Buradasınız
Sağlığımız İçin Sürünüyoruz
Sefaköy’den bir işçi-öğrenci
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
AKP hükümeti oy deposu olarak gördüğü yoksul emekçilerin gözünü vaatleriyle boyadı. Ulaşım, sağlık gibi alanlarda kısmi iyileştirmeler yapan hükümet, bunların hepsini bulunmaz nimet olarak gösterdi. “Hastane çilesi bitti, artık muayene olmak için uzun kuyruklar yok, ilaçlara tonlarca para vermek yok” gibi söylemler kulağa çok hoş geldi. Fakat yapılanlarla sorunlar çözüldü gibi gösterilmeye çalışılsa da gerçek durum ne yazık ki böyle değil. Sizlere yaşadığım bir sorun üzerinden sağlık sisteminin gerçekliğini anlatacağım.
Şiddetli mide ağrısı yaşıyordum, fakat daha önceden tecrübeli olduğum için hastaneye gitmek istemedim. Ağrı birkaç gün sürünce bir devlet hastanesinin acil bölümüne gitmek zorunda kaldım. Önce kayıt yaptırdım. Kayıt yaptırdığım yerde 1 numaralı odaya gitmemi söylediler. Odanın önüne gelince “Umarım 1 numara burası değildir” diye düşündüm. Çünkü önümde en az 15 kişi ayakta sıra bekliyordu. 1 numaranın orası olduğunu öğrenince mide ağrım daha da şiddetlendi. Neyse sonra ben de sıraya girdim ve beklemeye başladım. Sırada bekleyen herkes tepkiliydi. Sonradan fark ettim ki beklediğimiz odada doktor yoktu. Sonra hep birlikte sorduk “doktor nerede” diye. İş kazası geçiren bir işçi gelmiş, doktor onun yanına gitmiş. Bunu duyunca iyice gerildim. Koskoca hastanenin acil bölümünde 1 tane doktor vardı. Bekledik, bekledik... Uzun bir bekleyişin ardından doktor geldi ve sıra bana gelince içeri girdim. Şikâyetimi anlattıktan sonra doktor, “röntgen çekil, tekrar gel” dedi. Odadan çıktım. Önce doktorun bana verdiği kâğıdı imzalatmak için başka bir odanın önünde sıraya girdim. Yine bir bekleyişin ardından röntgen çekildim. Teknoloji gelişmiş, artık röntgen sonuçları doktorun bilgisayarına gidiyormuş. Sonucu beklemeyeceğim diye sevindim. Sonucu almak için 1 numaralı odanın kapısına geldiğimde sıranın iki katına çıkmış olduğunu gördüm. Çaresizce tekrar sıraya girdim. Hasta insanların o sırada bekleyişi tam bir eziyetti. Kucaklarında ateşli bebekleriyle bekleyen anneler, ayakta durmaya dermanı kalmamış yaşlı insanlar... Bir taraftan hasta çocuklar istifra ediyor, bir taraftan kolu bacağı kırılmış insanlar acı içinde bağırıyor. Onların durumlarını gördükçe kendi ağrım hafiflemişti sanki.
Bu sefer bekleyiş daha uzun sürdü. Neden dersiniz? Doktor yine gitmişti. Çünkü bir iş kazası daha yaşanmıştı. Manzarayı görmeliydiniz. O bekleyiş sırasında en az 4 tane iş kazası geçiren işçi gelmişti ve işçiler o can havliyle oradan oraya koşturuluyordu. Kendi kendime “Bu nasıl bir sistem? Böyle bir ortamda değil sağlığına kavuşmak, daha da sağlıksız olursun” dedim. Sıra bana geldiğinde ayakta duracak halim kalmamıştı. İçeriye girdiğimde karşımda başka bir doktor vardı. Yüzüme bakmadan röntgene bakıp “Sende gaz sıkışması var” dedi. Ben de “Tamam da nasıl düzelecek, ağrıyı dindirmek için bir ilaç vermeyecek misiniz” diye sordum. Doktor suratıma baktı ve gülerek “hayır gerek yok” dedi. Ben “kaç gündür yemek yiyemiyorum, ne yesem ağrı yapıyor, ne yapacağım peki” dedim. Doktor “bir şey yemeyeceksin zaten” dedi. “E, nasıl geçecek bu gaz sıkışması” diye sorduğumda ise sinir bozucu bir gülümseme eşliğinde “bebekken nasıl geçiyorsa şimdi de öyle geçecek” cevabını aldım. Onca saat boşuna beklemiş, hem ağrı hem de çile çekmiştim.
Hastaneden çıktım eve gittim. Ağrım iki gün daha devam etti. Tabii ben bu sırada doktorun dediği gibi bebekken kullanılan yöntemleri uygulama başladım. Rezene çaylarından kayısı sularına denemediğim yöntem kalmadı. En sonunda dayanamayıp bir gece nöbetçi eczaneye gittim. Tahmin edersiniz ki orada da sıra vardı. Beklerken bir kadın geldi. Eczaneden ilaç almış ve ödediği miktar, ilaç tutarının çok üzerinde. “Bunlar niye bu kadar pahalı” diye sordu. Eczacı “Oradaki birkaç ilacı devlet karşılamıyor ve sizden daha önce olduğunuz muayeneler için ücret kesilmiş” dedi. Kadın hayretler içinde “Bu kadar da olmaz” diyerek çıktı gitti. Sonra eczanede bekleyenler olarak kendi aramızda sağlığın pahalılığından şikâyet ederek tartışmaya başladık. Bana sıra geldi ve aldığım ilaçlar benim de cebimi yaktı.
Bu yaşadığım olay sağlık sisteminin sorunlarını anlatan küçücük bir örnek aslında. Sağlık sistemi düzeldi diye atıp tutanları devlet hastanelerinde acil kuyruklarına sokmak lazım. Özel hastanelerde son teknolojiyle tedavi görenler için sağlık sistemi zaten mükemmeldir. Kimileri kafasından kurşun yiyip iyileştiriliyorken, kimileri karın ağrısı şikâyetiyle gittiği hastanede yanlış teşhis yüzünden ölüme mahkûm oluyor. Sağlık sisteminin düzelmesi demek herkesin en iyi şekilde tedavi edilmesi ve bunun parasız olması demektir. Bizim en önemli taleplerimizden biri de parasız ve nitelikli sağlık olmalıdır.
Taksim’de Kitlesel 1 Eylül Çağrısı
Bu Savaş Bizim Savaşımız Değil
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
Son Eklenenler
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...