Buradasınız
Ben Buranın Kölesiyim
Sefaköy’den bir işçi
Patronlar, işçileri düşük ücretlere rağmen, işin yoruculuğuna rağmen, iş kazalarına rağmen, daha uzun saatler boyunca çalıştırmak ve işçilerin tüm bu olumsuz koşullara karşı sessiz kalmasını sağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Onların hizmetindeki uzmanlar işyerlerinde eğitimler veriyor, işçilerin verimliliğini artırmak için sanki işçileri düşünüyormuşçasına “stres atma yöntemleri”nden söz ediyorlar. Konuştuğum bir işçi arkadaşım işyerlerinde meditasyon dersleri verildiğini anlattı. Neye sahip olmak istediğini, neleri başarmak istediğini içinden “evren”e söyleyip, sonra da ellerinle yüzünün çeşitli bölgelerine dokunarak stresini atıyormuşsun. Bakın şu işe! Yani patronlar demek istiyorlar ki, “saatlerce çalışıp ay sonunda da üç kuruş para alınca tabii doğal olarak isteklerini ancak evrene gönderirsin, sonra rahatlayıp işinin başına”...
Bu konuyla ilgili konuştuğum başka bir kadın işçi, çalıştığı fabrikadaki durumu anlattı. İşe alındıktan sonra bir hafta kadar eğitim verilmiş. Eğitimi veren kişi işçilere günlerinin en az 8 saatini çalıştıkları bantta geçireceklerini, zaman zaman iş nedeniyle sıkıntı yaşayacaklarını söylemiş. Böyle durumların üstesinden gelmek için çalışırken kendi kendilerine şunu söylemelerini istemiş: “Ben buranın kraliçesiyim!” “Ben buranın kralıyım!” İşte bu “kraliçe” ve “kral”lar, uzun saatler boyunca, ayakta ve akıp giden bir bandın başında yoğun tempoyla çalışmak zorunda. Sürekli arızalanan bantlarda, biriken malları yetiştirebilme çabasından çoğu zaman işçiler birbirleriyle tartışıyorlar, stres ve sıkıntı katlanarak yapılan işi daha yorucu hale getiriyor. Bu çalışma koşullarının üzerine işçinin kendi kendine söyleyebileceği tek şey şu aslında: “Ne kraliçesi, ben buranın kölesiyim!”
Evet, gördüğümüz gibi patronlar biz işçileri çok düşünüyorlar. Bizleri daha iyi nasıl sömüreceklerinin hesabını çok iyi yapıyorlar. Burada önemli olan bizim kendimizi ne kadar düşündüğümüzdür. Elbette ki bizlerin de gerçekleştirmek istediği hayalleri, sahip olmak istediğimiz şeyler var. Ama bu hayalleri “evren”e göndermek yerine yanı başımızda çalışan işçi arkadaşımıza söylesek aslında hayallerimizin birbirine yakın olduğunu görürüz. Çünkü biz en önce insan gibi çalışmak ve yaşamak istiyoruz. Ve bunu gerçekleştirebilmenin yolu da işçilerin patronlara karşı birlik olup, mücadele etmesinden geçiyor.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.