Buradasınız
İşsizlik Artarken İşsizlik Fonundaki Kara Delik Büyüyor

Konkordato ilanları, daralma ve ekonomik kriz gerekçesiyle işçi çıkarmalar her geçen gün artıyor. İşsizlik oranları da buna bağlı olarak artıyor. TÜİK’e göre Ağustos itibariyle işsizlik oranı yüzde 11,1’e yükseldi. İşsiz sayısı ise 3 milyon 670 bin kişiye ulaştı. Ancak TÜİK tarafından kullanılan standart işsizlik tanımı son derece dar. TÜİK, iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişileri işsiz kabul ediyor. Bu hesaplama yöntemi işsizliğin gerçek boyutlarını ortaya koymaktan uzaktır. Nitekim son 4 hafta içinde resmi başvuruda bulunmamış işsizler de var. Bunlar “iş var, çalışır mısın” diye sorulduğunda “çalışırım” diye yanıt verenler kapsamında yer alıyorlar. Bu kapsamda olanların sayısı 2 milyondan fazladır. Bu da gösteriyor ki, gerçek işsiz sayısı TÜİK’in açıkladığının çok üzerindedir. DİSK-AR’ın aynı dönemi yansıtan raporuna göre, gerçek işsiz sayısı yaklaşık 6,4 milyon. Gerçek işsizlik oranı ise yüzde 18.
Kayıtlı işsiz sayısı son bir yılda 603 binden fazla artarken sadece son iki ayda 463 bin kişi arttı. Ağustostan sonra işten atmalar yaygınlaştığı için bundan sonraki aylarda yayınlanacak işsizlik raporlarında işsizlik oranı çok daha yüksek çıkacaktır.
Artan işsizlikle birlikte İşsizlik Sigortası Fonuna başvurular da arttı. Ancak işsiz kalan işçilerin çok küçük bir bölümü işsizlik sigortası alabiliyor. İşini kaybeden işçilere yeniden iş buluncaya kadar geçinebilmelerini sağlamak üzere oluşturulan fonun büyük bölümü amacı dışında kullanılıyor. Fonda biriken milyarlarca liranın çok azı işçilere ödenirken, daha büyük bir bölümü çeşitli şekiller altında patronlar sınıfına veriliyor.
“Kısa çalışma ödeneği” işsizlik fonundan karşılanacak
İşsizlik Sigortası Fonu, şimdiye kadar işsizlik maaşı dışında meslek kursları, işbaşı eğitim programları, işveren teşvikleri, GAP projesi, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımlar, doğum ve evlat edinme sonrası yarım çalışma ödeneği, stajyerlerin masrafları, işverenin sigorta primi, sınav parası, kamu kurumlarında çalıştırılan “işsizin” parası, krizde üretimi duran işyerindeki işçinin ücreti için kullanıldı, kullanılıyor. Şimdi de patronlara yeni bir kolaylık sağlanıyor. Sermayedarların 2009 krizinde yaygın biçimde başvurdukları Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanma koşulları değiştiriliyor. Resmi Gazete’nin 9 Kasım 2018 tarihli sayısında yayınlanan yönetmelikle, patronların bu ödenekten yararlanma koşulları hafifletildi. Yönetmeliğin eski halinde yer alan ‘kanıtlayıcı somut belge’ sunma şartı kaldırıldı. Ödenek başvurusunu değerlendirme, kabul veya reddetme yetkisi İŞKUR’dan alınarak iş müfettişlerine verildi. Yetki konusunda yapılan bu değişikliğin işverenler açsısından sağlayacağı “kolaylıklar” ortadadır.
