Buradasınız
“Hürmüz’ün 7 Gocası Vadı, İZBAN’ın 10 Gocası Va!”
İzmir’den bir işçi
İzmir’in şehir içi treni İZBAN’a bineceğim. Veli Efendi hipodromu koşu atları gibi bariyerlerden geçiyoruz. Tek tek, sırayla ve tabi ki Kent Kart okutarak geçebiliyoruz. Kent Kartında 10 liranın altında akçe varsa, “demir bekçi” bariyeri geçmene izin vermiyor. İndiğimiz durakta makineye kartımızı tekrar okutarak “indirimden” yararlanıyoruz. Hem kartımızda 10 akçenin altında akçe kalmışsa geçiş verilmiyor, hem de indiğimiz durakta bilmem kaç kuruşunu geri almış oluyoruz! Kapitalist sistemin eşeğimizi kaybettirip, buldurması oyunu! 65 yaş üstü olanlar ve sakatlar doğrudan geçebiliyor. Diğer yolcuların büyük bölümü yaşlılara ve sakatlara kimi zaman açık, kimi zaman örtük tepki gösteriyor. Hiçbirinin aklına “yahu bu yolu, bu rayları, bu treni, otobüsü bizden aldığınız fahiş vergilerle yaptırdınız, aldınız. E mazotun, elektriğin, şoförün, makinistin, temizlik görevlisinin parasını da biz ödüyoruz. Üstelik çalışanların tamamına yakınını da taşeron şirketlerin insafına terk etmişsiniz. Peki, bir de niçin her bindiğimizde para ödüyoruz?” sorusu gelmiyor.
Bariyerleri geçtim. Temizlik görevlisi büyük bir çöp konteynırını asansöre sokmaya uğraşıyor. Yanına vardım. “Kolay gelsin, usta” dedim. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Birlikte asansöre binip, üst kata çıkıyoruz. “Usta İZBAN’da mı çalışıyorsun?” diye sordum. “İZBAN’ın daşörenide (taşeronunda) çalışıyon” dedi. Sonra “gerçim İZBAN’ın gendisi de daşören. Hürmüz’ün 7 gocası vadı, İZBAN’ın 10 gocası va” dedi. “Usta, İZBAN belediyenin değil mi?” “Belediyenin, emme belediyenin şirketi anleyecen” diyerek sitemini dile getiriyor. “İZBAN taşeronsa, sizin patronunuz kim peki?” diye soruyorum. Hızlı hızlı çöp kovalarını topluyor. Ben de etrafa saçılmış su şişelerini toplayarak yardım ediyorum. Hızlı çalışmaktan cevap vermiyor bir süre. Ayağında burnu demirli ayakkabılar var. İşinin tehlikeli olmasından dolayı şart olsa gerek. Üzerindeki tişört lakost denen naylon cinsinden. Pantolonu kışlık. Hava sıcaklığı 39,8 derece. Boncuk boncuk terliyor çalışırken. Lacivert renkli ve İZBAN logolu tişörtün çoğu yerinden beyaz tuz izleri var. İşi hafifletince etrafına, aşağıya, yukarıya bir göz atıyor. “Bizim patron kim bilen va mı? Ben bilmeyon. Bizim bildiğimiz şirketin godoş müdüleri, amirleri. Bi de biz çalışıkane tilkinin tavuk kümesini gözlemesi gibi, bizi gözleyiveren, tüysüz, kıl şefle biliveririz. Kıl şefle de bilile ki, bizim işmizi bizden gayri yapcek yok. Emme dolanıp durula depemizde alçakla. Bi gün çalışıvimesek bok götürü, çöp yığını oluverir her bir yanı” diyerek kendisinin ve milyonlarca taşeron işçisinin yaşadığı sorunları özetliyor. “Usta, sendikalısın değil mi?” diye soruyorum. “DİSK, Genel-İş va İZBAN’da” diyor. “Peki, usta sendikaya gidiyor musun?” diye soruyorum bu kez. “Sendikaya gettiğim yok. Yeri değişmiş deyola. Eski yeri Basmane’deydi. Yeni yerini bildiğim bilmeyon. Eylem, meylem oluverceğinde sendikadan gelenler oluyorun” diyerek saatine bakıyor. “Paydos saati geldi galiba” diye soruyorum. “Paydos saadine 4 saad va daha. Seni düşnerek saade bakıvedim. Tren incik gelivecek. Treni gaçırıveme deyi. “Sohbet ediyoruz. Bu tren kaçsa da bir sonrakine binerim” diyorum. “Senin konuşman hoşuma gidivedi. Ben hep burdayın. Yolun düşüvediğinde uğrayıve. İki beşlik bozu bozuveriveririz. Beni bak hele. Sen beni ‘usta, usta’ deyip duruveriyon. Ben neyin ustası oluveriyon? Çöp toplayıveme ustası mı?” dedi, yarı esperili, yarı sitemli, yarı utangaç. Bu kez ben de onun ağzıyla konuşmaya çalışarak, “beni bakıve usta. Bütün işle bi bütünü tamamlayıveren paçalar. Elinde tutuvediğin çöp govasını kim yapvedi? İşçiler, na şu rayları kim döşeyivedi, işçiler. Treni yürütü yürütüveren kim, işçiler. İşçi deyivediğin, ne iş yapıverise yapsın, yapıvediği işi iyi, güzel temiz yapıverise, işte o işçi usta işçi oluveri. Seni neye usta deyivediğimi anlayıvedin mi?” deyince, gülümsedi. “Anlayıvedim, abey” dedi. İkinci tren uzaktan göründü. Eliyle trenin geldiğini gösterdi. “Gari bu trene pinive. Yolun düşüvediğinde uğrayıve” dedi. Vedalaşmak için elimi uzattım. Elleri kirli diye koluyla tokalaşmak istedi. Geri çektiği elini tuttum. “Sen değişik bi adamsın abey” dedi.
İşte, sendikalı da olsa, sendikasız da olsa işçiler, yaşadıkları sorunları herkesten çok daha iyi bilirler. Ama sınıf bilinci verilmemişse, örgütlü olmanın önemi ve kıymeti kavratılmamışsa, kendilerini milyonlar içinde yapyalnız, hakir, ezik hissederler. Sendikalar işçi sınıfının örgütleri. Ama işçileri sınıf temelinde örgütlü bir güç haline getirebilmek için, UİD-DER gibi işçi örgütlerine ve örgütlü, bilinçli işçilere çok iş düşüyor.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...