Buradasınız
Düşük Tutulan Maliyetin İşçilere Maliyeti
Sefaköy’den bir grup işçi
Merhaba işçi kardeşler. Patronlar televizyonlarda, gazetelerde işçilerin maliyetinin yüksek olduğunu her fırsatta söylüyorlar. Gerçekten işçilerin maliyeti yüksek mi ve bu maliyetten biz işçilerin hayatına düşen ne? Asgari ücret açlık sınırının çok altında, çalışma süreleri 12-14 saat, hatta bazı işyerlerinde 16 saati bulmuş durumda. İş kazaları ve işçi ölümleri her geçen gün artmakta. Taşeron ve esnek çalıştırma yaygınlaştırılmış, işsizlik ise biz işçilerin sırtından eksilmeyen kırbaç haline getirilmiş. Durum böyle iken, gelin aldığımız üç kuruşun “yüksek maliyetinin” önce patronlara sonra da biz işçilerin hayatına nasıl yansıdığına beraber bakalım.
Biz işçiler yoğun çalışma temposuyla, güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışıyoruz. Çalıştığımız işyerlerinde iş güvenliği önlemleri alınmadığı gibi sosyal haklarımız elimizden alınmış. Birçok işyerinde patronlar maliyeti düşürmek adına işçileri sigortasız çalıştırıyor. Binlerce işçinin sigorta primi aldığı ücretin çok altında yatırılıyor. Göçmen işçileri az ücretle çalıştırıp yoğun sömürü aracı olarak kullanıyorlar. Ayrıca devlet de sağladığı ballı teşvik paketleriyle patronların kârına kâr katıyor. Bu teşvik paketleriyle SGK ve işsizlik sigortası prim payını devlet ödüyor. Serbest bölgelerde işyeri açmış patronlar vergi indirimlerinden ve diğer teşviklerden yararlanıyorlar. Yani işçileri iliğine kadar sömürmek için her şeyi kullanıyorlar.
Patronların işgücü maliyetlerini düşük tutma çabasının, biz işçilerin hayatının her alanına büyük etkisi oluyor. Aldığımız ücretler düşük olduğu için fazla mesailere kalıyoruz. Dinlenmeden sürekli çalıştığımız için yıpranıyoruz, sağlığımızdan oluyoruz. Çalıştığımız işyerlerinde iş güvenliği önlemleri maliyet olarak görüldüğü için iş kazalarında sakatlanıyor ya da ölüyoruz. Psikolojik etkilerini ailelerimizle beraber farkında olmadan yaşıyoruz. Bir fabrika işçisinin işyerinde tanık olduğu olay, düşük maliyeti daha da düşürmenin derdinde olan patronların bizi nasıl yasal belgelerle öldürmeye çalıştığının açık bir örneği: “Bizim fabrika bir yıl önce ISO belgesi aldı. Ve bu belgeyi alan her işyerini yetkililer senede bir denetlerler. Geçenlerde denetleme için gelmişlerdi. Biz asitle çalışıyoruz ve günde 11 saat çalışıyoruz. Havalandırmamız yok. İş güvenliği önlemi adına herhangi bir önlem yok. Normalde yasal olarak 6 saatten fazla çalıştırmamaları gerekiyor. Buna rağmen denetlemeye gelenler bunları görmezden gelip, bakıp gittiler. Bu adamlar senede bir böyle denetlemeye gelip, gözlerini kapatıp gidiyorlar. Biz işçiler ise kimyasal zehrin içinde günden güne yaşamlarımızı kaybediyoruz.”
Yine Dilovası örneği, içinde bulunduğumuz acı tabloyu çok net bir şekilde bize gösteriyor. Dilovası’nda 400’den fazla fabrika var ve orada yaşayan her üç insandan biri kansere yakalanıyor. Alınmayan önlemler işçilerin canını alıyor. Hayatlarını çekilmez hale sokuyor. Bir başka örnekte, radyasyonlu ortamda çalışan bir sağlık işçisinin anlattıkları, düşük maliyetin psikolojimizi nasıl etkilediğinin açık örneği: “Ben kanser taramalarının yapıldığı ve yüksek doz radyasyonun kullanıldığı bir alanda çalışıyorum. Burası taşerona devredilmeden önce beş kişi çalışıyormuş. Taşeronla beraber sayı ikiye indirildi. Ve hasta sayısı eskisinin iki katına çıkarıldı. Bundan kaynaklı aldığımız radyasyon dozu üç-dört katına çıkmış oluyor. Zaten bu işi yapanlar genelde şeker hastalığına, guatra ya da kansere yakalanıyor.”
İşgücü maliyetini düşürmeye çalışan patronlar dağınık ve örgütsüz işçi sınıfına istediklerini dayatıp yaptırabiliyor. Patronların daha fazla kâr için düşürdükleri işgücü maliyetinin bedeli biz işçilere pahalıya mal oluyor. Bu yüzden örgütlenerek ve mücadele ederek, kapitalist sömürü düzeninin maliyetinin ne olacağını patronlara gösterelim.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...