Kısa Çalışma Ödeneği 2009’da sözde işçilerin istihdamda kalmalarını sağlamak gerekçesiyle işsizlik fonundan karşılanmak üzere yürürlüğe sokulmuştu. Patronların işsizlik fonunda biriken paradan kısa çalışma ödeneği olarak yararlanabilmelerinin koşulları hafifletilirken, işçilerin işsizlik fonundan yararlanması için belirlenen şartlarda herhangi bir değişiklik yapılmadı. Hatırlanacağı üzere, işsizlik fonundan faydalanabilmek için işçinin son 3 yılda en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödemiş olması ve son 120 gününün kesintisiz yatırılmış olması gerekiyor. Bunların yanı sıra işçinin kendi kusur ve isteği dışında işini kaybetmiş olması şartı da aranmaya devam ediliyor. Bu şartlar nedeniyle geçen Ekim ayı itibarıyla milyonlarca işsizden sadece 476 binine işsizlik maaşı ödemesi yapıldı.
Patronlara cömert, işsize cimri!
Fondan Mart 2002’den geçen ayın sonuna kadar yaklaşık 6 milyon 182 bin 363 kişiye toplam 20 milyar 657 milyon 493 bin lira ödeme yapıldı. Ekim ayı itibarıyla fonda biriken para 125,5 milyar liraya ulaşmış durumda. Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi’nin (BİSAM) Eylülde yayınladığı araştırmaya göre, bu yılın ilk 8 ayında toplam 13 milyar 680 milyon liralık İşsizlik Sigortası Fonu giderlerinin yüzde 43’ü patronlara teşvik ve destek, yüzde 28’i aktif işgücü ve işbaşı eğitim programı olarak kullanılırken, işsizlere yapılan ödemenin miktarı sadece yüzde 27’de kaldı. İşbaşı eğitim programı 18-29 yaşları arasındaki genç işçiler için 9 ay, diğer işçiler için işkoluna göre 3 veya 6 ay olarak uygulanıyor. Bu programa katılan işçilerin ücretleri ve sigorta primleri İŞKUR tarafından, işsizlik sigortası fonundan karşılanıyor. Patronun işçiye ödemesi gereken ücret bile işsizlik fonundan karşılanıyor. Bu programın işsizliği azalttığına ilişkin tek bir veri bulunmuyor. İşsizlik fonunun işçilerden çok patronlar için kullanıldığı açıkça görülüyor.
İşsizlik Fonundan vergi bile alınıyor
BİSAM raporunda, 2018’in ilk 8 ayında patronlara işsizlik fonundan teşvik ve destek olarak sunulan ödenek miktarının 11 milyar 156 milyon liraya ulaştığına dikkat çekiliyor. Bu dönemde işsizlere ödenen tutar ise 19 milyar 178 milyon lira oldu. Ancak patronların fondan işçilerden çok daha fazla yararlandırılmasının yanında, devlet de fondan büyük bir miktar parayı vergi adı altında hazineye aktarıyor. Kurulduğunda damga vergisi hariç her türlü vergi ve harç kesintisinden muaf tutulan fondan, 2012’de iş kanununda yapılan düzenlemeyle vergi kesilmesinin yolu açıldı. Böylece fondan stopaj vergisi adı altında 6 milyar liraya yakın kesinti yapıldı. Hazineye gelir olarak fondan aktarılan para tutarı ise 11,5 milyar liraya ulaşmış durumda.
İşçilerin denetiminde olması ve amacı doğrultusunda işsizler için kullanılması gereken işsizlik fonu, görüldüğü gibi işsizlerden çok sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda kullanılıyor. Yapılan değişiklikle işverenler dövizdeki dalgalanma gibi nedenlerle bile kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilecekler. Oysa aynı nedenle yükselen enflasyonun ezdiği işçiler için atılan tek bir adım yok! Sermaye işçilerin parasıyla gemisini yüzdürmeye devam ederken, işçiler enflasyon yağmurunun neden olduğu sellerde boğuluyor. Uzun zamandır iktidardan Kısa Çalışma Ödeneğine ilişkin düzenleme yapmasını istediklerini açıklayan sermaye örgütleri, iktidara boşuna teşekkür etmiyor! Fonun denetimi işçilerde olmadığı sürece işsizlik fonu talan edilmeye, yağmalanmaya devam edecektir.
Örgütsüzlük, Kıskançlık ve Adalet
Bedelin, Bedeli Var!
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...