Buradasınız
Gebze’nin Çocuk İşçileri
GOSB’den bir işçi

Gebze, Türkiye’nin en büyük sanayi kentlerinden biri. Büyük sanayi şirketlerinin, fabrikaların olduğu bir yer. İstanbul başta olmak üzere pek çok bölgeden işçi çalışmak için bu bölgeye gelir, iş aramak için Gebze’ye uğrar. Hemen hemen İstanbul kadar bilinir bu nedenle. Bu saydıklarımın dışında Gebze’nin bir de çocuk işçileri var.
Gebze büyük organize sanayi bölgelerinin yanı sıra, pek çok küçük sanayi sitesinin de olduğu bir yerleşkedir. Genellikle çocuk işçiler çalıştırılır bu küçük sanayi sitelerinde. Çocuk işçilerin çalışma saatleri günde 12 ilâ 14 saat arasındadır. Aldıkları ücretse haftalık 90-100 lira. Yani aylığa vurulduğunda 360 ilâ 400 lira arasında para alır bu çocuk işçiler. Üstelik sigortasız, güvencesiz çalıştırılmaları da cabası! Çok ucuza, uzun saatler boyunca, ağır bir tempoyla çalışmakla kalmıyor, kimi zaman dayak ve şiddete de maruz kalıyorlar. “Ne de olsa çocuk, döversek daha çabuk öğrenir. Hem de bir yandan işin stresini atmış oluruz, karşılık da veremez” diye düşünür patronları.
Benim mahallemde çalışan bir çocuk işçi var. Mobilya üzerine bir dükkânda çalışan arkadaşım günde 14 saat çalışıyor ve aldığı ücret 360 lira. Sigorta primi de yatmıyor üstelik. Sözde satış elemanı olarak çalışıyor ama satış yapmakla kalmıyor. İş bitiminde depo düzenini sağlama, gelen yeni ürünleri yerleştirme gibi işler de yaptığını anlatıyor bana.
Özellikle yaz aylarında okulların kapanmasıyla daha da çok artıyor çocuk işçilerin sayısı. Hemen hemen her sektörde denk gelebilirsiniz bir çocuk işçiye. Bazen yemek yediğiniz bir lokantada, bazen aracınıza benzin alırken bir benzinlikte, bazen alış veriş yaptığınız bir markette karşınıza çıkabilir çocuk işçi. Daha bunun gibi birçok örnek verebilirim. İşte bu Gebze’nin görünmeyen yüzüdür.
Tabi ki bu çocukların gülüp koşup oynaması gerekirken çalışmaları benim kadar sizlerin de vicdanında bir acı bırakıyordur. Yaşadığımız sistemde bu durum böyle sürüp gidecek. Çünkü geçim sıkıntısı biz işçi ailelerinin peşini bırakmıyor. Ya çocuğumuzu okuldan alıp bir işe veriyoruz ya da yaz tatilinde bir yerlerde çalıştırmak zorunda kalıyoruz. Biz işçiler birlikte mücadele etmeli ve bu sömürü sistemini birlikte yıkmalıyız. O zaman biz işçiler ve çocuklarımız istediğimiz hayatı yaşamaya başlayabiliriz.
Gebze’de İşçilerin Sosyal Hayatı
İşçi mi Üretim mi Önemli?
- Belediye Çalışanlarından İş Bırakma Eylemleri
- Çocuk Emeği Sömürüsüne Karşı Mücadeleye!
- Çocuklarımız ve Gelecek Nesiller İçin Mücadeleye!
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Okul Tatili, İşçi Çocuklarına da Tatil mi?
- Bu Çarklar Çocuklarımızı Öğütüyor
- Kapitalizm ve İşçi Çocuklarımız
- Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü: Sömürü Çarkı Çocukları Öğütüyor!
- Çocuk da Olsa “Harca Harca Bitmez!”
- Milyonlarca Çocuk Eğitim Hakkına Erişemiyor
- Çocuklarımız Sömürü Düzeninde Ölmeye Devam Ediyor!
- Kapitalizmde Çocuklarımız İçin Bir Gelecek Yok!
- Kapitalizmin Çocuklarımızı Heba Etmesine İzin Vermeyelim!
- Ne Kadar da Misafirperverlermiş!
- Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeleyle Mümkün
- İşçi Çocuğu Olmak...
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.