Buradasınız
Sağlığımız İçin Sürünüyoruz
Sefaköy’den bir işçi-öğrenci
AKP hükümeti oy deposu olarak gördüğü yoksul emekçilerin gözünü vaatleriyle boyadı. Ulaşım, sağlık gibi alanlarda kısmi iyileştirmeler yapan hükümet, bunların hepsini bulunmaz nimet olarak gösterdi. “Hastane çilesi bitti, artık muayene olmak için uzun kuyruklar yok, ilaçlara tonlarca para vermek yok” gibi söylemler kulağa çok hoş geldi. Fakat yapılanlarla sorunlar çözüldü gibi gösterilmeye çalışılsa da gerçek durum ne yazık ki böyle değil. Sizlere yaşadığım bir sorun üzerinden sağlık sisteminin gerçekliğini anlatacağım.
Şiddetli mide ağrısı yaşıyordum, fakat daha önceden tecrübeli olduğum için hastaneye gitmek istemedim. Ağrı birkaç gün sürünce bir devlet hastanesinin acil bölümüne gitmek zorunda kaldım. Önce kayıt yaptırdım. Kayıt yaptırdığım yerde 1 numaralı odaya gitmemi söylediler. Odanın önüne gelince “Umarım 1 numara burası değildir” diye düşündüm. Çünkü önümde en az 15 kişi ayakta sıra bekliyordu. 1 numaranın orası olduğunu öğrenince mide ağrım daha da şiddetlendi. Neyse sonra ben de sıraya girdim ve beklemeye başladım. Sırada bekleyen herkes tepkiliydi. Sonradan fark ettim ki beklediğimiz odada doktor yoktu. Sonra hep birlikte sorduk “doktor nerede” diye. İş kazası geçiren bir işçi gelmiş, doktor onun yanına gitmiş. Bunu duyunca iyice gerildim. Koskoca hastanenin acil bölümünde 1 tane doktor vardı. Bekledik, bekledik... Uzun bir bekleyişin ardından doktor geldi ve sıra bana gelince içeri girdim. Şikâyetimi anlattıktan sonra doktor, “röntgen çekil, tekrar gel” dedi. Odadan çıktım. Önce doktorun bana verdiği kâğıdı imzalatmak için başka bir odanın önünde sıraya girdim. Yine bir bekleyişin ardından röntgen çekildim. Teknoloji gelişmiş, artık röntgen sonuçları doktorun bilgisayarına gidiyormuş. Sonucu beklemeyeceğim diye sevindim. Sonucu almak için 1 numaralı odanın kapısına geldiğimde sıranın iki katına çıkmış olduğunu gördüm. Çaresizce tekrar sıraya girdim. Hasta insanların o sırada bekleyişi tam bir eziyetti. Kucaklarında ateşli bebekleriyle bekleyen anneler, ayakta durmaya dermanı kalmamış yaşlı insanlar... Bir taraftan hasta çocuklar istifra ediyor, bir taraftan kolu bacağı kırılmış insanlar acı içinde bağırıyor. Onların durumlarını gördükçe kendi ağrım hafiflemişti sanki.
Bu sefer bekleyiş daha uzun sürdü. Neden dersiniz? Doktor yine gitmişti. Çünkü bir iş kazası daha yaşanmıştı. Manzarayı görmeliydiniz. O bekleyiş sırasında en az 4 tane iş kazası geçiren işçi gelmişti ve işçiler o can havliyle oradan oraya koşturuluyordu. Kendi kendime “Bu nasıl bir sistem? Böyle bir ortamda değil sağlığına kavuşmak, daha da sağlıksız olursun” dedim. Sıra bana geldiğinde ayakta duracak halim kalmamıştı. İçeriye girdiğimde karşımda başka bir doktor vardı. Yüzüme bakmadan röntgene bakıp “Sende gaz sıkışması var” dedi. Ben de “Tamam da nasıl düzelecek, ağrıyı dindirmek için bir ilaç vermeyecek misiniz” diye sordum. Doktor suratıma baktı ve gülerek “hayır gerek yok” dedi. Ben “kaç gündür yemek yiyemiyorum, ne yesem ağrı yapıyor, ne yapacağım peki” dedim. Doktor “bir şey yemeyeceksin zaten” dedi. “E, nasıl geçecek bu gaz sıkışması” diye sorduğumda ise sinir bozucu bir gülümseme eşliğinde “bebekken nasıl geçiyorsa şimdi de öyle geçecek” cevabını aldım. Onca saat boşuna beklemiş, hem ağrı hem de çile çekmiştim.
Hastaneden çıktım eve gittim. Ağrım iki gün daha devam etti. Tabii ben bu sırada doktorun dediği gibi bebekken kullanılan yöntemleri uygulama başladım. Rezene çaylarından kayısı sularına denemediğim yöntem kalmadı. En sonunda dayanamayıp bir gece nöbetçi eczaneye gittim. Tahmin edersiniz ki orada da sıra vardı. Beklerken bir kadın geldi. Eczaneden ilaç almış ve ödediği miktar, ilaç tutarının çok üzerinde. “Bunlar niye bu kadar pahalı” diye sordu. Eczacı “Oradaki birkaç ilacı devlet karşılamıyor ve sizden daha önce olduğunuz muayeneler için ücret kesilmiş” dedi. Kadın hayretler içinde “Bu kadar da olmaz” diyerek çıktı gitti. Sonra eczanede bekleyenler olarak kendi aramızda sağlığın pahalılığından şikâyet ederek tartışmaya başladık. Bana sıra geldi ve aldığım ilaçlar benim de cebimi yaktı.
Bu yaşadığım olay sağlık sisteminin sorunlarını anlatan küçücük bir örnek aslında. Sağlık sistemi düzeldi diye atıp tutanları devlet hastanelerinde acil kuyruklarına sokmak lazım. Özel hastanelerde son teknolojiyle tedavi görenler için sağlık sistemi zaten mükemmeldir. Kimileri kafasından kurşun yiyip iyileştiriliyorken, kimileri karın ağrısı şikâyetiyle gittiği hastanede yanlış teşhis yüzünden ölüme mahkûm oluyor. Sağlık sisteminin düzelmesi demek herkesin en iyi şekilde tedavi edilmesi ve bunun parasız olması demektir. Bizim en önemli taleplerimizden biri de parasız ve nitelikli sağlık olmalıdır.
Taksim’de Kitlesel 1 Eylül Çağrısı
Bu Savaş Bizim Savaşımız Değil
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
Son Eklenenler
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...