Buradasınız
Başımızı Oyunlardan Kaldıralım
Bir metal işçisi
Bilgisayar oyunları gencinden yaşlısına işçi, emekçi arkadaşlarımızın hayatına her geçen gün daha fazla girmeye başladı. Eskiden atari salonlarında koca makinelerle oynanan oyunlar, şimdi evlerdeki televizyonlara ve uzun zamandır cep telefonlarına inmiş durumda. Bulunduğumuz çoğu ortamda şöyle bir sağımıza solumuza baksak elindeki telefona gömülmüş oyun oynayan birine rastlamak mümkün. Çeşit çeşit oyunlar bir şekilde insanların dikkatini çekip kendisine bağlıyor. “Şu bölümü de geçeyim, şunu da, şunu da” derken zaman geçip gidiyor, ömür tükeniyor. Pek çok insan zamanını harcamaktan şikâyetçi bile değil çünkü yapacak başka bir şey bulamıyor ya da başka şeylerle uğraşmak masraflı ya da yorucu geliyor. Hayatın kendisini yaşamaktansa sanal âlemde oyun oynamak daha çekici geliyor.
Bir arkadaşımın, şirket yöneticilerinden birinin sosyal medya hesabında gördüklerini bana anlatırken söylediği bir şey dikkatimi çekti: “Çocuğu piyano kursuna gidiyormuş, bu zenginler de hep böyle şeylerle uğraşıyorlar.” Evet, bu zenginler böyle şeylerle uğraşıyorlar. Çünkü bolca vakitleri ve müzik, sanat, spor gibi birçok faaliyete ulaşabilecekleri maddi olanakları var. Böyle faaliyetlere genellikle bolca para harcanarak ulaşılabildiği için bizim ailelerimiz ancak 7’den 70’e oyunlarda dolaşıyor. Oysa bu sosyal olanaklara sınıfımızın ulaşabildiği dönemlerde sanatta, müzikte ve sporda ne kadar başarılı olduğumuzu tarih sayfalarına bakarsak çok rahat görebiliriz. Bugün ise sınıfımızın birçok yetenekli insanı hayatını, yeteneklerini ve zamanını küçücük ekranlar içindeki sanal karakterlere harcıyor ve bu oyunlarda başarılı oldukça kendini mutlu hissediyor.
Geçtiğimiz günlerde işyerinde yaşanan bir olay tüm bunları tekrar düşünmeme neden oldu. Yöneticilerden biri ortak olarak kullanılan bir hesaptan bazı arkadaşlarımızın adını vererek bir mesaj yayınladı. Mesajda bu arkadaşların gecenin geç saatlerine kadar Pupg adlı oyunu oynadığını ve bundan dolayı işe uykusuz geldiklerini, hatta işe gelmediklerini belirterek buna son vermelerini, aksi durumda onları idare etmeyeceğini yazıyordu. Kıdem tazminatı, BES, emeklilik gibi sınıfımızın ortak birçok sorununda sesini çıkarmayan bu arkadaşlar oyunlarına laf söylenince hiç de altta kalmayıp bir dünya laf söylediler. Aslında yöneticiye boyun eğmemeleri hoşuma gitse de, keşke daha önemli meselelerde de böyle isyan etseler diye içimden geçirdim ve tabi ki bu düşüncemi onlarla da paylaştım.
Emekçilerin önemli bir kısmı çalışmaktan geri kalan azıcık vaktimizi de insanın zihinsel ve fiziksel gelişimine katkıda bulunmayacak şeylere ayırıyorlar. Dijital oyun oynamayı, sosyal medyada veya internette gezinmeyi, kara kutuda bir dizinin peşine takılmayı anlamlı sayabiliyorlar. Elbette daha da çok bu zalim, çekilmez dünyanın dertlerinden, tasalarından bir kaçış bu. Oyunlar, televizyon programları bir sığınak oluyor. Ne var ki bu kaçış sorunlarımızı ortadan kaldırmıyor. Böylesi bir hayatın yaşamak olmadığını ne güzel anlatmış Elif Çağlı:
Çekilebilir kılmak için yaşamı
Çekilmez şeylerin tuzağına kapılmak mı?
Erişmek varken dostlukların tadına
Bir eşyanın boş düşüyle oyalanmak mı?
Değil be kardeşim, değil
Böylesi yaşamak değil!
Sosyal medyada dolaşıp gördüğümüz yemekleri yiyebileceğimiz, tüm güzel yerleri dolaşabileceğimiz, tüm tarihi eserleri, doğa harikalarını, hayvanları görebileceğimiz, tüm spor dallarından ve tüm sanat dallarından istediğimizi seçip yapabileceğimiz ne varsa ulaşabileceğimiz bir dünya mümkün. Tek engelimiz ise kapitalizm. O zaman telefonlardan, televizyonlardan ve zamanımızı sömüren her şeyden başımızı kaldıralım. Bu düzene boyun eğmeyelim.
Efsaneler Karın Doyurmaz!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...