP iktidarda, yarın CHP ya da MHP iktidara gelebilir. Bizler işçi sınıfının saflarından bakmalı, sınıf çıkarlarımızı savunmalıyız. Dün başka sermaye partileri iktidardaydı ve onlar da işçilerin haklarına saldırıyorlardı. Son 10 yıldan beri AKP iktidarda ve haklarımıza o saldırıyor. 10 yıl içinde AKP, emeklilik yaşını yükseltti, iş güvencesini ve kadrolu işçiliği ortadan kaldıran esnek çalışma türlerini ve taşeronlaştırmayı yasallaştırdı. İşçilerin haklarını savunan sendikalara büyük darbeler indirildi. Ücretler yerinde saydı, işçilerin alım gücü düştü, iş saatleri uzatıldı. Şimdi sırada kıdem tazminatının elimizden alınması ve kölelik bürolarının kurulması var.
Her ay 100’den fazla işçi iş kazalarında yaşamını kaybediyor. Bundan çok daha fazlası sakatlanıyor, meslek hastalıklarına yakalanıyor ve çalışamaz hale geliyor. Bu durumun savaştan ne farkı var? Son 10 yıl içinde 11 bine yakın işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Bu sayının, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşında kaybettiği asker sayısından daha fazla olduğunu biliyor musunuz? Peki, işçi ölümleri neden durmuyor? Çünkü AKP, tüm programını patronların kârlarını büyütmesi üzerine kurmuş bulunuyor. Bu nedenle patronlar, “maliyet” diyerek iş güvenliği önlemlerini almıyorlar. AKP hükümeti ise gerekli denetimleri yapmıyor ve işçi ölümlerini “kader” diye açıklıyor; emekçilere “hakkınızı aramayın” diyor.
Kardeşler! Artık korkularımızı, bizi bölen ve körleştiren sahte kutuplaşmaları bir kenara bırakalım. Gelin tüm haksızlıklara, zulme, haklarımızın elimizden alınmasına, iş kazası adı altında işçilerin katledilmesine ve sakat bırakılmasına dur diyelim!
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...