Buradasınız
Sendika Biziz!
Kartal’dan bir kadın tekstil işçisi
Yaklaşık 1400 kişinin çalıştığı bir iplik fabrikasında vardiyalı olarak çalışan bir işçiyim. 8 saatlik vardiya içerisinde sadece yarım saatlik dinlenme molamız var ve bunun 20 dakikası yalnızca yemekhaneye çıkmakla geçiyor. Kalan 10 dakikada ise nasıl karnını doyurabilirsen doyur. Üstelik yemekler de iğrenç çıkıyor ve doyurucu olmuyor. Özellikle gece vardiyalarında reçel ve zeytinden başka hiçbir şey verilmiyor. Bu da ağır ve tempolu iş koşullarında karnımızı doyurmaya yetmiyor. Her gün tonlarca iplik üretiyoruz ve iplikler satılmak üzere pazara giderken, tozu da ciğerlerimize doluyor. Kısa bir süre sonra akciğer rahatsızlıklarını hissetmeye başlıyoruz. Oysaki bizlere düzenli olarak maske verilmiş olsa belki bu rahatsızlıkların bir nebze önüne geçilebilir. Akciğer hastalıklarının yanı sıra aşırı makine gürültüsünden kaynaklanan işitme zorluğu çekiyoruz. Her gün elimizden geçen tonlarca ipliği kaldırırken ciddi bel ağrıları da yaşıyoruz. Çoğumuz kadınız, evli ve çocuklu işçi kardeşlerim çoğu zaman iki saatlik uykuyla çalışıyorlar. İş kazası yaşadığımızda da, meselâ makara fırlayıp yüzümüze çarptığında ya da elimizi döner dişlilere kaptırdığımızda veya tansiyonumuz düşüp de dengemizi kaybettiğimizde, dikkatsiz ve özensiz çalışmakla suçlanan hep biz oluyoruz. Patronlar her zaman sütten çıkmış ak kaşıklar, suçlu olan da biziz! Peki, bunun karşılığında ne alıyoruz? Tam tamına 450 YTL. Patron “efendinin” Mısır’da bizimkine benzeyen bir fabrikası daha var. Yani aynı kaderi yalnızca bu topraklarda yaşayan biz Kürt ve Türk işçileri değil Mısırlı işçi kardeşlerimiz de paylaşıyor. Patronun zenginliğiyse bununla sınırlı değil. Her gün fabrikaya çeşit çeşit arabayla geliyor. Yalnızca bir arabası için benim belki de bir ömür boyu çalışmam gerekir.
Tüm bu kötü koşullar ve azgın sömürü devam ederken işyerinde aslında tutunabileceğimiz bir dalımız var. İşyerimizde Teksif sendikası örgütlü fakat biz işçiler gerçekten sınıf bilinciyle örgütlü olmadığımız için dalımız kırık. Bundan dolayı da işyerimdeki işçi kardeşlerim sendikanın varlığıyla yokluğunun önemsiz olduğunu düşünüyorlar. Çünkü sendikacılar patronla ortak hareket ediyorlar. Meselâ yıllar öncesinde 4 ikramiye varken bu kaldırıldığında sendikacılar ses çıkartmadılar. Maaşlar geciktirildiğinde ise bugün yarın ödenir, yapacak bir şeyimiz yok diyorlar. Oysaki sendikacıların bu uzlaşmacı tutumlarının, ses çıkartmamıza engel olmalarının nedenleri koltuk sevdasıdır. Bizler çok iyi biliyoruz ki sendikalar bizim örgütlerimizdir. Ve onlara sahip çıkarak koltuk sevdalılarını oralardan def etmemiz gerekir. Bunun için bir araya gelmemiz, örgütlü davranmamız ve birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor. İstediğimiz takdirde bunun olmaması için hiçbir neden bulunmuyor. Üstelik geçmişte benim işyerimde de böyle bir deneyim yaşanmış. Toplu sözleşme sürecinde sendikacılar bu süreci oldubittiye getirmek istemişler. Ama aynı işçiler 3 vardiya olarak işbaşı yapmamış ve iş bırakıp fabrikanın bahçesine çıkmışlar. Bunun üzerine o güne kadar fabrikaya sadece patronlarla görüşmeye gelen sendikacılar, o güne kadar sözleşmeden bahsetmeyen sendikacılar, bizzat işçi kardeşlerimin yanına gelip sözleşme hakkında bilgi vermeye ve şikâyetlerini dinlemeye başlamışlar. Yani bu korku onlara yetmiş. Ve işçi kardeşlerim istedikleri maaş zammını da elde etmişler. Yani sendika da, güvenecek dal da bizleriz, bizim örgütlü gücümüzdür. Bir araya geldiğimizde patronları da, sendika ağalarını da dize getirebiliriz. Yeter ki isteyelim.
Sendikalarımızı Denetleyelim
Perulu İşçilerin Mücadelesi
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...