Buradasınız
Bahtiyar Köpek
İstanbul’dan bir işçi
Sabahattin Ali, eserlerinde yoksulların, emekçilerin hayatını, sorunlarını, özlemlerini işlemiştir. Bir hikâyesinde ise açlıktan, dertlerden, bahsetmek yerine bu sefer bahtiyarlıktan, bolluktan, tasasız süren hayatlardan bahsetmeye karar verir. Öyle ya, şu koca dünyada yalnız biz yoksullar, ezilenler, sömürülenler mi varız? Bir de varlıklı sınıfa mensup olanlar, sayıca az olsalar da yeryüzünün tüm nimetleri önlerine serili olanlar yok mu? Var tabii! İşte Bahtiyar Köpek de bu sınıfın mensuplarından biri.
Bahtiyar Köpek tüyleri parlak, meşin tasmalı, üzerinde özel olarak dikilmiş hırkasıyla geniş, temiz ve bakımlı sokaklarda keyfince yürüyen bir köpek. İri yarı, yakışıklı ve kıyafetinden uşak olduğu belli olan bir adam her sabah Bahtiyar Köpeği yürüyüşe çıkarır. Adam yürüyüşünü köpeğin yürüyüşüne uydurmuştur. Köpek bir ihtiyacı için durduğu vakit uşak da durup saygıyla köpeğin ihtiyacını görüp yürüyeceği vakte kadar bekler. Sonuçta köpeğin keyfine kalmış. Yürürken, yolda diğer köpeklerden hırlayıp saldırmaya kalkan bir köpek olduğu vakit, Bahtiyar Köpek hiç istifini bozmaz. Uşak onun yerine saldıran köpeği tekmeler ve uzaklaştırır. Birkaç köpek birden saldıracak olursa eğer, o vakit uşak efendisinin köpeğini kucağına alır, tüylerini, hırkasının tozlanan yerlerini temizler. Uşak korku içinde yerden kaptığı köpeğin her yerini kontrol ederek bir yerine bir şey olup olmadığına bakar. Tüm bu olanlar sırasında Bahtiyar Köpek kendisini tüm tehlikelerden korumakla görevli uşağın kollarında aşağıya doğru bakarak yalanır.
Sabahattin Ali eserlerinde hep ezilen sınıfın, yoksulların sorunlarını kaleme almasından rahatsız olanlara cevaben bu öyküyü kaleme alır. Bugün sömürülen sınıfın yani işçi sınıfının sorunlarından bahsettiğimizde, bundan rahatsız olanlar yok mu? “Neden hep kötü şeylerden bahsediyorsunuz, neden hep sorunları konuşuyorsunuz? Böyle gelmiş böyle gider, dünyanın düzeni bu. Sen de çalışarak daha iyi yerlere gelebilirsin” diyenler yok mu? Bunu söyleyenler iki tür insandır. Birincisi kendisi de sömürülen sınıfa mensup olduğu halde bu sorunları görmek istemeyen, sorunlarından kaçan ve beyni sermaye sınıfının yalanlarıyla doldurulmuş, zehirlenmiş olan işçi kardeşlerimizdir. Bu işçiler kendi sınıflarının mücadele tarihini bilmedikleri için bu düzenin ömür billâh değişmeyeceğini düşünürler. İkincisi ve bu söylemelerin asıl kaynağı ise sermaye sınıfı ve sözcüleridir. Kendi saltanatlarının ebediyen sürmesi için, bu düzenin böyle gelip böyle gideceğine bizi ikna etmek için egemenler, sürekli gerçekleri çarpıtıp zihinlerimizi bulandırırlar. Bir araya gelirsek dünyayı yerinden sarsacak bir güce sahip olduğumuzun farkına varmamamız için bize “babana bile güvenme” derler. “Sen kendini kurtar. Sana mı kaldı dünyayı kurtarmak?” diye bazen açıktan, bazen de alttan alta zihnimizi işleyip dururlar. Birilerinin çıkıp ezilen sınıfın sorunlarını dillendirmesini, bu uğurda mücadele etmesini asla istemezler. Bu kişilere karşı topyekûn saldırırlar.
Sabahattin Ali gibi Orhan Kemal de eserlerinde hep yoksul insanların, işçilerin hayatlarını anlattığı için soruşturmaya uğrar. Yargıç, Orhan Kemal’e “konuları neden hep fakir fukaradan, işçilerden alıyorsun? Türkiye’de varlıklı insanların, iyi yaşayan insanların hayatlarını neden yazmıyorsun?” diye sorabilmiştir. Bu soruyu soran yargıç, aslında egemen sınıfın sözcülüğünü yapıyordu. Egemenler, emekçilerin sorunlarının dillendirilmesini, bu dertlerin, sıkıntıların hikâyelere, şiirlere, romanlara konu olmasını bile istemiyorlar. Yüreği ve kalemi ezilenlerden yana olanların yoksulların hayatını konu almasını sorguluyorlar. Çünkü sömürücüler, işçi sınıfının gözünün önündeki sis perdesinin kalkmasını istemiyorlar.
Hayat yalnızca dertlerden ve sıkıntılardan ibaret olmayabilir. Tüm insanlık bolluğun, sevginin, kardeşliğin tadına varabilir doyasıya. Yeryüzündeki tüm kötülükler süpürülüp atılabilir. Yani demem o ki sömürüsüz sınıfsız bir dünya kurulabilir. İşte o vakit ne biz ne de sınıfımızın ozanları dertlerden, sıkıntılardan bahseder. Sabahattin Ali’nin dediği gibi “Hele cümle âlem Bahtiyar Köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!”
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...