Buradasınız
Bir Havalimanı Hikâyesi
İstanbul Havalimanı’ndan genç bir işçi

Atatürk Havalimanı 6 Nisan 2019 saat 02.47’de Singapur uçağıyla son hizmetini verdi. İstanbul Havalimanı yani 3. Havalimanı’nda ise, 6 Nisan 2019 saat 03.00’dan itibaren uçuşlar başladı. İstanbul Havalimanı’nın yapılmasına, Atatürk Havalimanı’nda yetersiz pist olması, arka arkaya inen uçakların ve havada dönen uçakların olması ve daha büyük bir havalimanına ihtiyacımız olması sebep gösterilmişti. Oysa okuduğum bir araştırma haberine göre, Atatürk Havalimanı’nda bir pist daha yapılabiliyormuş ve yeterli de olabiliyormuş. Evet, Atatürk Havalimanı daha da büyütülebilirdi ancak dünyanın en büyük havalimanları arasına giren bir havalimanımız olmazdı! En iyi en büyük ülke olacaksak en gösterişli yapıtlara sahip olmamız gerekirdi!
Şimdi Tayakadın ve Akpınar köyleri arasında yükselen devasa bir havalimanımız var. İnşaatı 29 Ekim 2018’de biten havalimanı için 35 milyar dolar harcandı ve dünyanın en büyük 7. havalimanına sahip olma şerefine eriştik. Ama havalimanının inşaatı sürerken o koca yapıyı yükselten inşaat işçilerinden söz eden yoktu. İşçiler, ancak korkunç çalışma koşulları sonucunda sayıları yüzlerle ifade edilen iş cinayetleriyle seslerini duyurabildiler! 29 Ekimdeki açılışa yetiştirilmeye çalışılan havalimanı inşaatının şantiyesinde çalışan işçiler, tüm engellemelere rağmen kötü çalışma koşullarına karşı günlerce süren eylemler yaptılar. 2500’den fazla işçi işi bırakıp şantiyedeki yemek ve barınma olanaklarının kötü olduğunu, iş kazalarında meydana gelen ölüm ve yaralanmaların kamuoyundan saklandığını dile getirerek, 15 maddelik bir talep hazırlayıp yönetime sundular. Ulaştırma Bakanı olayların provokasyon olduğunu, olayın farklı bir noktaya çekilmek istendiğini, 3. havalimanının Türkiye’nin gurur projesi olduğunu, durdurmaya kimsenin gücü yetmeyeceğini söylüyordu. Oysa bilinçli ve örgütlü işçilerin her şeye gücü yeterdi. Asıl, işçiler bilinçlenip örgütlendiğinde işçi sınıfını durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecekti! Ulaştırma Bakanı’nın “provokasyona dönüştürülerek farklı bir noktaya çekilmek isteniyor” dediği 15 maddelik talep, işçilerin yalnızca temel haklarını istediği taleplerdi. Eylemler günlerce sürdü, işçiler mücadele etmekten vazgeçmedi, eylemler boyunca polisin ve jandarmanın saldırıları sürdü, onlarca işçi tutuklandı. Havalimanı işçilerinin eylemine saldırılması, kapitalist sistemin işçileri köle gibi kullandığının en büyük kanıtıdır. İşçilerin tek istedikleri işlerine devam edip ücretlerini zamanında almak, yemek ve barınma koşullarının düzeltilmesi, iş kazalarının ve işçi ölümlerinin önüne geçilmesiydi. Ama bunun yerine, işçilere ve eyleme destek verenlere TOMA ve jandarmayla saldırmayı tercih ettiler. Kazaların önüne geçilmedi ve birçok işçi daha hayatını kaybetti.
Sorunlar havalimanı açıldıktan sonra da devam etti. Havalimanında faaliyet gösteren şirket yetkilileri, iş kazalarıyla ilgili verdikleri eğitimde; işçilerin dışarıda çektikleri sıkıntıları kafalarına çok taktıklarını ve bu sıkıntıyı işe getirdikleri için dikkatsiz ve dalgın çalıştıklarını, bu nedenle iş kazası geçirdiklerini söylemekten geri durmadı. Alınmayan iş güvenliği önlemlerini bir kenara bırakacak olursak, bu dalgınlıkların ve dikkatsizliklerin de suçlusu patronlar sınıfıdır. Yetersiz maaş alan işçiler maddi sıkıntı çekiyorlar. Bu, aileleriyle tartışmayla ve şiddetli geçimsizlikle sonuçlanıyor. Veya aç karnına çalıştıkları için işlerine odaklanamıyorlar. İşverenler ise bunları işçilerin kusuruymuş gibi gösterip sorunlara kulak tıkıyor, kârlarını büyütüyorlar. Örneğin 2006 yılında El Paso Havalimanı’nda 114 yolcu taşıyan Boeing 738 tipi yolcu uçağı tam kalkışa hazırlanıyorken, kafası dalgın bir apron görevlisi motorun çalıştığını fark etmiyor ve önünden geçtiği motorun içine çekilip akıl almaz şekilde can veriyor. Uçak motoru çalışırken bir insan dönen o keskin bıçakların arasına girerse, uçak motoru o kişiyi çeker ve küçük parçalar halinde arkasından püskürtür. El Paso Havalimanı’nda yaşanan olay eğitimlerde gösterilip “İşte dikkatsiz bir işçinin sonu!” diye anlatılıyor.
İstanbul Havalimanı’nda uçaklar baharda inmeye başladı. Bu sürede bile birçok kaza yaşandı. İklim koşullarının çok zorlayıcı olduğu yaz mevsimindeki aşırı sıcaklıklar çalışma koşullarını çekilmez hale getirirken, birkaç saatlik yağmur ortalığı sele dönüştürebiliyor. Şimdiden kış mevsiminde ne olacak diye birçok işçi düşünmeden edemiyor.
Evet, yeni bir havalimanı yapıldı. Güya bu ülkenin gurur kaynağı oldu. Ama bu ülke diye bahsettikleri şey ne? İnsanlar aç ve yoksul olduktan sonra ülke büyük olsa ne fark eder? Büyüklükten anladıkları da sermaye sınıfının büyümesidir üstelik. Ayrıca ülkeleri güzel ve büyük yapan işçi sınıfıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP her fırsatta “köprü yaptık, yol yaptık, havalimanı yaptık” diye konuşuyor. Hayır, siz değil biz yaptık! Düşük ücretlere ve uzun iş saatlerine, iş kazaları ve işçi ölümlerine de biz son vereceğiz! Bilinçli ve örgütlü işçiler olursak işte o zaman her şeyi durdurmaya gücümüz yeter. Ve bizi durdurmaya da kimsenin gücü yetmez!
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...