Buradasınız
Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa!
Hadımköy’den bir fabrika işçisi
Kapitalizm insanları her geçen gün açlığa sefalete sürüklerken, zengin parababaları ise milyar dolarlarını sürekli artırıyor. Evet dostlar, ben de bir fabrika işçisiyim. Her geçen gün elimizden bir hakkımız alınıyor. Bizden önceki işçi kuşaklarının mücadele ederek aldıkları hakları, bizim örgütsüzlüğümüz ve sessiz kalışımız yüzünden patronlar bir bir elimizden alıyorlar. Fabrika ve iş hayatına başlayalı henüz iki yıl olmasına rağmen bu süre zarfında çok şeyleri yaşayarak öğrendim. İnsanlar her türlü çileyi, parasızlığı ve yabancılaşmayı bir arada yaşıyor.
Fabrikamız vardiyalı olup (yaşadığımız şu sistemde olmayan yok zaten) her türlü zorbalığı ve sömürüyü içinde barındırıyor.
Fabrikamız tam bir askeri disiplin düzeninde çalıştırılıp, işçilere tek tip elbise giydiriliyor. Tabii kıdem arttıkça forma rengi de çamaşır suyuna değmiş gibi değişiyor. Bunun yanı sıra beraber çalıştığın arkadaşınla konuşmak yasak, yan yana gelmek yasak. Saç sakala özen gösterilecek, takı, kolye vs. takılmayacak, tuvalete gitmek için izin istenecek, en ufak bir hak aramaya kalkılmayacak, yemek yerken bayan arkadaşlarla yan yana oturulmayacak gibi bir sürü saçma sapan uygulama…
Vardiyalı çalışma; uyku ve beslenme bozukluğu yaratması gibi olumsuzluklarının yanı sıra sosyal hayattan da kopmamıza sebep oluyor. Dostlarımızla bir araya gelebilmek, etkinliklere katılabilmek, futbol maçları düzenlemek gibi faaliyetleri biz vardiyalı fabrika işçileri uykularımızdan kısarak yapmaya çalışıyoruz.
Biz işçiler çalıştığımızın karşılığını alamamanın yanında ücretlerimizi neredeyse bir ay gecikmeli alıyoruz. Geç verilen ücretler patronun parasına para katarken bizler ücretimizi gününde alamamanın verdiği sıkıntılarla boğuşuyoruz. Ev kiraları, faturalar, mutfak masrafı derken aldığımız para aynı gün elimize verildiği gibi geri alınıyor.
Sömürünün had safhaya ulaştığı bu sistemde bizler üç beş kuruş daha fazla para istemekle yetinmemeliyiz. Hayatı biz yaratıyorsak, üretimi biz yapıyorsak, yöneten de biz olmalıyız. Bunu yapabileceğimizin farkına varmalıyız. Patronlar sınıfının iktidarına son verip eşitlikçi bir sistemi kurmalıyız. Eğer biz bunların farkına varırsak o bir avuç patronlar sınıfını tükürüğümüzle boğarız.
Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa!
Yatar Bursa Kalesinde
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...